(bkz: yasak aşk) aşkınız batsın. ya adam evli olur ya kadın. ya erkek fakir olur ya da kadın. illa birisinde bir bokluk olacak da birlikte olmaları için çok fedakarlık göstermeleri gerekecek. vurulacaklar dakka başı. ama ölmeyecekler. hep bir yanlış anlaşılma olacak taş bir erkek veya hatun bunlardan birisine saracak. aldatti sanacak diğeri ayrılacak. sürüsüne sıkıcı olaylar. yazarken içim bunaldı. ama suç bulmuyorum dizileri yapanlara. kitle bunları istiyor.
iki üç grup senaryo altında toplanabilecek sektördür. kendi hayatını yaşamayı sevmeyen bir toplum olduğumuz için ultra zenginlerin süper mega güzellerin ve yakışıklıların olduğu diziler bi 50 sene daha ekranları istila eder. ama burada bir kısır döngü var sanki. olmayacak kadar mükemmel hayatların hikayelerini seyrederek büyüdüğümüz için mi bu kadar mutsuzuz, yoksa mutsuz olduğumuz için mi bu dizilerin müptelasıyız.
Gercekten cok kotudur gelisememistir, genelde ask aldatma ve zengin hayatini gosterirler. Diziler genelde kendileri tekrar eder ve asiri uzundur. Nadir guzel dizi orenekleride mevcuttur ( leyla ile mecnun, dirilis vs)
toplumsal anlamda, kısa ve uzun vadede ciddi travmalar yaratabilecek bir hale gelmiş olan sektördür.
teknik ve teknoloji bakımından söyleyecek bir şeyim yok ancak tema, kurgu ve yaklaşım bakımından tam manasıyla "leş"tir.
zira özellikle ana karakterlerde erkeklerin tornadan çıkmış gibi yakışıklı; kadınlar da yine tornadan çıkmış gibi güzeldir.
her ne kadar bazı dizilerde varoşlar ele alınsa da dümenin döndüğü yer zengin köşkleri, lüks restoranlar ve pahalı arabalardır.
bu da kitleleri böylesi bir hayata, bu tarz ilişkilere ve böylesine ikonik karakterlere özendirmektedir. Bu tür yaklaşımların her dizide birbirini bir dram çerçevesinde tekrar etmesi haliyle gençleri etkilemekte ve bir takım ruhsal bozukluklara ve komplekslere itmektedir.