düşünen,sorgulayan ve az çok okumasını bilen insanın inanmadığı bir düzenin yansımalarıdır, uyutulup,sömürülenlerin zihnini açmak isteyenlerin, bu gidişatın sonunu görüp dayanamayıp haksızlığa haykıranların korku yoluyla fikirlerinin,başkaldırılarının yok edilmeye çalışılmasıdır, çünkü gözaltı sonucu ya hapis olacaktır suç isnadının bile ne olunduğu bilinmeden ya da tüm bir itibarsızlaştırma kampanyası olacaktır,her iki durumda da amaçlanan bir taşla iki kuş vurmak hem başkaldıran en gür sesi susturmak hem de başkaldırabileceklere de göz dağı vermek... bütün bu mekanizma dünya tarihinde uygulanmıştır ve tabi ki makyajı olan propaganda taktikleriyle ama ülkemizden Goebbels in bile öğrenecekleri vardır bu da çok acıdır...
bu memleketin kaderi budur, ne zaman ki yılan gelir bize sokar o zaman ayılırız. bu gün bas bas bağıranlar sormak lazım 90 ların anti demokratik uygulamalırını protesto ettiniz mi ? tabi ki de hayır. o zamanda gazeteciler göz altına alınıyordu, o zamanda akademisyenler öldürülüyordu, sivil vatandaş kan kusuyordu. devlet içindeki çeteler büyüdükçe büyüyordu o zaman neden sesiniz çıkmadı. çünkü henüz ucu size dokunmamıştı. kirli pazarlıklar için onca cana kıyılırken siz sikiniz taşşağınıza denk kurulmuştunuz koltuklarınıza.
çarşambanın gelişi perşembeden bellidir dostlar. artık iş çığrığından çıktı, devlet yeni derin devletini yaratıyor bunun için eski derin devletini tasviye etmek zorunda. bu sırada kurunun yanında çok yaş da yanacak.
gazeteci,
doktor,
mühendis,
asker,
sivil,
futbolcu,
şarkıcı,
bürokrat,
savcı,
rektör,
öğretim görevlisi,
hademe,
müdür,
öğretmen
*
*
*
daha gider bu böyle.
toplumun her kesiminden binlerce insan bu iktidar sayesinde tanıştı gözaltı kavramıyla, adliye, mahkeme, cezaevi gördü.
artık herkesin çocuklarına, torunlarına, yakınlarına anlatacak birşeyleri var...
hatta hatta lafa "biz sorgudayken", "biz işkencedeyken" türlü girizgahlarla girenler dahi var...