1. avrupa' ya kıyasla bizde et pahalı. ha diyeceksiniz (belki) daha pahalı olduğu ülkeler var, e bende refah seviyesi derim o zaman. Türkiye' yle aynı olsa bile Lüksemburg aynıdır, Norveç aynıdır, Hollanda aynıdır...
2. domuz eti yiyorlar. hemde çok. özellikle Almanya ve ingiltere gibi ülkelerde bağımlılık yapmış durumda. üstelik domuz eti ucuzdur, çünkü domuzlar hızlı ürer ve çabuk büyürler.
3. Türkiye' den önde olan fakir ülkeler varsa bile, bunlar muhtemelen tarım ve hayvancılığın daha ön planda olduğu ülkedir. ya da büyük bir ülkenin sömürgesi altındadır.
yani petrolde olduğu gibi gene siki tutuyoruz.
bravo!
edit: ha şunu belirtmeden geçemicem; domuz eti, kuzu ve dana etine göre daha sağlıksızdır. Eğer tenyası bulaşırsa, yaşama ihtimaliniz şansa kalmış.
etin kilosunun 35 lira, en Ucuz balığın ise 10 lira olduğu ülkede normaldir. bu ülkede büyük bir kesim yoksulluk hatta açlık sinirinin altında yasamaktadır.
hayvancılığa bu kadar musait topraklarda etin, üç tarafı denizlerle çevrili memlekette balığın bu kadar pahalı olmasının sebeplerini araştırmak lazım evvela.
yemek kültürü ile alakalı durumdur. balık yemeyen bir çok kişi balık pişirirken balık kokusunun evden çıkmadığını için balık yemediğini söyler. etin ve balığın pahalı olduğu için tercih edilmediği görüşü abestir. her şeye para buluyoruz kıyafet alırken en markasını alıyoruz avrupa da en çok cep telefonu değiştiren ülkeyiz. lüks yaşıyoruz öyle değilde lüks yaşama özentimiz var. balığı eti düşünen kim.
tavuk tüketiminin rekor seviyede olmasındandır. kaçak avlanmayla balıkçılığın a. koyuldu. her geçen gün balık nesilleri yok edilliyor, hayvancılığın neredeyse bitti.
doğal olarak, olan gariban tavuklara oluyo. hayvan ne uçuyo, ne kaçıyo. akarı yok, kokarı yok, masrafı yok. bas antibiyotiği, ver hormonu, çak kafasına aydınlatmayı, koy kendi çapı kadar bi kafese hareket edemesin obez olsun. yumurtadan çıktıktan 20 gün sonra kes hayvanı sür piyasaya.
bizim işimiz hamur işleri, o yüzden de hamur kafayız, beynimiz tabi ki avrupalı gibi çalışmıyor, adamlar proteini alıyor küçüklükten. he diyeceksiniz ki sende yeseydin et. babam memur idi çok iyi biliyorum et balık kurumundan sıraya girerlerdi, 3 kardeştik anca iki haftada bir kere et yiyebilirdik, onuda çok zor alabilirdi. ev kira, üç çocuk, yine iyi büyüttü bizi, helal kazançla bu kadar.