basketbol sevgisini içinde taşımaktır,nba'i izlediğinizde abd ye taşınma isteği gelir basketbolseverin içine,hadi takım kalitelerini oyun içi kuralları geçtim ama...
-salonlarının çekiciliği ile
-seyircilerinin o müthiş uyum,oturuş kompizisyonu ile
-yine seyircilerin yüzlerine baktığında yenselerde yenilselerde eğlenebildiklerini gördüğünde insanın içinde oluşan o kıpır kıpır duygu ile
insanda büyük bir nba fanatikliği başlıyor,oyuncu,takım ve oyun içi kurallarda zaten karşılaştırmanın yersiz olacağını söylersek şu oyun dışı birlik beraberliği gördüğünüzde bile hani amerikan rüyası olan insanlarada kızmamak lazım diyorum.
karsiyaka sinirlari icerisinde dogup buyumusseniz, hakkindaki yargilarin sizi baglamadigi bir durumdur. Coskulu bir sekilde takiminizi desteklemek icin salona dolusan 'capulcu' sizsinizdir, ama her hafta salonda 5000-6000 'capulcu' dolusursunuz. Ustelik basketbolu furbolun stepnesi, basketbol subesini de bir cesit cerezlik olarak gormezsiniz. Cocuklugunuz karsiyaka'daki sahalarda basketbol oynayarak gecmistir. yine de istanbuldaki 'naif' seyircilere, 'basketbolseverler' olarak tabir edilen canlilara sasirarak bakarsiniz.
bu ulkede bir karsiyaka seyircisi varsa, demek ki diger sehirlerde salonlarin bos olmasinin sebebi salonlara gelen capulcular degil, basketbol sevgisinin yeterince olmamasidir. Aci ama gercek...
Türkiye'de böyle bir güruh yok denecek kadar azdır. Bu kişilerin hemen hepsi -üç büyük kulüp taraftarları için konuşuyorum- futbol takımlarının maçları genelde deplasmanda olduğu zamanlarda basket maçlarına giderek, bazen tezahüratlarla, bazen de küfürlerle egolarını tatmin ederler. salondaki yaklaşık 10000 seyircinin %1'i basketbol oyun kurallarından haberdarken geriye kalan sosyal yığın; çok bildiği spor dalı olan futbol gibi zannedip orada bağırıp çağırırlar. hiç bir şekilde bilgisi olmamasına rağmen.
hoş geçen sezon efes pilsen-fenerbahçe ülker final serisindeki maçta olaylara karışanlar kurallardan haberdar olsa ne olur? ya da dün akşam galatasaray cafe crown-fenerbahçe ülker maçında yapılan taşkınlık, saldırganlık, kendinibilmezlik -ya da nasıl bir kelime uygun görülürse- avrupalılara nasıl izah edilir? hangi zihniyetle bağdaşmaktadır ki bu ülkede basketbol seyircisi olsun.
not: inşallah bu entry önümüzdeki zamanlarda götüme girer de en azından polyanna gibi basketbol seyircimiz var diye mutlu olurum.
ağız tadıyla maç izleyememektir. zevkli bir maçın 3-5 çapulcu tarafından içine edilmesi neticisinde tüm hevesini kaçırılmasıdır. salonlar neden boş? ahanda bundan.