Ülkemize ilk gelen cep telefonun ericsson olduğu sanılsa da aslında sınırlarımız da kullanılan ilk cep telefonu motorola'dır. Bahsettiğim bu motorola, ebat olarak yaklaşık 1 litrelik süt kartonu kadardı. iş adamları bunları, bond çantalarında taşır, ve henüz gsm operatörleri olmadığı için konuşmak için yurtdışı operatörleri veya uydu kullanır ve inanılmaz paralar öderlerdi.
Sonrasında turkcell ve ericsson hayatımıza girdi. ericsson'un 628 modeli pahalıydı fakat gerek boyutları gerek sunduğu imkanlarla ilk kez cep telefonu görmüş bizleri büyülemişti. Sonuç olarak yanınızda her yere götürebileceğiniz bir telefon vardı, ve bu inanılması gerçekten güç birşeydi. Ufak ufak hepimizin bir 628'i oldu 532'li numaralarımız alındı. O dönemler kısa mesaj yaygın değildi, hatta bana ilk mesaj geldiğinde çok şaşırmış, o tek satır ekranı arkadaşlarıma gösterip, "hocam inanılmaz birşey bu alet" demiştim.
628 sonrası 688'e geçildi, halen kullandığım en iyi telefon olduğunu iddia ettiğim, 688 dayanıklılığı ile ön plana çıkmıştı, hem de ekranı 3 satırdı. Dayanıklılığının, yanında bulunan çelik olduğunu iddia ettiğimiz şeritten geldiğini savunuyor, telefonlarımızla ceviz bile kırıyorduk. aynı dönemde biryandan da şekil şekil antenler çıkmaya başladı, pilli ve ışığı yanıp sönen anten bile gördüğümü hatırlıyorum. Herkez de 688 vardı, fark yaratmak için ya ekrana mesaj yazıyor, ya da antenlerini kişiselleştiriyorduk.
Bu döneme kadar aslında herşey çok mantıklı ilerledi, ne kontürlü hat, ne nokia, ne de bitmek bilmeyen reklam mesajları vardı. Herkez telefonunu iletişim amaçlı kullanıyor, konuşmalar uzatılmıyor, ev telefonu kullanım kurallarına (misal saat 22:00'den sonra aranmaz biri, ayıptır), riayet ediliyordu.
Derken nokia diye bir telefon çıktı, önceleri pek dikkat çekemedi, lider ericsson'du, ta ki sınıfa biri girip, "abi antensiz telefon çıkmış, gözümle gördüm hem de böyle renkli" diyene kadar. Herkez hemen telefon mağazalarına koşup siyah yeşil ekranlı, memur kılıklı ama can telefonu 688'ini, renkli kapaklı beyaz ekranlı nokia 3310 ile değiştirmeye gitti. Nokia ile birlikte hayatımıza giren en önemli şey ise snake oyunuydu.
Pazar kızışmış, ericsson beklenen hamleyi yapamamış, fakat nokia rakipsiz kalmamıştı, en azından o zamanlar, piyasada inanılmaz bir özelliğe sahip bir marka daha vardı, evet titreyen telefon panasonic. titreşim kavramı hayatımıza ilk girdiğinde, masada kimde panasonic varsa o onu masaya koyar titreşimini açar ve hepimiz telefonun dansedişini izlerdik.
Bu gelişmeler yaşanırken, telsim'de piyasaya çıkmış, 542'li numaralar ile tanışmış, başka operatörü aramak ne demekmiş faturalarımızda farketmiştik. Buraya kadar adım adım ve nispeten zamana yayılarak giden cep telefonlarının gelişimi, bu noktadan sonra takip edilemeyecek bir noktaya geldi. Her gün başka bir marka girdi piyasaya, telefonlara her geçen gün yeni bir özellik eklendi, ve sonunda ülke olarak 3g öncesine kadar ulaştık. Bundan sonra ne olacak, eski güzel alışkanlıklardan hangileri kaybolucak, hangi yeni alışkanlıklar ve terimler hayatımıza girecek, bekleyip göreceğiz.
türkiyede cep telefonu kullanımı aile büyüklerinden alınan kızımseniçokseviyorumbenannen içerikli mesajlarla başlayıp insanların sevgililerine ilk defa seni seviyorum derken slm nbr love u diye mesaj göndermelerine kadar ilerlemiştir.
Benim cep telefonu ile ilgili şahsi maceram üniversitedeyken sarıkamışa askere giden erkek arkadaşımla iletişim kurabilmek üzere taksitle aldığım 1 litrelik süt kartonu boyutlarındaki ericssonla başlar. Canımın için bir tanecik aşk aracım telefonumun taksitlerini ödeyebilmek için gece gündüz özel dersler veren ben bir öğle vakti istiklal caddesinde, telefonumun henüz 5. taksidi ödenmişken kendisini çaldırınca herşey çok değişti.
O günden sonra duygusal değil sadece hayvani bir bağ kurdum telefonlarımla aramda, kırılsa umursamadım, bozulsa eski bi tane bulup onla idare ettim. ve geldik 2009 yılına, artık cep telefonu değil black berry bağımlısı olarak yaşıyoruz, üstelik bu meret insanda bilmem kaç promil alkollüyken tezahür eden dikkat kaybının aynına sebep oluyormuş. misal taş devrinden kalma bir sevgiliniz var ve size ne biliyim mum ışığında falan seni seviyorum diyorsa, işte o anda kendinizi wikipediadan değişik dillerde seni seviyorum deme çeşitlerine bakarken bulabiliyorsunuz.
bir de amerikada okul okurken sınıfta cep telefonu olmayan iki kişiden biri* olma maceralarım var ki onlar dünya cep telefonu tarihi entrysinin konusu olduğu için burada detay vermiyorum.
hiçbir şey değişmedi aslında o zamanlar insanlar maaşından fazlasını veriyorlardı şimdi de aynı... son çıkan ne ise gündem o... hayatımızı kolaylaştırdıkları bi gerçek bazı şeyleri anlamsızlaştırdıkları gibi
motorola ile başladı, nokia 3310 devam ettirdi, samsung e250'yi belediye dağıttı*, bu arada nokia'nın telefonları iktidarı hala sürdürüyor derken iphone piyasaya girdi, iphone çok iyi gidiyor derken bir bakarız ki samsung ciddi ciddi apple'a rakip olmuş. sonra nokia zaten eridi, diğer markalarda bir şekilde kendini devam ettirseler de bu iki büyük markanın gölgesinde kaldılar.