evet efendim tam da okuduğunuz gibi türkiye'de türkiye ile ilgili hızlı değişen gündemleri halkın takip edememesi durumudur.
sanırım yazıya şu soruyla başlamak gerekir; son "flaş" gündemden iki önceki gündem ne idi sevgili yazarlar? bu soruya herhangi bir yardım almadan okuduğu anda cevap verebilen kaç kişi olduğunu sorgulamaya gerek yok sanırım. türkiye son yıllarda yaşadığı bu olaylar silsilesini daha önce neden yaşamadı? gündemin bu denli hızlı değişmesinin sebepleri neler olabilir? öyle ki; henüz bir olayın şoku atlatılamadan bambaşka bir olay ile karşı karşıya bırakılıyoruz.
yaşanan ilginçliklerin, söylenen sözlerin, alınan şok kararların daha muhakemesini ve çözümünü analiz edemeden bir başka olay ile halkın yön seçme mekanizması allak bullak oluyor. dillere destan "one minute" olayı derken mavi marmara baskını, libya hakkında çelişkili söylemler, şehit haberleri, yıllarca her ne hikmetse mükemmel bir istikrarla hep ağır şehit haberlerinden sonra gelen depremler, depremin yarasını sarmaya çalışırken ortaya çıkan deprem vergilerinin bölünmüş yolda harcanmış olması, ergenekon, tv-gazete baskınları, kck tutuklamaları, uludere olayı, dersim olayı (dilenen özrü de cabası), üç çocuk isteği, kürtaj ve sezaryen karşıtlığı, bozuk süt vakası, kıbrıs bilmecesi, zam mı zamcık mı ne idiğü belirsiz maaş tartışmaları, akaryakıta, doğalgaza, tekel'e zam yağmurları, fransa ile sözde ermeni soykırımı itişmeleri, nükleer enerji tartışmaları, füze kalkanı (kalkamayasıca) itişmeleri, suriye ile kafa tutuşmalar, derbi dalyaraklıkları, ihalelerin ya yandaşa ya yahudiye gitmesi bile diyemeden hoop özelleştirmeler, 2b düzenlemeleri..
ah be dostlarım kimse sorgulamaz oldu gençlerin taze beyinlerine yavaş yavaş yerleşen atatürk düşmanlığını, kurtuluş savaşında canını feda edenleri değilde sadece osmanoğullarını ecdadı kabul edenleri, bu ülkede özelleştirme ile yabancılara satılan devletin gelir kurumlarını, sırf iki euro fazla veriyor diye evlerini, topraklarını yabancı turistlere satan karakter asimilasyonuna uğramış insancıkları, kürtle pkk'yı birbirine karıştıran faşistliği bile doğru dürüst yapamayan insancıkları ve tabi ki onların haklarını savunmaya çalışan türkleri görmezden gelip kürt faşistliğini diriltmeye çalışanları, üniversite öğrencilerinin bırakın yönetimi sorgulamayı kendi aralarında bile politika konuşamayacak duruma gelmelerini, takım tutar gibi parti peşinde koşanları, ideolojinin sözlükteki anlamını bile okumaktan korkan, yönetilmeye müsait, kendini kendinden bile iyi yönettiğine inandıkları tek bir kişiye saf itikat ile teslim olanları ve daha aklıma gelip de buraya yazmaktan vazgeçtiğim nicelerini hiç sorgulamaz olduk dostlarım!
önceden bi apo vardı derdimiz, birde yunanistan'la bir kaç ayda bir mütemadiyen girilen it dalaşlarıydı gündemlerimiz. şimdi düşünüyorum da biz köyümüzde, her partiden insan, tek bir kahvehaneye toplanır seçim sonuçlarını birlikte izlerdik. şimdi ise ben seçim naraları atılmaya başladığında taktığım rozetten çekinir oldum. nasıl bu hale geldik? gündemleri takip edemediğimizden mi? yoksa artık bir hayli uyuşuk ve unutkan olduğumuzdan mı? (hani yalama olduk denir buna aslında).
tek düşüncem gündemlerin hızlı devinimini durduramasak da unutmamamız gerektiğidir. unutmayın söylenenleri, unutmayın yapılanları, unutmayın satılanları.. ölenleri.. kalanları.
edit: sadece başlığı okuyup yorum yapmayın, üşenenlere özeti: halk gündemi takip edebiliyor edebildiği kadar da unutuyor. amca burda "unutma" diyor!
Halkın tepkisini çekecek olayları gizlemek amacıyla ortaya atılan ergenekon, balyoz, kürtaj, internet sansürü gibi suni gündemlerin çok olmasının ortaya çıkardığı sonuçtur. Asıl önemli olayları gölgelemek ve dikkati başka tarafa çekmek için izlenen politika gereği gündem sürekli değiştirilir, sürekli yeni bir olay patlak verir ve halk bu olayları takip ve idrak etmekte zorlanır.
Gündem çok hızlı değiştiği ve bilgi kirliligi olduğu için artık halk gündemi takip etmekten yorgun düşmüştür, tüm duyduklarını kabul eder uyuşmuşluk hakim olmuştur.
Şehit cenazeleri bile ses getirmiyorsa toplum algılarını yitirmiş demektir.