günümüzde dersanecilik mantığıyla çoğu bölüm çok abartılmaktadır.bunlardan başı çeken türkçe matematik bölümleri pdr , psikoloji ve hukuktur. gereğinden çok fazla abartılmaktadır.
arkadaşlar sadece istanbul üniversitesi hukuk 1200 kişi alıyor.şaka mı bu?
peki siz inanıyor musunuz ki bunun yarısının çok iyi yerlere gelebileceğini?
i̇nanıyor musunuz artık eskisi gibi çok iyi eğitim veridiğine?
bakın farkettiyseniz şu anda sadece istanbul hukuk'tan bahsettim.
peki hitit , erzincan hukuka giden kardeşlerimiz ne yapıcak?
millet hukuku kazanmayı başarı sayıyor !! neden mi? çünkü taban puanları yüksek diye...çoğu bilmez bile hukukun iş alanları neymiş ne yaparmış..
millet psikolojiyi kazanmayı başarı sayıyor!!neden mi?cahiller psikolog olacağını sanıyor, bilmiyorlar ki daha yasanın psikolog olmak için yeterli olmadığını.onlar zannediyorlar ki amerikan filmlerindeki gibi 'anlıyorum' diyerek saatte yüz dolar kazanacaklar?
burası türkiye ve yok öyle bir dünya!
maalesef pdr de bunlardan biri...
herkesin algısı aynı yine taban puana göre seçim yapma... 'duymuşlar ya bir kere bak veli amcanın oğlu pdr'yi kazanmış...'o gazla yaz san pdr'yi...
tamam taban puan olayı tamamen mantıksız değil bir yere kadar mantıklı da olabilir ama insanlar kendi kendilerini kandırıyorlar sonra.
millet düşünüyor ki pdr ile kpss'ye başvururum , rahat rahat yerleşirim paramı da kazanırım.
üstteki yazdığım cümle doğru gibi gözüküyor olabilir;
unutmamak gerekir ki her güzel cümleden sonra her zaman bir 'ama' vardır.
ve buradaki ama ise, devletin pdr atamalatını yaparken felsefe ve sosyoloji okuyanları da almak istemesi.
sorarım size felsefe nere, pdr nere?
sorarım size sosyoloji nere pdr nere?
sorarım size o kadar hukuk için idealistlik yaptığınıza değdi mi?(çok fazla para kazanacağını ve yorulmaycağını düşünenler için)
sorarım size ingilizce işletme okumanın taban puanının düşük olmasına karşın;
hani şu uğruna seneler feda edilen
yok abi bu sene sevgili muhabbeti filan ben ideallerim için kasıcam denilen
asıl para bunlarda varmış imza başına 100 lira alıyormuşssun şeklinde insanların kandırılmasına sebep olan,
dersanecilik mantığında başarı(!) kabul edilen
hukuk,
pdr,
psikoloji gibi bölümlerde okumanın , aslında çekilen sıkıntıya değmediğini ve yatarak işletme okuyanların , daha rahat iş bulduklarını öğrenmek sizi şoka uğratmadı mı?(i̇şletmeden kastım ne koç.boğaziçi ne de çok alttaki işletmeler, tek kastım orta seviyedekilerdir.)
adamlar işletmeyi yatarak,stressiz ingilizce okurken sen orada hukuk kitaplarına gömülüceksin, belki de 1 sene sadece 3 dersi vermek için kasıcaksın ve sene sonunda yine 1 dersten kalıcaksın, belki kafaları yiyeceksin...
psikoloji okuyacaksın , psikologluk yerine şirkette i̇nsan kaynakları departmanına gireceksin?!
mesleğini yapamayacaksın yani...
peki şimdi herkes iki elinin arasına başını koysun ve düşünmeye başlasın...
Hayatımda gördüğüm en şişirilmiş bölümlerden biri. Güya amacı nitelikli çevirmen yetiştirmektir ama çeviri piyasasından alabildiğine uzak, soyut ve teorik dersleriyle
dört yıl pişi pişi geçer. Araya bir iki ekonomi çevirisi, hukuk çevirisi gibi laf olsun torba dolsun dersler sokulmuştur.
Boğaziçi'nde veya Bilkent'te okumuyorsanız ve simültane sınavını geçemediyseniz mezun olduğunuzda en azından ingilizce öğretmeni olabilirdiniz, ama şimdi yeni getirilen yasayla sadece formasyon dersi almak yetmiyor artık; ingilizce öğretmenliği bölümünden olanlar öncelikli olacak yani işiniz daha da zor.
Yazılı veya piyasa çevirmeni olarak meslek edinip para kazanmak hayaldir. Bir kere klavye hızınızın çok yüksek olması lazım ki istenen sayfa sayısında işi kısa sürede ve doğru olarak çıkarabilmelisiniz (sayfa başına para alıyorsanız çok sayfa sayısı çok para demektir- yavaşsanız açlığa mahkumsunuz). Bölümdeki derslerden çok uzak reeldeki piyasa dilini kapmak için en az beş yıl bir tercüme ofisinde ter dökmeniz gerekir ama kan içicinin allahı tercüme bürosu sahiplerine üç beş kuruşa katlanmak her babayiğidin harcı değildir. Belki bu beş yılın sonunda çok-uluslu bir şirkete çevirmen olarak kapak atabilirsiniz ama sıradan bir üniversitede işletme okusaydınız da bu kadar maaş ve eziyetin garanti olduğu bir pozisyon edinebilirdiniz.
En iyisi akademisyen kalmaktır. Hiç olmazsa düzenli bir maaşınız ve itibarınız olur.
Babamdan aşırı zenginim, Can Yücel 'in Yaprak şiirini ingilizce'ye Yaprak şeklini koruyarak kazandıracak vakit ve param var diyorsanız istediğiniz bölümdür. Türkiye'de yazılı çeviri piyasasının boktanlığından ve piyasadan kopukluğundan dolayı balon ama kof bir bölümdür.