-türkiye cumhuriyeti böyle bir sorun olduğunu düşünmemektedir. oysa her sene birkaç kez bu mesele üzerine devlet başkanları, basın ve bilir kişiler arasında tartışmalar, sıkıntılar, tehditler vs. havada uçuşmaktadır. ama sen "yok" dersen senin için yok olur. gelgelelim sorun ciddidir, zaman aşımı ve "bir kerecik olmuş, osmanlı yapmış, milli erkekliğimizden taviz mi verelim" söylemleri ile geçiştirilemez.
-türkiye bu sorundan ekmek yemektedir: milliyetçi gaz ocağının bu hammaddesi politik ortamın olmazsa olmazlarındandır (bir diğerleri kıbrıs ve kürt meseleleridir). bir sonuca bağlanması halinde çok sömürülen, milleti gaza getiren bir kaynaktan mahrum kalınacaktır. ancak bir insanlık suçunu da bu kadar hafife alıp bununla oynamak hoş bir tutum değildir. çarpık bir politik anlayıştır, amerika'nın "yerlileri katletmedik" ya da "iyi ki katlettik, bir daha olsa yine katlederiz" demesine benzer.
-bu tasarının ne olacağı, yani neye benzeyeceği üzerinde politik mutabakatı sağlayacak bir grup yoktur. nihayetinde üç ihtimal var: yaptık, yapmadık ve belki. veya oldu, olmadı, olabilir. "olmadı, yapmadık" diyen inkarcılar kampı "yaptığımızı iddia edenleri yasa dışı ilan edelim" diyecek kudrete sahip değildir. hiçbir t.c. iktidarı "yaptık" diyecek cesarete de sahip değil, o zaman en mantıklısı "Belki" gibi duruyor. ancak bunun da neye benzeyeceği ve yorumlanacağı üzerinde bir mutabakat yok: çünkü denecektir ki "belki ne lan adamlar katletmiş"; belli yani...
hükümetin bütün işi, gücü, silahı, görevi, derdi vs. tek kelime ile "yasa" dır; yasa çıkarmak, yasa taslağı hazırlamak, yasalarla uğraşmaktır, adı üstünde devletin "yasama" organıdır. ve her konuda: falcısından üfürükçüsüne, lağımlardan protokole kadar her halta yasa çıkarabilen bir mekanizma eğer bir konuyu sürekli ihmal ediyor ve hala bağırmaya devam ediyorsa o konuda "iktidarsız" demektir.