küçükken düşünürdüm bunu hep. para bas öde geç dimi ne uğraşıyon amk?
sonradan öğrendim;
ülkelerin dolaşıma para sokabilmek için bir karşılık göstermesi gerektiğini... öncelikle para basma işi tamamen merkez bankasının kontrolünde. bu arada bu merkez bankası denilen şey ne türkiye'nin ne amerika'nın ne de başka devletin. hiçbir yere bağlı olmayan her devlette şubesi bulunan uluslararası bir yapılanma. yöneticilerini de ülke kendisi belirleyemiyor ülkeler birbirlerine atıyor. gelelim para basma olayına; ilk olarak para basmak için bir şey göstermem gerek. mesela diyorum ki benim hazinemde şu kadar altın rezervi var. ben buna karşılık para basarım.
ikinci olarak, para basmak piyasaya daha çok para enjekte etmek demektir. Piyasada para bol olduğundaysa, paranın değeri düşer.
peki türk lirasının değerini artırmak için ne yapmak lazım: iç piyasadaki doları daha da artırmak...
Peki artırmak için ne lazım? Üretmek lazım. Sen üreteceksin ve dışarıya satarak ülkeye dolar sokacaksın. Ülkedeki dolar miktarı arttıkça TL değer kazanacak; ve ülke olarak dışarıya bağımlı olduğun ürünler daha ucuza gelecek. Ve aynı maaşla daha fazla şey alabilmek mümkün olacak.
yani yine özetle üreten bir ülke kazanır. yani aslında sadece üreten değil ancak üretip dışarıya satabilen ülkede ekonomi düzgün olur. akp nin taktiği gibi dolar bozdurarak kaplumbağa kadar bile yol katedilemez...
parayı öyle kafana göre basamazsın. aksi taktirde para çöp olur. değersizleşir. paranın piyasaya sürülmesi için belli başlı şartlar vardır.
bir kere en basitinden üretimin artması gerek. paranın dolaşımda olması gerek. para kandır akması gerek bir yerde beklemesi damarı tıkar.
24 yıllık bekleyişin ardından benimde yeni aydinlandiğim olay. meğerse t.c. merkez bankası diğer devletlerin merkez bankalariyla birlikte ortak bir kuruma bağlıymış ve para basma işi bu ortak kurumdan yurutuluyormus.