zevktir, tercihtir. kimseyi de ilgilendirmez.
misafir ettiğimiz eşi türk ama doğma büyüme avrupalı bayanlar da alışmışlar yadırgamadan bizimle yer sofrasında yediler, avrupa'nın göbeğinde. aynı hanımlardan birisi müslüman olmadığı halde, severken "maşallah" diyordu çocuklara. ıyyy ne kadar yobazlık, geri kalmışlık di mi? bizdeki bazı özentiler çağdaşlığı masada, eve ayakkabı ile girmede, daha kötüsü giyim kuşamda arayadursunlar.
"türkiye de hala yerde yiyen" derken sanki 3050 yılı ve çağdaşlıkta tavan yapmış bir gezegenin süper güç bir ülkesinden bahsediyorsun a.q !.. türkiyeden bahsediyorsun altı üstü, elbette yerde de yiyecek masada da insanoğlu.
yaşam tarzıyla ilgili olan bişey.
"türkiye de hala..." derken sanki o geri kalmışlık göstergesi mi? acaba.sanki herşeyimiz tam herşeyimiz dörtdörtlük bi bu eksik ya bize bu dert oldu."türkiyede hala..." dediğin ülke daha kendi askerini polisini koruyamayan bi devlet daha henüz herşey güllük gülistan değil ciğerim bu ülkede tek derdimiz bu olsun.
gelişmemiş olmayı yerde yemeye bağlayan adamlar, kadınlar, bişeyler var burda. anlamak mümkün değil, yalnızca gülüyorum acı acı. yemeğin yerde yenmesiyle gelişmemişliğin ne ilgisi var? ne ilgisi var ulan?
her konuda olduğu gibi, yemek konusunda da milletlerin kendilerine ait kültürü vardır. türkiye'nin de yemek kültürü budur. çoluk çocuk sofraya oturulur ve muhabbetle yemek yenir. bakın yahudilere, bakın araplara, bakın daha başka milletlere görürsünüz. hepsinin yemeğe dair ayrı ayrı uygulamaları vardır.
ayrıca masada yemek yemenin gelişmişlik olduğunu neye dayanarak söylüyorsunuz? nereyi baz alıyorsunuz? modern dünyayı mı? hayret. vallahi hayret.
insanın kendi kültüründen haberdar olması iyidir... uygular uygulamaz o ayrı... bilinçli ise zaten eskiyle yeniyi sindirir eritir kendi bünyesinde...örneğin japonya dünya teknoloji devidir adamlar aşmıştır en büyük 2. ekonomidir dünyada; lakin hala yerde yemek yemektedirler...bu çağdışılık değildir aksine geçmişine, gelenek ve göreneklerine kültürüne sahip çıkmaktır. böyle uluslar geleceğe daima sağlam adımlarla ilerlemişlerdir...
herkes ister lüks ve modern şekilde yemek yemek ama olmuyor işte. o masayı alacak güce sahip olmayanlar da olabiliyor. tabi ki o masayı almak yerine parasını çar çur edenler var; ama masa almak yerine çocuğunun okuması için kitap vs. alan insan çok büyük bir yüreğe sahiptir.
Medeniyet diye yapmadığımız bok, açmadığımız yerimiz kalmadı amuna koyim. Rahat bırakın yer sofrası kuran insanları. Bari o alışkanlığımız devam etsin.
yemek yerken eğilmek suretiyle, elindekileri ağzına sokma çabası içinde olan bir insan için zor olsa gerektir. yine de bizim gelişmemişliğimizi gösteren bir unsurdur. şekilcilik diyin, onu diyin bunu diyin. gerçek olan bu.
evde kedi-köpek vb. hayvanatın olmadığının ve yerlerin temiz olduğunun göstergeside olmaktadır. tıbbi bir sakıncasıda yoktur.
işin birde sosyolojik tarafı vardır; yere yakın durmak ve yerden yukarda durmak gibi.
yere yakın yaşam tarzı tevazudan taraf olmaktır. yerden uzaklaşma çabasıda kibrin göstergesidir. batı medeniyetinde ve onun köklerinde (bkz: roma medeniyeti) (bkz: mısır medeniyeti) bunu görmekteyiz. firavunların inşaa ettirdiği pramitler neye hizmet etmekteydiler? bugün yapılan gökdelenler hangi mantığın ürünüdür? insanın içindeki kibir duygusunun dışa vurumudur aslında.
insan gerçekten yükselmek istiyorsa ancak ruhunu temizleyerek yükselir ve rabbinin en üstün varlığı olur. (bkz: eşref-i mahlukat)