türkiye arjantin olamayacak

entry1 galeri0
    1.
  1. edit: http://sikintiyok.wordpress.com/ adlı blog sitemdeki yazımdan copy pastedir.

    bir devlet, halkına karşı yaptığı zulümlerle yüzleşmezse, itibarını yitirir. adalet duygusu yoktur o devlette. halkın devletinden tek temennisi adil olmasıdır oysa. bunun için ihtiyacı vardır devletine: onu korusun, adaletli davransın diye.

    arjantin ile ilgili haberleri hafta boyunca her yerde okuduk. okudukça da hepimiz içimizden, biz niye bunu yapamıyoruz? diye geçirdik. birbirine çok benziyordu oysa ki hikayeler. arjantin de, türkiye’de cuntanın yönetiminde faili meçhullere, haksızlıklara, adaletsizliklere uğramıştı. iki ülkenin eski cuntacıları da, rahat rahat; ellerini kollarını sallayarak dolaşıyordu. geçen haftaki haberlerde gözümüze sokulan olay ise şuydu: bu statüko artık sadece türkiye için geçerli, arjantin için değil.

    bunun arkasından, basında dönen kara mizah ise olan her şeyi gözümüzün içine sokuyor. öyle ya, bu ülkenin başbakanından, bakanlarına, müsteşarlarına herkesin ağzından tek bir söz çıkıyordu: “bu ülke arjantin olmayacak!”. sanırım bu sözü fazla abartmışız. evet kriz zamanında haklı bir sözdü; fakat bu hayatımızın hiç bir alanında arjantin’i örnek almayacağız manasına gelmiyor.

    bugün arjantin’de darbe sonrası işkence çekmişlerin yüzünün gülmesi kadar hakkıdır, türkiye’deki mağdurların yüzlerinin güldürülmesi. fakat, olmuyor. dün, cumartesi annelerinin 300. oturma eylemi yapıldı galatasaray lisesinin önünde. oradaki insanlar, artık suçluların bulunmasını geçmiş, ölmüş yakınlarının bari mezarları olsun; arada bir çiçek koyalım, sulayalım mezarlarını diye bağırıyorlardı sessizce. kimisinin 13 yaşındaki oğlu kaybolmuştu yıllar önce, kimisi yan yana, birlikte girdiği işkenceden çıkamamıştı bir arada.

    oysa, bir insanın en temel ihtiyaçlarından birisidir, ölmüş yakınlarını ziyaret edebilmek, onun çürümüş vücudunun nerede olduğunu bilebilmek. aileye yeni gelen bireyleri, o mezar başına götürüp, bak oğlum bu senin amcandı diyebilmek. en azından ruhlarına bir el-fatiha okutabilmek.

    sadece cumartesi anneleri seslerini çıkarmaya devam ediyor gibi görünüyor olsa da, aslında hepimiz(evet biz görmemiş olmamamıza rağmen) bu darbeden ve askeri rejimden etkilenmedik mi? ne yapacağı belli olmayan bir askeri rejim, hepimizin aile büyüklerinin üzerine korku imparatorluğu kurmadı mı? kurdu.

    bu kadar acı çekmiş bir milletin bugün devletinden tek beklentisi var, geçmişte yaşanmış bu olayların sorumlularının bodrumda değil, f tipinde hayatlarının geri kalanını geçirmeleri. şimdi, eminim, her şey bitmiş, olan olmuş; tutuklansalar ne olacak diyenler vardır. onlara cevabım cezanın temel mantığından geliyor. ceza’nın üç temel unsuru vardır:
    1. rehabilite etmek

    2.toplumun intikam duygusunu sağlamak.

    3. yeni suçlara karşı caydırıcı olması.

    ben de biliyorum ki, bu insanlar tutuklanırsa rehabilite olmayacaklar. fakat yine de, toplumun intikam duygusunu tatmin etmesi ve yeni cuntacılara karşı caydırıcı olması için bu cezalar verilmelidir.

    bu ceza, yetmez ama evet derken, darbeciler yargılanacak diyerek bas bas bağırmakla değil, bir inisiyatif yaratıp; bir baskı unsuru oluşturarak gerçekleşir tabii ki. bu olay şili’de de, arjantin’de de böyle gerçekleşti.

    fakat korkarım ki, türkiye arjantin olamayacak. bizde darbecilerin yargılanması, sadece seçim öncesi söylenen bir beylik lafken, orada bunun için büyük protestolar düzenleniyor; bizse içimizde gerçekten böyle bir istek olsa bile; seçim kampanyalarının oyuncağı olmaktan bir adım ileri gidemiyoruz. yargılansa ne olacak diyenler: kamu vicdanı umrunuzda değilse, ileride başınıza gelince kızmayacaksanız, sıkıntı yok!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük