''Ben bir Türk aşırı sağcısı anılsın diye mi Neonazilerin karşısında durarak bir camiyi savundum?'' diyor Alman Sosyal Demokrat Parti(SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel.
kendi milletimin aşırılarını sizin aşırılarınıza tercih ederim diyor yani alman başkan.
ben de aynen diyorum ki beyler burdan ders çıkarın biraz. kürt aşırıcıları için kimse bizden tolerasn beklemesin.
o yüzden bir türk aşırısını bir kürt aşırısına tercih ederim.
özgürlük eşitlik diye gelip, sonra öcalan derseniz, kusura bakamyın kimse sizin samimiyetinize inanmaz. kürtçü faşistlere karşı türkçü faşistleri destekleyeceğim ortadır. bu durumda kimse türk liberallerine yönelik, kendi azınlık faşistlerini desteklemesi yönünde bir beklentiye girmemeli. özgürlüğün ve daha çok demokrasinin yolu, aşırıları izole etmekten geçiyor. kendi aşırınızı karşı tarafa dayatırsanız, elinizde olan haklarınızı da kaybetme tehlikesi doğabilir. çünkü bizim aşırımız sizin aşırınızı döver. samimiyet ise aşırıları izole ederek, ortak paydaları gözönüne getirmektir.
düşününü ki saf alman solcusu, azınlık hakları göçmen hakları diye türkler'in cami yapmasını savunuyor ve bu cami yapımını engellemek isteyen neonazilere karşı duruyor. sonra ne oluyor; türkler o camide kendi faşist liderlerini anıyor. adam küfretmesin de ne yapsın?
olayın diğer yüzü; o caminin yapılmasına karşı çıkan neonazilere, yahudiler ve komünistlere düşmanlıkları nedeniyle hayran olan bir sürü it kopuk olması. bir kısmı da burada, aramızda.