bu ülkede dul olmak başlı başına bir vakayken, annenin kaderini yaşamak zorunda kalmaktır.
itiraf şeysi gibi biraz ama insan yaşamadığını yazamaz ki. öyle değil mi?
yaşım henüz 14 taşınmak zorunda olduğumuz şehre alışmaya çalıştığım, sudan çıkmış balık gibi olduğum yıllar. annem, kızkardeşim, anneannem ve ben. 4 kadın 4 yalnızlık. devamı ise ''babanın gölgesi yeter'' cümlesinin ne anlama geldiğinin anlaşılacağı yıllar...
taşındığımız ev yeni yapılmış bir bina. içinde henüz in cin top oynuyor. henüz bitmediği için inşaat işçileri dolu. hergün liseye giderken yürüdüğüm yolda bu inşaat işçilerinin bir kaçının beni takip ettiğini farkediyorum bir süre sonra. 14 yaşındayım lan. 14.
sonra binanın işleri bitiyor, yavaş yavaş taşınanlar vs.. ama tüm komşularda sezinleyip anlam veremediğimiz garip bir mesafe. daha sonra eşleri yanlarında yokken asılan dürüst aile babaları(!). yaşım 15.
16-17-18. yaşlar komşuların alışması ama yine de nerden gelip nereye gidiyoruzu dert edinip bizi izlemeleriyle devam eden, bir sürü görmezden geldiğimiz tacizlerle devam ediyor.
işte bu yıllardan kalan sürekli kendine imtina etmek, her hareketine dikkat etmek duygusu bende hasar bırakmıştır. hala kendimi salıvermek, arada dağıtmak konusunda acı acı frenlerim var.
ve bu ikiyüzlü, yavşak topluma ve insanlarına güvensizliğim. sağolsun, varolsunlar.
kapının önüne vefat etmiş babanızın ayakkabısını koyup öyle yatmaktır. mahalledeki beş para etmez insanların derdi olmaktır. sizi sahipsiz olarak gören fırsatçı iğrenç yaratıklarla karşılaşıp her gün biraz daha güvensizliğe itilmektir.
(bkz: elalem ne der) ile başlayıp (bkz: dul kadın açık kapı) zihniyetiyle ile sonlanan acımasız bir toplum içinde en zor olanıdır sanırım dul bir kadının kızı olarak yetişmek.
tecavüzde nasıl kadın suçluysa, kadın cinayetlerinde azmettiren nasıl kadınsa, kız çocuğu tacizlerinde nasıl kıyafetler tahrik edici bulunuyorsa, bu da öyledir işte. kadındır sonuçta her günahın vebali onun boynunadır.
gittikçe müslümanlaşıyoruz ya halifelerin ülkesiyiz ya.. adalet timsali ülkeyiz ya anasını satayım.
eğer böyle eliniz boşsa gidin ağır ceza mahkemelerine davalara bir bakın, girin izleyin. dosyaların %70'i tecavüz'den.. üstelik dul bir kadının kızı olmanıza da gerek yok..
daha bugün 8 yaşındaki erkek çocuğuna tecavüz davası vardı mesela..
insanlıktan nasibini almamış kişilerin güçsüze karşı daha fazla cesaretlenmesinden kaynaklı durumdur. ayakları yere sağlam basan, güçlü bir insana hiçbir zaman götü yemeyeceği davranışları, güçsüze sergilemekten hiç çekinmezler. bazen faşist yanım tutuyor ve diyorum ki ''ahlak yoksunu insanları kısırlaştırmak gerek. çocuk büyütemeyeceği öngörülen insanların da kısırlaştırılması gerek''. evet faşizan bir düşünce ama çevremizde duyduklarımız ya da haberlerde hergün şahit olduğumuz olaylar artık bulandıracak bir mide bile bırakmamaya başladı.
türkiye de kadın olmak dul yada evli farketmez önemli değil medeni hali en zordur. o namus bekçileridir size taciz eden. o koruyup kollayan sevgilerdir ilk fırsatta yatağa atıp, eve atıp senin bekaretinle oynayan. ama sen suçlusundur. sonrada sözlüğe çıkıp bekaret önemli naraları atarlar, eve kız atınca şöyle böyle yazıları yazarlar oraya buraya.
yok mudur gerçekten seven koruyan var ama çok az. türkiye de kadın olmak bir erkeğe bağlıdır. biraz da kadere. başına gelmemiş se türlü tecavüzler ve ucuz kurtulduysan ellerinden bir fırsatını bulup okuyabildiysen bunca sapığa rağmen ve mesleğini eline alıp bir iş bulabilirsen patron tacizi olmadan çalışabilirsen senler sanlar bitmez benim memleketim de hayatta kalırsan yaşarsın.
ve işte o zaman insansın.
ama yok sevim sevdiğimin elini tutayım dersen orosbu olursun. gerçekten orosbuların yüzünden. başı açık kapalı farketmez orda burda öpüşüp kendini ziyan edenlerle bir tutulursun. sadece etek giydin diye her yere yazı yazarlar. bir tutarlar seni.
kimsenin kimseye hakkı yokken bunu yapmaya o kadar rahat ve ağzı dolu olarak söylerki etek giyen orospu diye. peki sen nesin ozaman diyesin gelir orospu çoçuğunun önde gidenine.
türkiye de kadın olmak zordur. dul olmak kız olmak medeni hali farketmez.
zordur.
lafa gelince herkes aile babası, mukaddesatçıdır.
kadın dul ise potansiyel yolludur bu toplumun gözünde.
onun için bizim kadınlarımız, bir odunla bile evli olsa; kolay kolay boşanamaz.
böyle de adaletli bir dünyada yaşıyoruz.
içimizdeki namussuz namusluları anlamak için bir tür turnusol olmaktır. ama onların kim olduğunu yalnızca tacize uğrayan mağdurlar bilir. diğerleri maskesine hürmet etmeye devam eder.
giderken yürüdüğün yolu akşam döndüğünde tercih etmemek, kahvenin önünden kesinlikle geçmemek, ezan okunmadan da evde olmaktır. evin önünde bir çift erkek ayakkabısının bulundurulması da şarttır. zordur ya. çok zordur.
içten gelen bir orospu çocukluğu yaşayan kişilerin, başkalarına kara çalabilmek adına dul kadınların neredeyse tamamına yaptıkları muameleden dolayı zordur dul bir kadının kızı ya da çocuğu olmak , en başında dediğim gibi karşıdaki insanın yaşadıklarını , dönüm noktalarını bilmeden sırf bir boşanma nedeni ile bu yaftayı yapıştırırlar , önce kişiye değil makama , ünvana değer vermenin doğal bir getirisidir tabi bu iğrençlikler .