2012'nin ocak-ekim dönemine ait veriler incelendiğinde türkiye'deki 81 vilayetin sadece 12 tanesinin devlete ödediği vergiler devletin bu illere yaptığı yatırımdan daha fazla. geriye kalan tüm vilayetler, ödedikleri vergilerden daha fazla yatırım almış.
istanbul ili 107 milyar vergi ödeyip, devletten sadece 12.5 milyar liralık yatırım alabilmiş. kocaeli ise 30 milyar vergi ödeyip sadece 2.5 milyar alabilmiş. yani 12 vermiş, 1 almış...
ankara, izmir, bursa, antalya, kırıkkale, hatay, tekirdağ, mersin, muğla ve zonguldak da devlete ödediği vergi aldığından fazla olan iller.
buna mukabil ekseriyetle doğu ve güneydoğu anadolu'da bulunan illerimiz bizi, her birimizi resmen sömürmüş, aptal yerine koymuş durumda.
devlet hakkari için 1 milyar lira harcama yaparken bu ilden sadece 13 milyon lira gelir elde etmiş. neredeyse 1'e 100...
tunceli'ye ise 500 milyon lira harcanıp sadece 50 milyon lira vergi alınabilmiş. muş, bingöl, bitlis, van gibi illerin de bunlardan farkı yok.
şimdi şayet insanlarımız aptal değilse seçim dönemlerinde milletvekili adaylarının yakalarına yapışarak bazı şeylerin sözünü almalılar.
ben bursa'da yaşayan biri olarak neden hakkari'nin, van'ın, muş'un yükünü çekeyim, neden onlara bakayım ki? benim zaten bakmakla yükümlü olduğum kimseler var.
türkiye cumhuriyeti acilen yeni yasalar ile yeniden yapılanmalı.
bursa'dan elde edilen gelirin yüzde 90'ı bursa'ya, istanbul'dan alınanın yüzde 90'ı yine istanbul'a harcanmalı. illerin bütçeleri açık veriyorsa takip eden senelerde mükelleflerden vergi alınmamalı mesela.
işte sosyal devlet budur.
madem sosyal devletsin, kimsenin hakkını kimseye yedirmeyeceksin.
benim çoluğumun çocuğumun hakkı hakkarideki birine yediriliyor, haram zıkkım olsun...
doğalgaza zam geldi.
elektriğe de.
daha mazota gelecek, benzine gelecek, telefona, internete de gelecek zam.
sigaraya, rakıya, biraya...
hepsi daha da zamlanacak.
neden?
nedenini aklı olan görüyor.
türkiye'de büyük bir kitle var, çalışmadan, üretmeden devletten, daha doğrusu vatandaşın sırtından geçinen.
benim yaktığım elektrikten, akaryakıtımdan, telefonumdan, internetimden alınan bedel diyarbakır'a, hakkari'ye, şırnak'a yatırım olarak gidiyor. ben haram ediyorum.
bu zamlar kürtlere, suriyelilere akan oluk oluk paraların tc bütçesinde yarattığı deliği kapatabilmek için geldi.
bu kadar aptal olmayın.
bursa'dan toplanan vergi bursa'da kalmalı, bursa'ya, bursalı'ya yatırım olarak dönmeli.
adam okulu yakıyor, tamiri bizim paralarımızla yapılıyor. sikerim öyle sistemi.
Uzun bir süredir zihnen düşündüğüm ve desteklediğim gerekliliktir.
Şimdi homofobik ve eşcinsel iki insan düşünün. Homofobik insan , "ononcom ozon vormoyo" vb. geveleyerek eşcinsel ilişkisine/evliliğine karşı çıkan biri olsun. Bu ikisi aynı sistemle yönetilirse , homofobik bireyler eşcinselliğin propagandasını yapabilir. ( zaten propaganda olmasa da baya bı dışlıyorlar) Eğer eyalet sistemi olursa homofobikler , çoğunlukla toplanıp kendi kurallarını koyabilir ve eşcinsel kabul etmez. Eşcinsel bireyler de eyalet sistemiyle bazı eyaletlere gidip rahat rahat evlenip ilişki yaşayabilirler.
Başka bi örnek daha düşünelim. Kuzeni kardeş sayan bir ile kuzenine aşık bir insan. Bunlar da aynı şartlarda yönetilmez çünkü kuzeni kardeş gibi gören bazı taşra zihniyetliler bunu yasaklamaya kalkabilir. Ki yıllardır bu mevzuyu itin götüne de sokuyorlar. Ama eyalet sistemi olursa bazı şehirlerde kuzen evliliği yasak olur , bu sayede kuzeni kardeş sayan tipler de çoğunlukla olduğu yerlerde kuzeniyle evli tiplere pek şahit olmaz. Şu anda kuzenle evlenme yasağı ABD'nin 24 eyaletinde uygulanmaktadır.
Eyalet sisteminde , her eyaletle ayrı ayrı ilgilenilir ve ülkeler daha iyi gelişir.
Bu ülke , farklı kültür ve zihniyetlerin bol olduğu bir ülkedir. O yüzden de bu ülkeye de bir eyalet sistemi şarttır.
Eyalet sistemi mi? Türkiye mi? belediyelere kaç trilyon para akıyor biliyor musunuz? yerinden yönetim diye ? peki bu paranın yüzde kaçı yandaş cebine akıyor, siyasi ayrım yapmıyorum, daha merkezi bütçeden aktarılan para belediyelerin kasasına girer girmez birilerinin cebine akıyor eyalet sisteminde ne olur biliyor musunuz? mesela ziyaaa diye eyalet kuralım, yargısı vergisi güvenligi kanunları ile küçük devletçik
klasik türk zekası, küçük bir azınlık eline geçen yönetim kendi kafasınca muslugun başını tutar yüce secilmişler olarak seçimlere kadar keyf sürer. istedigi adamdan vergi alır istedigi adamı ihya eder.
anadoluda küçük belediyelerde genelde iki siyasi parti çekişir hangisi iktidara gelirse o partinin mensubu olmayan belediye çalışanlarını çöpçü yapar gelecek seçimde kazan parti çöpçüleri idari görevlere verir, kaybeden partiyi desteyen personel elinde süpürge 5 sene sokakları temizler işte Türkiye'nin eyalet sistemi...
türkiye'de eyalet sistemi gibi köklü ve sert bir değişiklik için şartlar henüz uygun olmasa da ispanya'daki gibi bölgesel bir sistem artık tartışılabilmeli.
üniter yapıya inanan biri olarak artık benim bile destek vereceğim sistem olacaktır. ama bazı şartlarım var bu sistemde:
eyaletler arası insan geçişi minumuma inecek,(kısa süreli kalım,turizm,gezim dışında)
bir kişi aslen nereliyse ve nereye kayıtlıysa o eyalete gönderilecek.
izin alınmadan ve uzun süreli eyalet değiştirilemeyecek.
bir eyalet başkasının borcunu veya ihtiyacını karşılamayacak ancak insani boyutlarda belki yardım olabilir.
eyaletler kendi boylarını aşan mevzularda konuyu ankara merkezli asli yönetime gönderecek.
eyaletler askeri,siyasi,milli,hukuki bakımdan merkezi yönetime bağlı olmakla beraber belediye seçimleri ve mali konularda özerk olabilecekler. her eyalet istediği partiyi kendi meclisine taşıyabilecek. ama izledikleri ekonomi modeli o eyaletin kendi tercihi olacak. sözüm ona bir eyalet liberal model uygulayabilecekken öbürü sosyalist bir modeli eğer isterse uygulayabilecek. eyaletler belediye seçimlerinde ve imar ve araziyi işleme konularında serbest olacaklar. böylece her koyun kendi bacağından asılmış olacak. istanbullu 3. köprüyü isterse ve kendi parası yeterse yapabilecek. izmir kendi yönetimini seçtiği için hükümetin yatırım yapmasına gerek kalmayacak, o yatırımları vakit geçirmeden kendileri yapacak. bursa sanayi kuruluşlarının sayısını ve kurulacakları yeri kendisi karar verebilecek. trabzon hangi taraftan çevre yolunun geçmesi gerektiğine kendisi karar verecek. diyarbakır istediği yeri ağaçlandırıp, istediği yeri baraj yapabilecek. ankara kendisi istediği kadar şehrine üniversite açabilecek.
Bu sistem sayesinde:
herkes kendi bacağından asılacağı için mecburen eyaletler sanayi ve hizmet sektörüne öncelik verecekler.
kültürel ve dilsel farklılıklardan kaynaklanan uyumsuzluk problemleri ortadan kalkacak.
herkes daha çok tanıdığı ve sevdiği insanlarla yaşayacak. yabancılar olmayacağı için şehrine ve topluma güven artacak.
daha önceki hükümetlerle zıtlaşıp yatırım alamayan iller istedikleri yatırımı şehirlerine yapabilecekler.
hangi siyasi görüş,düşünce ve oluşumun türkiye için hayırlı olacağı 5-10 sene içerisinde anlaşılacak. mesela olası bir sosyal demokrat yönetimin olacağı ege eyaleti mi yoksa bir muhafazakar-milliyetçi yönetimin olacağı konya eyaleti mi bu 10 senenin ardından daha fazla modernleşecek işte bütün bunlar anya konya belli olacak. gap eyaletinin (güneydoğu) sorunları akdeniz'i bağlamayacağı için sanayi ve turizm açısından gelişmiş akdeniz, parasını ve imkanlarını gap eyaletindekilerle paylaşmayacak. bu nedenle gap veya bir başka eyalet zorla da olsa sanayi ve ekonomi yönetimine ağırlık verecek
ve en önemlisi eyalet sistemiyle nerde beleş oraya yerleş olmayacak.
...
eyalet modeli sırf bu saydığım nedenlerden dolayı bile güzel olur.
sanayi,tarım ve hizmet sektöründe gelişmiş bir güney marmara bölgesi bir bakmışsın 10 sene sonra tek başına hollanda oluvermiş.
ya da turizmin,sanayinin ve batı yaşam tarzının egemen olduğu bir ege vilayeti bir isviçre kadar avrupai bir italya,ispanya kadar turistik bir cazibe merkezi oluvermiş.
bir bakmışsın karadeniz her yeri dinamo gibi işleten fabrikalarla donatmış.
doğu anadolu hayvancılık ve yün,tekstil ihracatında uzakdoğu ülkelerini sollamış.
gap bölgesi desen düzgün ekonomi ve mali politikalar izlemesi hayati önem arzedeceğinden bütün sorunlarını bir kenara koyuvermiş ya da atmış sanayi ve zirai kalkınmaya önem vermiş ve ortadoğunun parlayan yıldızı olmuş
akdeniz desen tam bir turizm ve ticaret merkezi.
iç anadolu desen bütün şehirleri bilecik,eskişehir,ankara gibi sanayi ve eğitim şehirleri oluvermiş.
kısacası kimsenin kimseye karışmadığı zorunlu bir birlikten oluşan ultra özgür bir ülke oluverir türkiye. izmirlinin,antalyalının istediği gibi giyinip eğlenebileceği, konyalı veya yozgatlının istediği gibi örtü takıp isterse dini sohbetlere gidip hu çekebileceği, diyarbakırlının lorke çekebileceği, artvinlinin atabarını büyük bir zevkle oynayabileceği, erzurumlunun istediği milliyetçi ismi sokak adı olarak verip heykellerini dikebileceği, trakyalının tekirdağ rakısını götürüp, rizelinin hamsi tava yapabileceği muhteşem bir türkiye olur. kimsenin kimseye karışmaması ve özgürce yaşaması herhalde insanı devletine karşı hoşgörülü yapan bir unsur olur.