o konuşmanın savcılıktaki kaydında öyle bir laf yok. videosu zaten yok. zaman gazetesinin muhabirleri teybe kaydettikleri konuşmada varmış da falan filan.
ona bakılırsa aynı ekiplerin samanyolu tv'nin şubat soğuğu dizisinde necip hablemitoğlu'na suikast emrini de türkan saylan veriyor. ikisi de örgütlerinin bir numaralı düşman ilan ettikleri kişiler. demek burda da düşmanları varmış. burda ataput diye başlık açan adamların şimdi de buna sarmasını manidar buldum.
*******************************
TÜRKAN SAYLAN "BiZ, ÇOCUKLARIMIZIN SIRALAR ÜZERiNDE NAMAZ KILMASINI DEĞiL .. BALE YAPMASINI iSTiYORUZ..!!!!" DEDi Mi???
BU KONUDA KAMUOYUNU BiLGiLENDiRMEK GÖREViMiZDiR..!!!! PROFiLLERiNiZDE PAYLAŞMANIZI ÖNEMLE RiCA EDiYORUM..!!!!
( AŞAĞIDAKi HABER iLE iLGiLi ZAMAN GAZETESiNDEN BiR YALANLAMA GELMEDiĞi GiBi TEKZiP YAZISI iSTENMEMiŞTiR..!! BiLGiLERiNiZE...
O CÜMLELERi O TOPLANTIDA SARFETMEDiĞi.. iFADE EDiLiYOR.. Ki TOPLANTIDA GÖRÜNTÜLERiNi ÇEKENLER.. KAYITTA BU SESLERi VERMEK YERiNE TELEFON KONUŞMASI GiBi SADECE SESiNi TOPLANTI DIŞINDAYMIŞ GiBi ... DiNLETiYOR..??? BU ŞEKiLDE SAVCILIĞA VERiLEN KASETTE BU SÖZLER YER ALMIYOR..!!! VE SONUÇ.. TÜRKAN SAYLAN BU KONUDA SUÇSUZ BULUNUYOR..!! BU DAVA VEFATINDAN ÖNCE SONUÇLANMIŞ BiR DAVADIR.!!)
iFTiRA VE ZAMAN GAZETESi
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, 10 Nisan Laiklik Günü nedeniyle iTÜ Maçka yerleşkesinde düzenlenen "Türkiye'mizin çağdaşlaşma sürecinde laiklik" konulu toplantıda bir konuşma yapar.
Prof. Saylan'ın 3 sayfalık konuşma metninden cımbızla çekilip alınmış birkaç cümle, 2 gün sonra Zaman gazetesinde şu başlıkla yer alır:
"Saylan'dan tuhaf çıkış: Çocukların namaz kılmasını değil, bale yapmasını istiyoruz." Spotta ise aynen şu satırlar yer almaktadır: "Türkler yakıp yıkmış. Gençlik Orkestrası'nı yöneten Muhammed. Çocuklarımızın namaz kılmasını değil bale yapmasını istiyoruz. Türklere ve dine hakaret içeren bu sözler, Prof. Saylan'a ait."
Hakaret ve tehdit
Haber, Zaman'ın internet sitesinde de yayınlanır ve okur-yorum linki açılarak okurlardan yorum yapmaları istenir. O linke yüzlerce hakaret ve tehdit mesajı gelir; muhtemelen bu mesajların sahiplerinden biri de, savcılığa ihbar dilekçesi gönderir.
Ve istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Bürosu da, hem Türklüğe hakaret (301. madde) hem de dine hakaretten (216. madde) hazırlık soruşturması başlatır. Ve Prof. Saylan, geçen hafta avukatı Buket Çömlekoğlu ile birlikte mahkemeye giderek ifade verir, savunmasını yapar.
Bu arada Saylan'ın konuşması teypten deşifre edilir ve Zaman'daki habere başlık olan "Çocuklarımızın namaz kılmasını değil, bale yapmasını istiyoruz" diye bir cümle kesinlikle bulunamaz!
Prof. Saylan hakkındaki soruşturmanın dine hakaret kısmına kaynak oluşturan, "Orkestra şefinin isminin Muhammed olması nasıl bir ironi" cümlesidir ve Peygamber'in ismine aşağılama, dine hakaret içerdiği iddia edilmektedir.
Türklüğe hakaret kısmında ise Prof. Saylan'ın, o sıralar gündemde olan AKM'nin yıkılması konusuna itiraz ettiği bölümden, konunun önü ve arkası tıraşlanarak alınmış: "Biz Türkler hep akın etmişiz; yakıp yıkmışız. Başkalarının yaptıklarını yakıp yıkmışız. Şimdi kendi yaptıklarımızı yıkıyoruz."
Adı Muhammed'se...
Oysa Prof. Saylan konuşmasında aynen şöyle diyor:
Saylan, dine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanmasının istendiği bölümde ise aynen şöyle diyor:
"Çok güzel bir doğaçlama oldu. Bu Gençlik Orkestrası'nı yaratan, yöneten arkadaşımızın adı Muhammed. Düşünebiliyor musunuz ironiyi burada. Demek ki biz çağdaş yaşamı da bu şekilde kapsayabiliyoruz ve geçmişle gelecek arasında köprü olabiliyoruz. Ne güzel, her şeyimizi çağdaş bir şekilde koruyabiliriz. isimlerimizi de koruyabiliyoruz."
Prof. Saylan'ın bu sözleri, Zaman'daki habere şu cümlelerle yansıyor:
"Konuşmasında, programda bulunan Gençlik Orkestrası'nı yöneten müzisyenin isminin Muhammed olmasından yakınan Saylan 'Gençlik Orkestrası'nı yaratan, yöneten arkadaşımızın adı Muhammed. Düşünebiliyor musunuz buradaki ironiyi' yorumunu yaptı."
mtamer@milliyet.com.tr
Türklüğe hakaret?!
Zeki Coşkun
Bir sözü nasıl anlamak istiyorsanız öyle anlarsınız. Ama gazetecilik, habercilik yapıyorsanız, başkalarının sözlerini kendi anlamak istediğiniz gibi anlatamazsınız! Hele haber başlığı, suçlama ve hedef gösterme taşımaz, taşıyamaz...
Dünkü gazetelerden birinde, ilk sayfada Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan'ın fotoğrafı var. Altta başlık: 'ADD'nin mitingine destek verip, Türklüğe hakaret etti'.
Ne yapmış da Tüklüğe hakaret etmiş Türkan Saylan?
iTÜ Maçka Yerleşkesi'nde, Türkiyemizin Çağdaşlafşmasında Laiklik konulu toplantıda konuşmuş.
Habere bakılırsa, toplantıda Saylan'dan başka konuşmacı yok?!
Çünkü onun birkaç tümcesinden başka toplantıda ne olduğuna, nelerin söylenip nelerin tartışıldığına ilişkin en küçük bir bilgi yok.
Haberin ilk tümcesi şu: "Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Türkan Saylan, Türkleri barbarlıkla suçladı." Başlıktaki Türklüğe hakaret ithamı ve ihbarı, ilk tümceyle pekiştiriliyor... Böyle bir habercilik?!
Demiş ki Saylan, "Biz Türkler hep akın etmişiz; yakıp yıkmışız, başkalarının yaptıklarını yakıp yıkmışız. Şimdi kendi yaptıklarımızı yıkıyoruz. Nedir bu alışkanlık. Biz yakıp yıkmak için var değiliz. Biz yaratmak, geliştirmek ve çağın üstüne geçmek için varız."
Güzel bir çıkarsama yapılmış: "Biz Türkler hep akın etmişiz; yakıp yıkmışız, başkalarının yaptıklarını yakıp yıkmışız" diyorsa birisi, söze "Biz Türkler" diye başlasa da, Türklüğe hakaret etmektedir, biz Türklere barbar demektedir. Peki, aynı sözleri, "Bin akıncı o gün çocuklar gibi şendik/ Dev bir orduyu yendik" türünden kahramanlık, zafer, büyüklük vb. olarak ilkokuldan beri çocuklarımıza geveletip durmuyor muyuz?
Ecdadımızın hiçbir engel tanımadan, küffarı tir tir titreterek Viyana kapılarına dayanmasıyla böbürlenip dururken şimdi AB kapısında tir tir titreyerek beklemeyi Türklüğümüze hakaret saymıyor muyuz?
Saylan, "Başkalarının yaptıklarını yakıp yıkmışız" demiş. Yanlış mı? Bu ülkede kültür bakanları, istanbul'da büyükşehir belediye başkanları, yeri geldiğinde Bizans surları için, "Onlar bizim ecdadımızdan kalma değil" demediler mi? Çırağan Sarayı otele dönüştürülürken, duvarlar indirilmedi mi? Buna da aynı gerekçe gösterilmedi mi: "Türk yapısı değil, mimarı Ermeni'ydi" denmedi mi?
Evet, ne yapalım var bunlar, oldu. Peki ama bu duruma işaret eden Saylan ne diyor: "Biz yakıp yıkmak için var değiliz. Biz geliştirmek ve çağın üstüne geçmek için varız".
Nerede burada Türklüğe hakaret?
Geçmişten gelen ve sürmekte olan yanlışı, olumsuzluğu düzeltme ve iyiye, olumluya dönüştürme çağrısında, çabasında hakaret nerede?
Bugün nüfusunuzun dörtte biri açlık sınırında yaşarken, çocuklarınız okula gidemezken, okul çağındaki kızlarınız şu ya da bu nedenle eve kapatılır, evlendirilir, dünyadan, hayattan uzaklaştırılırken, " Yüzlerce yıl üç kıtada at oynattık" muhabbeti yaparsanız asıl o zaman Türklüğe hakaret etmiş olmaz mısınız?
70 yaşını aşmış, senelerdir kanserle pençeleşen Türkan Saylan ne yapıyor? Senelerdir tam da bu 'hakaret' durumuyla mücadele ediyor. Başkanlığını yaptığı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'yle. 1976'da kurduğu Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı'yla binlerce insanı sağlığına kavuşturmasını, akademik alandaki verimini, doktorluğunu bir yana bırakın...
Saylan'ın Türklüğe hakaret ettiği ihbarını taşıyan haberin son tümcesine bakalım. "Bu ülkedeki insanları siyah-beyaz diye ayırmak, vatansever veya vatan sevmeyen hain diye ayırmak kimin haddine"
Hakarete bakar mısınız?!""
kendi tercihidir, bundan kime ne.
yoz, kokuşmuş, çürümüş, cehalet ve pislik yuvası kurumların kendilerine "dindar, mümin" diyen mensuplarının cinsel tercihlerini yetişkin kadınlar yerine 8-10 yaş grubu kız ve erkek çocuklarına yöneltmeyi daha çok sevmesine ne demeli ?
namazı biraz bile içine sindirmiş izlenimi veren söyleme şeklidir, oysa gerçek bunla tamamen zıttır, namazın ve namaz kılanla mücadeleye adanmış bir hayattır onun ki, toplumdan itilmiş kesimlerin çocukları ile işe başlaması da oldukca zekice bir tavırdır dogrusu, ele aldıgı çocukların kaçı hayatından bir kere namaz kılmıştır merak konusu, şeytan ın son nefeste karşına bir bardak su ile imanını istemesi gibi, ya okuyacaksın bu parayı sana biz saglarız, ya da buyur diledigin gibi yaşa!!!
türkan saylan gibi bir zatımuhteremin arkasından bu tarzlar şeyler söylenmesi çok doğaldır. kensidi bu ülkeyi çağdaşlaştırmak için, kızlarımızı okutmak için elinden geleni yapan ülkeyi daha ileri seviyelere taşımak için okumanın ne kadar kutsal olduğunu bizlere öğreten elçidir. okumayı da geçtim bu insan sadece kızlara burs vermemiştir nice erkek evlatlarımızıda burslar vererek eğitimlerini tamamlamalarını sağlamış sağlık alanında da bir dönemler tedavisi olmaz denilen cüzzam ile savaşarak ülkemizden bu hastalığın köklerini kazımıştır.
türkan saylan için herkes dinsiz, imansız derken aslında kendilerinde olan inançsızlığı söylediklerinin de farkında değillerdir. kim demiş bu hanımefendi inançsız diye. imanın kimde olduğu bilinmezmiz efendiler. herşeyi geçtim o yüzden özel olarak tanığı bir imamın cenaze namazını kıldırmasını istemiştir değil mi? tezatlığa bak. inançsız olan bir insan bunu da istemez ve müslüman mezarlığına da kaldırılmazdı.
at gözlüklerini çıkartıp, biraz kendimize bakmanın zamanı gelmiştir. çağdaşlaşmak dinsizlik demek değildir. aksine ileri toplumlarda refah içinde herkesin kendi inancına göre hareket edebilmesi demektir. türkiye cumhuriyetinde istediğin gibi konuşup, gezebiliyor ve eğitimini alıyorsan bu ülkeyi gerilere götürmeyi bırakta, aydınlanma meşalesini söndürme.
bu meşaleyi söndürmeye çalışıp, dinin arkasına sığınarak herşeyi örümcek ağları içinde algılamak ayıpların, günahların en büyüğüdür. bırakta bu vatan uğruna savaşanların canlarını yakma hatta ve hatta kendi kazdığın kuyunun içine düşerek kendini de ateşe atma.
saçmalamanın sınırlarını zorlamaya daha ne kadar devam edilecek diye düşündüren başlıktır kendileri. bu başlıktaki gibi düşünen arkadaşları dinlerini tezahüratsız yaşamaya davet ediyorum. tabi ne haddime sizin gibi aziz müminleri bir şeye davet etmek di mi aman haşa. taş olurum taş. *
onun dışında bu başlık için yazılabilecek ya da yapılabilecek tek bir yorum var bakınız;
kim kimi severse sevsin kimseyi başta beni ilgilendirmez fakat bunlar aynı kategoride iki kavram değildir ki birine ikame olsun yada daha çok sevelim burdan belli önyargılı yaklaşıldığı,ancak aynı kategoride iki dans çeşidi yada aynı türden kavramlarda biri diğerine tercih edilir.
namaz ile baleyi karşılaştırdığı kendisine ait ifadedir. 18 Nisan 2009 tarihli gazetede yer alan ayşe arman'ı kendisiyle yaptığı röportajda bu sözü din derslerinde sınıfta öğrencilere namazın nasıl kılınacağının uygulamalı anlatılmasına tepki için söylediğini ifade etmiştir ki bu tutum da nereden baksanız çıkmaz yoldur. din dersinde müslüman öğrencilere namazın tarifinden daha doğal ne vardır? adı üstünde din dersi. kaldı ki namazın alternatifi bale midir ki namaz tarifi yerine bale öğretilmesini istemektedir. bu şahıs dini değerleri hayatımızdan çıkarmayı çağdaşlık olarak sunmak misyonu ile hareket etti. bu ideali için elinden geleni yaptı. yaptıklarının değerlendirmesini en iyi yapacak olan onu yaratıp bu dünyadaki yaşamını ona bir imtihan olarak sunan Allah'tır. biz onu namazın alternatifi olarak baleyi öneren kişi olarak hatırlamaya devam edeceğiz.
edit: biri kalkar sizin inandığınız bir değere dolaylı olarak bile dil uzatırsa gereken söylenir. biz onu sahip olduğu zihniyetin en net ifadesi olan bu söyleminden ötürü sevmedik ve arkasından sövmeden allah'a havale ettik.
gerçekte ne söylediğini anlamak lazımdır, gericilik yapan zihniyete verdiği ayardır. namaz kılmak tabi ki gericilik değildir ama orda kasıt edilen kitle kızını evden dışarı adım attırmayan, okula göndermeyen, kızının bütün haklarını elinden alan kitledir. herkesin dini kendinedir aynı zamanda da tabi. allah büyükse, sevap sadece namaz kılmakla hakedilmiyorsa yaptığı onca iyilik yanına kalacaktır.
hiçbir şeyi değiştirmeyen durumdur.
ben namaz kılıyorum, tüm ibadetlerimi yerine getiriyorum ama atatürk ü seviyor sayıyor olduğum için sürekli aforoz ediliyorum; saylan da namaz kılmayı sevmiyor aforoz ediliyor.
demek ki sorun namaz değilmiş...
bir kalp kırdınsa kıldığın namaz namaz değildir;
yetmiş iki millet elin yüzün yumaz değildir. ( yunus emre )
açgözlülük-bencillik yapmadan paylaşabilmek ve başkalarının dertleriyle dertlenmek allah katında ne kadar değerlidir gerçekten bilmiyorum. bildiğim tek şey sadece ve sadece bir tek çocuğa umut verebilmek, gözlerinin içinin gülmesini sağlamaktan daha büyük bir erdem olmadığıdır.
kimseyi ilgilendirmemesi gerekendir. bunun yerine türkan saylan'ın eğitime olan katkıları konuşulsa ve örnek alınsa daha hayırlı bir davranış olur.
(bkz: saçmalamayı hobi edinmek)