Doğunun ücra köylerinde,13 yaşında evlendikleri kücük kız çocuklarına cahillikten dolayı göbek deliklerine zorladıkları kadar gerçek olabiliir,cehaletin dibi yaşanıyor o topraklarda.
o beş milyon kişinin yaş ortalaması 50 ile 80 arasındadır çünkü o yıllarda türkiye'de okuma eylemi çok zordu ve de yanlış bir zihniyet vardı bir de malum olaylar olaylar olaylar. ve de kadın ağırlıklı olması aşikar. önümüzde ki 10 yılda ülke genelinde okuma yazma oranı %100 olacaktır. istesede istemesede olacaktır. üniversite mezunu insanların varlığı da %50 civarında lise mezunu oranı %50 olacaktır çünkü yatırım bunun üzerine yapılmakta. açılan üniversiteler lise sınavlarının kaldırılması 4+4+4 sistemi falan. tabi bütün bunların olabilmesi için ülkede ki şu sikik siyasi parti taraftarlığı ve ideolojik takıntıların yok olması gerekiyor. yoksa bir 100 yıl daha abd marsa insan taşıdığında biz yok akp yok mhp yok chp iktidar olacak gibi sığ bir kavgayı devam ettiriyor olacağız. bu konuda japonlar'a hastayım adamlar iktidar kim olursa olsun ben vatanım için çalışıp katkı sağlayacağım diyorlar ve bir yerlere gelip ülkeyi bizzat kalkındırıyorlar ama bizde adam mühendis olup mühendisler odasında oturup çay içip kendine ters düşen iktidarın ki bu akp chp mhp den herhangi biri olabilir ve de 50 yıldır herkes birbirini gambazladı chp mhp yi mhp chp yi vs önünü kesmeye çalışıyor. abi sen mühendissin senin bu embesilliğin yüzünden marmaray gibi projeleri japonlar yapıyor çünkü size kimse güvenemiyor ki zaten beceremezsiniz.
okuma yazma bilmedikleri halde yönetimde bizden daha çok söz sahibidirler. bizlerin değil, onların seçtikleri türkiye'yi yönetir.
bunlara yeşil kart verilmesi, erzak yardımı yapılması, kaçak su, elektrik, doğal gaz kullanımlarına göz yumulması halinde muhafazakar partiler için oy deposu ve bulunmaz nimettirler.
aslında vatandaşların okuma-yazma bilmelerine gerek de yoktur. hatta sayı daha da fazla olmalıdır. nitekim vatandaşın dindar olması ve dini kendi çıkarlarına alet eden partilere oy vermesi kafidir. çünkü bu güruhtan beklenen tek vatandaşlık görevi budur. ha bir de en az üç çocuk yapmaları. memleketin geleceği de garanti altına alınmalı, değil mi?
çoğunun kırsal kesimlerdeki yaşlı kadınlardan oluştuğunu düşündüğüm, büyük ihtimalle okula gitmek istediği halde babası tarafından engellenmiş kişilerdir. yeni nesil için böyle bir durum söz konusu değildir.
tamamen kişisel özgürlüktür. çocuk bile olsa bir insana zorla okuma yazma öğretmek saçmadır. belli bir yaş altındaki çocuklara arapça öğretmek suçsa, zorla okuma yazma öğretmekte suç olmalıdır.
başımızdakilerden belli olan durumdur. kimsenin işine gelmez onların okuma yazma öğrenmesi. düşünürler, akıl falan yürütürler birde mazallah. ne gerek var?
90 yaşındaki halim dede ye sormuşlar okuma yazma öğren dede demişler. cevabı yapıştırmış dede ne yapacam okuyup mühendis mi olacam gebermeye ramak kalmışken.
ülkemizde bu istatsitik içerisinde halim dedeler de vardır ülkemiz okuma yazma konusunda gerçekten iyi işler çıkarmıştır.
okuyup yazanların adam olup olmadıklarını her gün haberlerde izliyoruz.
direkt sistemin suçlanmaması gereken durumdur. çünkü neredeyse 4 okuldan birinde hem okul öğrencilerine hem de öğrenci velilerine okuma - yazma kursları açılmaktadır. Bunlar ücretsiz olup , sınıf öğretmenleri tarafından verilmektedir. Kişi tembelliğinden ya da imkansızlıktan dolayı - eger kadınsa kocası izin vermez. mazallah okuma yazmayı öğrenir gazete kitap olur neme lazım - katılamadıysa kim ne yapsın? Bu hizmeti veren halk eğitim merkezlerinden, sivil toplum örgütlerinden bahsetmiyorum bile. şu da var okuma yazma bilmeyenlerin çoğunluğu türkçe de bilmiyor olabilir. bu gerçeğin de göz ardı edilmemesi gerekir zira doğu illerimizde çocuk okula gelmeden üç ay önce ya da okulda önce türkçeyi akabinde de okuma yazmayı öğrenir. Ailesi dağda bayırda yaşayan çocuğun türkçe duyma - kullanma şansı yoktur kaldı ki anneleri hangi hızlandırılmış türkçe kursuna gitsin de dilimizi öğrensin. bu konuda çalışma yapan gönüllüler yok mu? o da başka bir entrymizin konusu olsun.