türkiye cumhuriyeti'ni gerileten bir çok unsur bulunmamaktadır. bunların en başında ırkçılık yatmaktadır. bahsi geçen zihniyet, geçmişte de görüldüğü gibi ülkeye zarardan başka birşey getirmemişlerdir. kendileri mensup oldukları ırkı dünyanın en üstün ırkı olarak nitelerler. kendileri en üstün ırk olmalarıyla birlikte bütün emperyalist devletlerinde bir numaralı savunucuları ve vatan düşmanları olmuşlardır. ülkeye gelen amerikalıları denize dökenlere saldırmış, mafyacılık oynayarak kendi çıkarları yönünde hareket ettiklerini bizlere göstermişlerdir. bunların liderleride vardır. bu liderler, günümüzde herkesinde bildiği gibi amerika'nın bir numaralı köpekleridir. ülkeye bağımsızlık getirmek isteyen, kemalist, sosyalist, komunistlerin hep önlerine çıkmış ve somut bir şekilde, sırf bireysel çıkarları için ülkeyi satmışlardır(farkında veya değil). bu zihniyet günümüzde mevcutiyetini sürdürmektedir. anlam vermek zordur. aslında zor değildir. çünkü genelinin üzerinde yaptığım gözlemler sonucu, kendilerinin ne bir vatan ne de millet düşündükleri vardır. kendi vatanından ve milletinden insanları, özellikle zayıfları dövme ve tehdit etme işlevlerinde bulunurlar. birbirlerini satarlar; para için, kız için, ot için ve hertürlü bireysel çıkarları için...
bu durumda çeşitli zihniyetler söz konusudur.
kemaliste göre gerilemenin nedeni dincilerdir. yobazların cahillikleri muasır medeniyetler seviyesine çıkmalarını engeller diye düşünürler. liboşlar için ise gerilemnin nedeni ordunun demokrasiye müdehalesi, postal yalayıcılar ve kafataşçılardır. faşistlerin gerileme için sunduğu nedenler, ülke bölünüyor çığırtkanlıkalrını ciddiye almalarındandır. sosyalistler ise burjuva düzeninin kapitalist düzenin ülkeyi sömürdüğü ve gerilettiği düşüncesindedirler. hepsi kendine göre haklı tabi.
ırkçı yaftasıyla milliyetçileri hedef göstererek kapatılmayacak kadar derin bir mevzudur bu. yoksa gayet kolay efendim millyetçilere çamur atmak. şunu yaptılar, bunu yaptılar, ülkeyi sattılar, gerilettiler diyenler acaba neler yaptılar? ya amerikan uşaklığı, ya sovyet uşaklığı. uşak olmayı ne kadar becerebildiğiniz ise ayrı bir muamma. neyse..
olayı dış ve iç olarak iki şekilde değerlendirmek gerekiyor. emperyalizm adı verilen, bugün kültür emperyalizmi şeklinde kendini gösteren bir dış tertip söz konusu. bu kapitalist emperyalizm olduğu kadar kızıl emperyalizmdir. dinine ve milliyetine yabancılaşmış kişiler oluşturarak, kendi hedefleri doğrultusunda hizmet etmelerini sağlayarak böylece bir iç tehdit oluşturuyorlar. kapitalist emperyalistler; sözde demokrasi, insan hakları, barış adı altında sömürürken, kızıl emperyalistler; ezilen halklara kardeşlik adı altında bir iç çatışma ortamı oluşturmaktadırlar. işte bütün mesele bu oyunlara alet olan iç zihniyettir.
milli değerlerimize, milli kültürümüze, milli benliğimize, tarihimize yabancılaşırlarken, batıyı medeniyetin sembolü olarak gören bu kişiler, Türkiye'nin ilerlemesinin önündeki en büyük engeldir. tabi "izm" ile beyinleri uyuşturan zihniyete değinmeden geçmeyelim.
dini afyon olarak gören, türkçü ve islamcı gibi iki farklı cephe oluşturmaya çalışan, milliyetçilerin medeni olamayacağını düşünen, türk milliyetçiliğine şiddetle karşı çıkıp kürtçülük yapmaktan çekinmeyen, islamiyet'in ruhundan habersiz, bölücülük yapmayı hak aramak olarak gören ve daha birçoğunu sayabileceğim bu zihniyetlerin karşısında ise türklük şuurunun bilincinde olan ve "batılı"laşmadan "batı"laşma düşüncesi ile türkiye'yi ileriye taşımaya namzet bir gençlik vardır.
ve bu gençlik bunları kimsenin uşağı olmadan yapmaktadır. misal; geçmişleri, güçleri; inançlarıdır. "geçmiş, geleceğine ilişkin bir niyeti, gelecek ise geçmişine ilişkin hissi ve fikri bir ünsiyeti bulunan milletler için anlamlıdır." yani türk milleti için..