hocaların okula saat 10:00'da gelip 10:30'da kantine çıkıp kahvaltılarını yapması,11:30'da odalarına teşrif edip 12:00'de öğle arasından sonra okuldan ayrılması.
öğrenci işleri bürosunun kapısında öğrencilerin içeri girmesi yasaktır ibaresi yazması , öğrencilere kapının önünde yada kapı açık şekilde hizmet vermeleri , günde 2 saat 2 memur 1000 aşkın öğrenciye hizmet verme durumu bunlar ancak ve ancak türkiyede yaşanmaya nail olmuştur .
saat 10.30'da olan "sınav 11.00'e ve başka bölüm binasına alnımıştır." diye ciddi bir söylenti yayılır kantinde sınav saatini bekleyen öğrenciler arasında ve bunun üzerine bölüm sekreterliğine gidilir:
öğrenci: eee,sınav 11'de ve fen-edebiyata mı olacak?
sekreter: bekleyin ve görün!
ders seçimi yapılan günde otomasyonun çökmesi.
okul dışına açılmayan otomasyona sahip üniversitelerde. kayıt haftası sabahlayan öğrencileri (genelde kaynaşıp batak oynarlar) görmek.
Bazılarının aile şirketine çevrilmiş olması ; öğretim personelinin neredeyse tamamının enaz bir akrabasının üniversite kadrosunda bulunması veya sözleşmeli çalıştırılması...vs
muaf olduğun ders ortalamaya alınır.
etkinlik puanı adı altında bir nane ortaya çıkar, dönem başı 25 puan toplamazsan mezun olamazsın zırvalığı sıçılır. bu yüzden hafta sonunu da okulda geçirmek zorunda kalırsın, puan toplamak amacı ile okulda yapılan saçma sapan etkinliklere katılırsın. (karaoke yarışması, film göserimi, oryantring, zart zurt...)
yoklamayı ilkokuldaki gibi hoca alır, elini kaldırır burdaa diye bağırırsın, sesin çıkmazsa yok yazılırsın.
beden eğitimi,resim ve müzik derslerinin kredileri, edebiyat, tarih gibi derslerin kredileriyle eşdeğerdir.(ayrıca beden eğitimi, müzik diye ders mi olur, üniversitesin lan sen!)
işte böyle sözlük, daha neler var da, neyse - açtırma kutuyu...
not işlerinde çalışan görevlilerin elma yiyerek msn keyfinin bozulması üzerine öğrenciye *
- ay ne sorumsuz öğrencisin sen
+ evet öyleyim biraz teşekkürler
- pişkiniz bide ...
+ evet şu dersi alabilirmiyiz artık bak kabul etmiyor hala
- cibilik cibilik * offfff.
Mesela:
Aynı fakülte içinde uzmanlık alanı a olan birisin, a dersiyle uzaktan yakından alakalı olmayan b dersini vermesi ve aynı anda a dersiyle uzaktan yakından alakalı olmayan bir diğer kişinin a dersine girmesi.