kendisinin herkes gibi bir insan olduğunu unutup kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda, kendisinin üstün olduğuna inanıp ayrıcalıklar istemektir ermeni olmak.
çoğu zaman her türkiye cumhuriyeti vatandaşı gibi yaşamaktan farklı olmamaktır. çoğu zaman diyorum çünkü öyle şeyler oluyor ki bu garip ülkede kardeşçe yaşayan insanları birbirine düşman eden olaylar yaşanıyor.
hrant dink yol ortasında hunharca katledilirken devletin jandarması,polisi bu insanlık suçunu işleyeni ödül verirmiş gibi türk bayrağının altında hatıra resimleri(!) çektiriyor. öyle bir ülkeyiz ki; katili mahkemeye götüren devletin resmi aracına ya sev ya terk et etiketini yapıştırarak cinayeti devlet nezlinde meşru göründüğü cümle aleme gösteriliyor. ve iki yıl geçmesine rağmen cinayetin gerçek sorumlularına bir türlü ulaşılamıyor. katile içerde öküzler gibi bakılması işin cabası...
neyse bütün bu olanlara baktığımızda ermenilerin bu ülkede insanca yaşayamadığını, ezilen insan guruhu olduğunu falan sanarız. tıpkı bazı kürtlerin yaptığı gibi bazı ermenilerde bu ajitasyonu yapmakta.ama işin aslı öyle değil.
ermeniler genelde toplu halde yaşarlar.istanbul'un samatya semtide ermenilerin beraber yaşadıkları yerlerden biri.ermeni kilisesi, ermeni lisesi bile vardır burada. ermeni sokağında sadece ermeniler yoktur.
ilköğrenimimi bu bölgede okudum.hatırladığım kadarıyla sadece bizim sınıfımızda 4 tane ermeni arkadaşımız vardı.tabi başka sınıflarda da vardı.ve yine hatırladığım kadarıyla bu arkadaşlarımız okudukları 8 yıl boyunca ermeni olduklarından dolayı hiçbir sıkıntı yaşamadılar.yemeğimizi paylaştık,suyumuzu paylaştık.din derslerinde bile öğretmen bu arkadaşlarımızı serbest bırakırdı.isterlerse sınıfta kalırlardı isterlerse dışarı çıkarlardı.hiç kimse de 8 yıl boyunca sen ermenisin git buradan piss kaa tüü demedi.hatta bir arkadaşım halen asker.onlar da her türk vatandaşı gibi yaşları geldiğinde giderler yaparlar askerliklerini gelirler. diğer tüm türkiye cumhuriyeti vatandaşları gibi.
yan binamızda süryani bir aile varken öbür tarafta da ermeni komşularımız var.ve ben yine hatırlamıyorum ki bu insanlar herhangi bir zorluk yaşasınlar bu ülkede.öyle olmuş olsaydı zaten yıllarca yaşamazlardı.çeker giderlerdi burayı vatanları bilmeseler.he bu demek değil ki her ermeni bu kadar rahat yaşayabiliyor.tabiki hayır ama azınlık içinde çoğunluk hiçbir sıkıntı yaşamıyor ülkelerinde.bundan sonra da yaşamazlar.çünkü bizlere nefret tohumları ekilmedi.böyle görmedik annemizden babamızdan.
işin özü bize gösterilmek istenen film bu şekilde.türkiye'de ermeni olmak zordur,kürt olmak zordur,alevi olmak zordur...bunun akabinde gelişen olaylar da bunlara dahil.
zor değildir yeter ki kendimizden olmayanlara hoşgörülü yaklaşalım bunun bilincinde davranalım.
"utanmadan ermenistan'da türk olmaktan daha kolaydır" demeyi utanılacak bir şey gibi göstermeye inat, kesinlikle ermenistan'da türk olmaktan daha kolay olduğunu düşündüğüm eylem.
türkiye'de ermeni olmak hocalı katliamının failleri gibi görünmek olsaydı bile, bu ermenistan'da türk olmanın sözde ermeni soykırımın faili olmak ve her türlü saldırıya maruz kalmak olduğu gerçeğini değiştiremezdi...
adamların katlettiği diplomatların hatrına söyleyin, ermeniler türkler'in taşıdığı hoş görünün binde birine sahip mi?
ermenistan'da bir türk kalkıp ta ermenistan'da türk olma konusunu bile açamaz.
linç ederler, katlederler...
hocalı katliamı'nın türkiye'de yaşayan failleri gibi görülmek. bir de utanmadan "ermenistan'da türk olmaktan daha kolaydır" derler bunlar.
edit: tamam, kabul ediyorum, ermenistan'da türk olmak daha zordur. benim sözüm, "türkiye'de ermeni olmak" başlığı altında "ermeniler şöyledir böyledir" deyip türkiye ermenilerini de rencide ettikten sonra "türkiye'de ermeni olmak çok kolaydır!" diyenleredir.
"abi siz oruç tutuyor musunuz?" veya "kız isteme var mı sizde?" gibi sorularla gülmek; hakkınızda "ermeni ama iyi çocuktur" cümlesini bir yerlerden duyup hüzünlenmek; her şeye rağmen istanbul gibi bir şehirde yaşama ayrıcalığı sebebiyle fazlaca gururlanmaktır. topkapı sarayını, dolmabahçe sarayını, ortaköy camiini, çırağan sarayını ve daha nicesini inşa eden ermenilerin bu toprağa yaptığı katkıyı alnı açık savunabilmek ve bundan gurur duyabilmektir. ve her pazar bir mum yakıp, herkes için ama en çok türk ve ermeni halkları için barış dilemektir. çünkü bu kargaşa arasında en çok yıpranan kesimden olmaktır türkiye'de ermeni olmak.
"Eğitim-Sen 2 Nolu Şubesi Cumhuriyet Meydanı'nda 'Kardeşimin Katilini Şehrimde Görmek istemiyorum. Ermenistan Sınır Kapısı Açılmasın' isimli kampanya için imza toplamaya başladı. Şube Başkanı Ali ihsan Öztürk, 15 gün boyunca topladıkları imzaları Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) göndereceklerini söyledi. Türkiye'yi idare edenlerin duyarsızlığını Türk Milleti ile paylaşmak için toplandıklarını belirten Öztürk, "Bugün burada Ermeni soysuzlarının Karabağ'ı işgal ettiği andan itibaren dünyanın kör ve sağır kaldığını anlatmak ve bu konuya parmak basmak için toplandık. Aziz Türk Milleti bugün Ermeniler, Azerbaycanlı kardeşlerimizin topraklarının yüzde 20'sini işgal etmiş durumdadır. 1 milyon insan mülteci durumunda yaşarken ve Ermeniler Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını tanımazken Karabağ'da katledilen kardeşlerimizin kanında eli olan sözde Cumhurbaşkanı'nın Kayseri'ye maçı seyretmek için gelmemesi için bugün buradayız. Ermenistan sınırı açılsın ama bir defaya mahsus açılsın. Türkiye'deki soysuzlar o tarafa gitsinler ve sınır kapansın" dedi. Kayseri'de sivil toplum örgütlerine seslenen Öztürk, "Dün insan hakları savunuculuğu adı altında dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan olaylara isyan edenler neredesiniz?
Dün Müslüman dünyasına yapılan saldırılarda ayağa kalkanlar bugün neredesiniz? Yoksa Karabağ'dakiler insan mı değil? Yaşayanlar Müslüman mı değil, Türk mü değil?" diye konuştu.
Türk Ocağı Şube Başkanı Prof. Dr. Abdulkadir Yuvalı ise, Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu vurgulayarak, "Yolun bir tarafından can Azerbaycan, diğer tarafında Türklerin atası Osmanlı'yı tarihin her döneminde soykırım ile suçlayan Ermenistan var. Kayseri'deki bazı gönüllü kuruluşlara ve kalem oynatanlara soruyorum neredesiniz? Sizler AB ve ABD'nin ev ödevini yerine getirilmesi için yalakalık yapan gönüllü kuruluşlar mısınız?" şeklinde Kayseri'deki bazı sivil toplum kuruluşlarına tepki gösterdi. Daha sonra Cumhuriyet Meydanı'ndaki vatandaşlar kağıtlara imza attı. Karabağ'da katledilen Azerilerin fotoğraflarının bulunduğu sergi ise dikkat çekti. imza kampanyasına Yurt-Sav ve Erzurumlular Derneği de destek verdi.
Kayserili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan ile Türkiye futbol takımları arasındaki maçı izlemek için Ermenistan'a gitmişti. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'deki rövanş maçına da Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ı davet etmişti. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ise maçın Kayseri'de yapılması için Futbol Federasyonu'na başvurmuştu."
yukarıdaki haberde de geçtiği gibi "kapı açılsın ve soysuzlar gitsin" gibi acaip düşüncelere maruz kalmaktır. yabancı bir ülkeyle yapılan futbol maçı öncesinde bile tepkilerden bi şekilde sizin nasibinizi almanızdır. bir de tüm bunları hergün duyup alışmayı öğrenmektir ...
türkiye'de dindar olmaktan kolay olduğu kesin olan bir durumdur.
türkiye'de başörtülü olmaktan da kolaydır.
türkiye'de ermeni olmak zor mudur ki? değildir.
çok da dert olmayan bir haldir. ermenistanda türk olmak konusu ise ayrıdır. çünkü öyle bir şey yoktur. çünkü ermenistan'da yaşayan türkler 1980'lerin sonlarında oradan baskılarla ve katliamlarla kovulmuştur, sürülmüştür. **
insanların seni yabancı olarak gördükleri bir ülke için zorunlu askerlik görevini yapmaktır. isminden dolayı sürekli vatan haini muamelesi görmektir. hem yabancı olarak görülmek hem de ülkeye bağlı olmamak ile suçlanmaktır.
herkes sözde hoşgörülüdür ama gerçekte ermenilere her zaman kuşku ile bakılır. bir ermeni asla milletvekili, belediye başkanı olamaz. türk silahlı kuvvetlerinde üst kademelere gelemez. bu bile nasıl ikinci sınıf vatandaş konumunda olduklarına kanıttır.
Değişik bir duygudur Türkiye'de ermeni olmak...
Her ne kadar da Hrant Dink sözde suikastinin ardından binlerce kişi. "Hepimiz Hrantız, hepimiz ermeniyiz" diye bağırsa da...
Bir çok kesim, aslında "hepimiz insanız" manasına gelen bu sloganı anlamayıp, işi başka boyutlara vursa da...
Değişik bir duygudur Türkiye'de ermeni olmak...
Bağırmakla da olacak bir şey değildir aslında...
Türkiye'de ermeni olmak, bilen dostlarının sana "ne olur bir topik yap da yiyelim" diyebilmesidir.
Ermeni olmak, bir işlem için devlet dairesine gidip de adını söylediğinde memurun yüzüne tuhaf tuhaf bakmasıdır, hatta "sen ermeni misin?" diye sorarken yüzüne alaycı alaycı bakmasıdır...
isminin her yerde yanlış yazılmasıdır...
Türkiye'de ermeni olmak, askerdeyken arkadaşlarının sana, ne olur bir kere kelimei şadet getir demesidir...
Yine de kız kulesine aşık olmaktır ermeni olmak, galata kulesinden istanbul'u seyrederken derin duygulara dalmaktır...
Türkiye'de ermeni olmak, okullarının tarih kitaplarındaki ermeni karşıtı yazıları okuyup gelip bunlar ne diye size sorduğunuzda çocuğunuz, verecek yanıt bulamamaktır...
Türkiye'de ermeni olmak, seni tanıyan birinin üçüncü bir şahısa senden bahsederken. "ermeni bir arkadaş" dedikten sonra "ama iyi çocuktur gerçekten" diye bahsetmesidir...
Yine de balığın olduğu, rakının olduğu, midya dolmasının olduğu bir sofrada Türk Sanat Musikisi eşliğinde sevgiyle şarkılar söylemektir...
Yine de bazı durumlarda bazı arkadaşlarının seni arayarak "üzülme, onlar cahil biz seni tanıyoruz seviyoruz" cümleleri karşısında duygulanmaktır Türkiye'de ermeni olmak...
Birisi ile tanışırken ismini çekinerek söylemektir ermeni olmak, söylediğinde ise karşındakinin yüz ifadesinden, neler düşündüğünü anlamaya çalışma alışkanlığıdır...
Bakanların televizyonda terörist başları için "ermeni dölü" lafını kullanırken çocuklarınızın bunları duyması halinde bunu nasıl açıklayacağını kara kara düşünmektir...
Türkiye'de ermeni olmak, Fransa'da çıkmış yasalar hakkında birilerinin özelikle gelip sana "ne düşünüyorsun?" diye sormasıdır...
Ve vereceğiniz cevabın başına "sözde" kelimesini koymak zorunda oluşunuzdur...
Çöpçü olamamaktır Türkiye'de ermeni olmak, devlet memuru olamamaktır...
Yine de vapura bindiğinizde martılara simit atarken Türkiye'yi ne çok sevdiğinizi hatırlayışınızdır...
Türkiye'de ermeni olmak, okullarınıza yerleştirilen ve ermeni asıllı olmayan öğretmenlerinize, büyük birilerinin "aman ha siz bizim gözümüz kulağımızsınız ona göre..." demesidir...
Türkiye'de, ilerde vali, bakan olmayı hayal eden çocuklarınıza, onları kırmadan ve durumu tam açıklamadan başka bir meslek seçmesi konusunda tavsiyelerde bulunarak caydırmaya çalışmaktır...
Çünkü Türkiye'de ermeni olmak Türk olduğunuz halde, tıpkı Almanya'daki Türklerin, polis, memur, vekil olabildiği gibi olamamaktır...
Subay olamamaktır...
Yine de, arabaşı çorbasını içmek, Hababam Sınıfı'nı izlemek, çiğ köfteyi sevmektir ermeni olmak...
Düşünebilmektir, üretebilmektir, sanatkar olmaktır...
Her başka bir ülkeye göç fikri geldiğinde, burayı çok sevdiğini hatırlamaktır...
Güvercin gibi ürkek olmaktır...
Malkoçoğlu, Tarkan gibi filmlerindeki tecavüzcü Rumlar, adi papazlar diretmesi ile büyümüş kişiler karşısında isminizi gizlemek zorunda kalmaktır...
Yine de, her sabah okulda gururla istiklal Marşını okumak, Ne Mutlu Türküm diye bağırmaktır.
Söz sahibi olamayacağı bir Türkiye'nin Mutlu Türkü olduğunu haykırmaktır...
Ne zaman bu ülkede bir Ermeni asıllı Türk, Devlet memuru, subay olur işte o zaman anlarım ki beni Türk yerine koyuyorlar demektir...
Bu besleme durumunu, Edip Akbayram'ın aldırma gönül türküsü ile unutmaktır...
Bir yerde oturduğunda "Sarı Gelin" türküsünün ermenicesini söylediğinde birilerinin üstüne saldırmasıdır...
Olsun ne yapalım deyip, türkçesini söylemektir...
Bazen de, delik bir ayakkabı ile yere uzanmaktır, fikirlerini sonsuzluğa kavuşturarak, binlerce kişiye "Sarı Gelin" türküsünün ermenicesini öğreterek...
Sözün özü...
Öyle kolay değildir Türkiye'de ermeni olmak...
Yine de güzeldir, güzel olduğu kadar da değişik...
Bir aşktır Türkiye'de ermeni olmak...
"işine gelmiyorsa çek git kardeşim..." diyenlere...
Burası yine de, benim de ülkem diyebilmektir...
tüm ülkeler arasında; müslümanlık ve osmanlı kültürüyle kavrulmuş olan misafirperverliğimiz göz önüne alındığında güzel bir şey olsa gerek diye düşündüğüm olay. bir başkadır türkiye. isteyen gidip denesin ırak ta ve ya iran da yaşasın. şartları karşılaştırsın. bakalım daha iyi davranılıyormu insanlara orda. yoksa direk yabancı ibaresini üzerinize yapıştırıp sizi 3. sınıf insan yerine mi koyuyorlar.
Not: Ermeni asıllı vatandaşlar, yazarlar sizleredir sözüm; artık "soykırım idi, savaş idi, yok sırtından bıçakladı yok binlerce kişi katledildi idi, bizler baskı altındayız idi" gibi cümleleri bir kenara bırakıp kardeş kardeş yaşasak daha güzel olmaz mı iki gözüm?