türkiye'de kalitesiz yerli dizilerin sayısının gittikçe artmasından dolayı yapılması gerekenlerdir.
yerli dizi sürelerinin 45 dk ya da en azından 1 saate indirilmesi, daha yaratıcı senaryoların yazılması, daha iyi oyuncuların dizilerde yer alması gibi revizyonların yapılması gerektiği artık fazlasıyla ortada.
amerikan dizilerinin taklidi değil orijinal senaryolar gelmeli.
karakterlerden her birinin teker teker ard arda bölümlerle hastanelik olmaması lazım. (bkz: adını feriha koydum)
dram dizilerinde hep bir psikopat karakterin olmaması lazım.
daha derin diziler lazım. hamileyim, kardeşine aşığım klişelerinden kurtulmak lazım.
komedi dizilerinde entellüktüellerle, sanat dallarıyla dalga geçilip espri yapmaya çalışmamak lazım. (bkz: çocuklar duymasın) (bkz: alemin kıralı)
oyuncuların güzelliğine, fiziğine göre değil yeteneğine göre seçilmesi lazım. beren saatler, fahriye evcenler, tuba büyüküstünler her sene bi yerde başrol oynuyor. berna laçinler dolunay soysertler reklamlarda oynuyor.
dram ve gözyaşından biraz uzaklaşmaktır. memleketin dizilerle gülmeye ihtiyacı var. lakin birol güven ve gülse birsel haricinde bu işi yapmaya çalışan adam yok.* hadi biraz da şafak sezer. komedyen sıfatındaki kişilerin tamamının bu sektöre bir şekilde el atmasını sağlamak gereklidir.
bir kere zemin çekimleri minimuma indirilmeli. çok itici. arka sokaklardaki gibi ortama heyecan katmak için kadrajın belli bir odakta kalmaması ve sürekli bir kişiye yakınlaşıp uzaklaştırılması ortama heyecan katmaz sayın yönetmenler. bir de o gerçek hayatla uzaktan yakından alakası olmayan bakışmalar. çoğu duygusal bazlı dizilerden bakışmaları çeksek 25 dakika falan kalıcak koca bölümden. bunlar yapımcıların da fark ettiği konular, ama neden düzelmiyor anlamıyorum. sonra diyorlar insanlar neden amerikan dizilerini seviyor. adam gibi dizi yapın izleyelim dimi.
cahil izleyici kitlesinin televizyondan arındırılması gerekir ki saçma sapan diziler tutmasın, bu da imkansız ; akpreyting in değerleriyle oynaması ve nüfusu 30.000 den az olan yerler de belirleyici unsur rolüne bürünmesiyle büyük bir çöküş bekliyorum.
dizi dediğin max 1 saat olacak zaten reklamlarla 1:30 yaparsınız siz onu. özet max 5 dakka olacak hatta olmayacak. dizinin aksiyonlu taraflarındaki ayrıntılar iyi düşünülmüş olacak. aksiyon olmayan taraflarıda merak uyandıracak izleyici birazdan nolcak diye merak edicek izlemeyi bırakmayacak.
ekrana getirilen diziler türk insanının genelini yansıtmalıdır.
Farkındaysanız hangi diziyi izlerseniz izleyin hepsinde bir holding sahibi veya köşkte yaşayan zengin, geçim sıkıntısı olmayan buna rağmende derdi bitmeyen, para sıkıntısı yaşamadığından çalışmadığı için aylak aylak gezmek yerine amcasının karısına atlayan falan filan. Bizde bunları izliyor hallerine üzülüyoruz.
70 li yıllarda böyle değildi. halkın dostu memur kemaldi. Çöpçüler kralı abdiydi. , kapıcılar kralıydı. Fabrika sahipleri genelde kötü rolde oynatılırdı. insanları fabrika atıklarıyla zehirledikleri için bekçiler kralı ondan hesap sorardı.
( gerçekler bunlardı. Hala bunlar.)
Günümüzde söylediklerime uyan tek dizi Öyle bir geçer zaman kiydi. fakat 2. sezon onlarda holding sahibi oldular.
Annelerimiz de bu dizileri izlerken gerçek geçim derdini unutup akşamları zengin dostlarıyla barbekü yapan şampanyaları çalkalayıp göt deliklerine fışkırtan ama içlerinde bir dünya gereksiz dert olan dizi karakterlerini izleyip üzülüyorlar.
dizilerin, amaçlanan ticari sonuçlara ulaştıkları yeterince açık olduğundan, izleyiciyi değil sadece bu sektörün çalışanlarını ilgilendirmesi gerekenlerdir.