türk şairlerinin insanın boşluğuna vuran mısraları

entry22 galeri0
    22.
  1. "Saklayamazsın! Misal bir fotoğrafçıya gidersin, 'Lütfen bi gülümser misiniz ' der.
    Ahh o bile bilir, O bile bilir.."

    Sedat Balun.
    2 ...
  2. 21.
  3. Haberin var mı taş duvar?
    Demir kapı, kör pencere,
    Yastığım, ranzam, zincirim,
    Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
    Zulamdaki mahzun resim.
    Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
    Karanfil kokuyor cigaram
    Dağlarına bahar gelmiş memleketimin.

    (bkz: ahmed arif)

    bu nasıl bir sadeliktir bu nasıl bir büyüklüktür...
    3 ...
  4. 20.
  5. Kaç lisan bilirsen bil, insan aci çekerken, "ana dilini" konurşurmuş. O kadar yandi canim, Dudaklarimdan tek çikan, senin adin!
    1 ...
  6. 19.
  7. her daim iki dudak arasında olan mısralardır.

    "ama allah bilir ya, ne saklıyayım
    yanında ihtiyarlamak istiyorum."

    turgut uyar
    0 ...
  8. 18.
  9. "öyle bir sihirbazdınki sevgilim beni bile kaybettin"
    (bkz: Cemal süreya)

    ve

    o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    dayanılması o kadar da zor değildir,
    büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

    yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

    daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

    belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp,
    göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
    kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

    gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    issızlığa teslim olmazdı sahiller,
    kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse..

    evet sevgili, kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!

    (bkz: can yücel)
    2 ...
  10. 17.
  11. mona roza - sezai karakoç



    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    ah, senin yüzünden kana batacak
    mona roza, siyah güller, ak güller
    ulur aya karşı kirli çakallar
    ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    mona roza, bugün bende bir hal var
    yağmur iğri iğri düşer toprağa
    ulur aya karşı kirli çakallar
    açma pencereni perdeleri çek
    mona roza seni görmemeliyim
    bir bakışın ölmem için yetecek
    anla mona roza, ben bir deliyim
    açma pencereni perdeleri çek
    zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    bende çıkar güneş aydınlığa
    bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    seni hatırlatıyor her zaman bana
    zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    işıksız ruhumu sallar da durur
    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ellerin ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi
    ellerinden belli oluyor bir kadın
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin ellerin ve parmakların
    zaman ne de çabuk geçiyor mona
    saat onikidir, södü lambalar
    uyu da turnalar girsin rüyana

    mona roza - sezai karakoç



    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    ah, senin yüzünden kana batacak
    mona roza, siyah güller, ak güller
    ulur aya karşı kirli çakallar
    ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    mona roza, bugün bende bir hal var
    yağmur iğri iğri düşer toprağa
    ulur aya karşı kirli çakallar
    açma pencereni perdeleri çek
    mona roza seni görmemeliyim
    bir bakışın ölmem için yetecek
    anla mona roza, ben bir deliyim
    açma pencereni perdeleri çek
    zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    bende çıkar güneş aydınlığa
    bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    seni hatırlatıyor her zaman bana
    zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    işıksız ruhumu sallar da durur
    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ellerin ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi
    ellerinden belli oluyor bir kadın
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin ellerin ve parmakların
    zaman ne de çabuk geçiyor mona
    saat onikidir, södü lambalar
    uyu da turnalar girsin rüyana



    bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    zaman ne de çabuk geçiyor mona
    akşamları gelir incir kuşları
    konar bahçenin incirlerine
    kiminin rengi ak, kimisi sarı
    ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    akşamları gelir incir kuşları
    ki, ben, mona roza bulurum seni
    i̇ncir kuşlarının bakışlarında
    hayatla doldurur bu boş yelkeni
    o masum bakışlar su kenarında
    ki, ben, mona roza bulurum seni
    kırgın kırgın bakma yüzüme roza
    henüz dinlemedin benden türküler
    benim aşkım sığmaz öyle her saza
    en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    kırgın kırgın bakma yüzüme roza
    artık inan bana muhacir kızı
    dinle ve kabul et itirafımı
    bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    alev alev sardı her tarafımı
    artık inan bana muhacir kızı
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    birgün gözlerimin ta içine bak
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    altın bilezikler, o kokulu ten
    cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    bir tüy ki, can verir bir gülümsesen
    bir tüy ki, kapalı gece ve güne
    altın bilezikler, o kokulu ten
    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    mona roza, siyah güller, ak güller
    3 ...
  12. 16.
  13. anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burada
    bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam
    şu karşı ki bayırda verdim kuzuyu kurda
    sunamın başka köye gelin gittiği akşam
    bingöl çobanları
    necati cumali
    5 ...
  14. 15.
  15. --spoiler--
    iyileşmez çocukluğum yüzündendir
    Bu dalgalar arasında gidip gelişim
    Bilge ve güngörmüş martılarla
    Benim işim sevinç, aşk bana göre
    Hele gün başladı mı sancılanmaya
    Başıma gelenlerin hemen hepsi
    iyileşmez çocukluğum yüzündendir

    iyileşmez çocukluğum yüzündendir
    Ölü resimleri gibi solgun yüzler karşısında
    Duyarsız kalışım, hatta inatla susuşum
    Boş tutkuların, anlamsız korkuların
    Kirli yağmur suları gibi biriktiği
    Akşamlardan güle oynaya geçişim
    iyileşmez çocukluğum yüzündendir

    iyileşmez çocukluğum yüzündendir
    Dağların ve denizlerin durmadan devinişi
    Beni çağırması bütün uzakların
    Birdenbire rüzgârlarla uzaylara açılışım
    Herşeyimin birden maviye kesmesi
    iyileşmez çocukluğum yüzündendir
    --spoiler--

    Afşar Timuçin/ Akşamda Çocuk Sezgileri

    zaman zaman suçlanan içteki çocuğa sevgilerin iadesi.
    2 ...
  16. 14.
  17. ne ararsin tanri ile aramda!...
    sen kimsin ki orucumu sorarsin?
    hakikaten gözün yoksa haramda
    basi açiga niye türban sorarsin?

    raki, sarap içiyorsam sana ne.
    yoksa sana bir zararim, içerim.
    ikimiz de gelsek kildan köprüye,
    ben dürüstsem sarhosken de geçerim

    esir iken mümkün müdür ibadet?
    yatip kalkip atatürk'e dua et.
    senin gibi dürzülerin yüzünden,
    dininden de soguyacak bu millet

    isgaldeki hali sakin unutma.
    atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
    sen anandan yine çikardin amma
    baban kimdi bilemezdin serefsiz.

    hassssiikkttrr lannn.
    ben bu yazıyı yazanın da okuyanın da yedi sülalesini sikim.boşluğuna boşluğuna vuruyor insanın.
    1 ...
  18. 13.
  19. --spoiler--
    gök yarıldıkça şimşeklerden
    soğuk aynalarda kilitliyim
    tırnaklarımdaki elektrikten
    su gibi erir iliştiklerim
    kıvılcımlar uçar kirpiklerimden

    doğumdan öncesini yaşıyorum
    henüz belli olmadı kimliğim
    vücudunu arıyor ruhum
    bir yerde atomun çekirdeğiyim
    bir yerde artı sonsuzum
    --spoiler--
    attila ilhan / artı sonsuz

    içimdeki coşkun ruh, tüm göğümde şimşekler çaktırırken, tutulduğum sevgili; hep beni yansıtan soğuk bir ayna. tüm birikmiş sevilerim, tırnaklarımdan elektrik misali akarken, her hayatıma aldığım, dokunduğum dayanamaz erir bu elektrik kaçağının ateşinden, kıvılcımlar çakar göz bebeklerimden. aşk beni yeniden doğurur, ruhum yeni beni ve aşkı arıyor, en küçük zerreden sonsuza kadar işleyen aşkımı.

    yürek, şair ruh budur işte.
    2 ...
  20. 12.
  21. --spoiler--
    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
    koşar gibi yürüyüşün
    karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
    karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

    adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
    seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
    gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
    koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
    ve sonra her zaman her ölümlüye
    aynı şartlar altında kısmet olmıyan
    gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın
    --spoiler--
    attila ilhan / adımla nasıl berabersem

    her daim insanın içinde yaşayan, tüm benliğini istila etmiş, tüm göz bebeklerine yerleşmiş sevgiliyi ve onunla bir dinamit misali tehlikeli ama mutluluğa inanmanın, tüm gerçekleri fark etmenin aydınlığı ile dolu dizgin yaşamayı öyle anlatır ki her okuyuşta insan bu aşka aşık olur. büyüksün ve çok özelsinkaptan.
    1 ...
  22. 11.
  23. --spoiler--
    seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    bir daha görmedim bilmedim
    belma sebil adını yakıştırdım
    aklıma geldikçe her sefer
    gözlerinin mavisini bitirdim
    saçlarının siyahına başladım
    --spoiler--

    belma sebil / attila ilhan

    yav attila baba nasıl bi kadındır bu ya ilk görüşte, gözlerinin mavisini bitirip, saçlarının siyahına başlıyosun.
    baba yanlış anlama ama kıskançlıktan ağız burun giresim geliyo bazen sana. bide maria missakian var. hani "gözleri balıkçıl gözleri, dudaklarında tutup rüzgarı gelse" dediğin.. hastasıyız.
    5 ...
  24. 10.
  25. 9.
  26. --spoiler--
    Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
    "Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil
    Nasıl yürür özsu dal uçlarına
    Ve günışığı sislerden düşsel ovalara

    Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
    Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
    Yitik ceren arayı arayı anasını buldu
    Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
    Soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı Ağustos dindi
    Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi
    ....

    Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin

    --spoiler--
    gülten akın / seni sevdim

    yaşam özüm, hayat ağacımın dallarına usul usul yürürken, senin güneş ışığın, hayallerimin sisli ovalarını berraklaştırırken sevdim seni, sevgiye susuz dudaklarıma su, kıştan çıkmış yüreğime bahar yaz oldun, adın benim ruhumda her yankılanışta, tüm yarım sevgilerim seninle tamamlandı, artık tek mümkünüm sensin. nasıl bir sevgi anlatışı, hissedişi ve naif ama coşkun sevi, aşk baladıdır. usul usul insanın içine işler ve orada sonsuza dek var olur.*
    1 ...
  27. 8.
  28. --spoiler--
    Bu yaşıma geldim içimde bir çocuk hala
    Sevgiler bekliyor sürekli senden.
    insanın bir yanı nedense hep eksik
    Ve o eksiği tamamlayayım derken,
    Var olan aşınıyor zamanla.

    Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.

    Anıların kar topluyor inceden,
    Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
    Ama yine de unutuş değil bu,
    Sızlatıyor sensizliği tersine.
    Senin kim olduğunu bile bilmezken.

    Sevgiden caydığım yerde darıl bana.
    --spoiler--
    metin altıok / sarıl bana

    insanın içindeki sevgi delisi çocuğu, tarifi zor boşluğu, aşk ile tamamlanan bütünü ve sevdiceğin aşkına tutulmuşken geçmişin acıtıcı izlerinin sevgiliyi daha derinden hissettirmesi durumunu ne güzel anlatıyor. sarılıp sarmalanmak istiyor, bana rağmen beni sevmekten vaz geçme diyor. of ki ne of.
    1 ...
  29. 7.
  30. 6.
  31. --spoiler--
    Yeni bir kalıba dök, beni arıt bir potada.
    Geçmişim saklı ama geleceğim ortada.
    --spoiler--

    --spoiler--
    Kabahatinden daha büyüktür özürü;
    Yüreğimin aşık olmaktan ötürü.
    --spoiler--

    --spoiler--
    Yüreğime benzin döküp kibrit çakan;
    Ey usta kundakçım iz bırakmayan!
    --spoiler--

    metin altıok/ aykırı sevda sözleri

    bu sevda sözlerini aykırı bulmayacak yüreklere bir ses veriştir. hem de en derininden en yangınından.
    3 ...
  32. 5.
  33. --spoiler--
    uzak kaderler için

    Birgün, bir yağmurla garip garip
    -Çoluğu çocuğu terk edeceğim.-
    Bir sevgiyle doymayacak kalbim,anladım
    Alıp başımı gideceğim.
    ....

    ....
    Birgün, bir parkta otururken, biliyorum
    Bir el yağmurla dokunacak omuzuma
    Bir çift göz,bir davet, bir kalp
    Çoluğu çocuğu terk edecegim.
    Yapraklar dökülecek, çiçekler solacak

    Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak
    Toprak ve insan kokularıyla,
    Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için
    Başımı alıp gideceğim.

    Turgut Uyar
    --spoiler--

    metropolde yaşayıp, trafik, stres, plastik tadında ilişkiler yaşayan herkesin yapmak istediği şeydir. ne zaman bu şiiri okusam başımı alıp gitmek isterim.
    6 ...
  34. 4.
  35. ölüm
    sözünde durmadı mavi gökler;
    gün kararıyor gitgide ölüm.
    akşam yeli nedameti söyler;
    nedamet yer etti bende ölüm.

    ne yapsam, gün doğmuyor gönlümce;
    sudur akar kendi bildiğince,
    hangi pencereye koşsam gece;
    gitmiyor bu can bu tende ölüm.

    ne vefasız geçmişten hayır var,
    ne gelecekler imdada koşar,
    çoktandır tekneyi aldı sular;
    çoktandır ümitler sende ölüm.

    cahit sıtkı tarancı
    3 ...
  36. 3.
  37. Yokluğun Cehennemin Diğer Adıdır; Üşüyorum Kapama Gözlerini.

    (bkz: Ahmed Arif)
    0 ...
  38. 2.
  39. --spoiler--
    anamdam yolcu doğmuşum
    nehirlerle birlikte denizlere kavuştum
    akşam dedim
    şu koca dünya dedim
    ağlasam dedim
    yola bir düşüldü mü ömür boyunca gidilir
    ekmeğin ve şarabın peşinden
    turnaların peşinden
    büyük şehirler büyük aşklar
    çığlık çığlığa terkedilir
    ben
    çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim
    damarlarımda dünyanın bütün rüzgarları
    harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen
    anamdam yolcu doğmuşum
    neyleyim
    gurbet dedim
    vatan dedim
    hürriyet dedim.
    --spoiler--
    attila ilhan/ şahane serseri

    özellikle ''ben çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim'' nasıl bir ifadedir, tüm yaraları dağlar ki buna yürek dayanmaz.
    3 ...
  40. 1.
  41. türk şairlerinin okuyanın boşluğuna yumruk yeme hissi uyandıran yada bir şey, bir duygu bu kadar mı güzel ifade edilir diye kahreden, kıskandıran mısralarıdır.

    --spoiler--
    her şeyi süpürebilirsin;
    sonbaharı süpüremezsin.
    sen her şeyi süpürebilirsin;
    sonbaharı süpüremezsin.
    yalnızsa sürekli bir sonbaharı süpürür hep.
    düşünemezsin.
    --spoiler--
    yalnızın durumları / özdemir asaf

    yalnız budur işte sürekli bir sonbaharı süpürür. off.. afiyet olsun.
    16 ...
© 2025 uludağ sözlük