tayfun güneyer diyor ki; sosyal medyayı takip etmiyorum. yarrak etmiyosun. burda hakkında yazılan her olumsuz eleştiriyi tek tek okuduğunu hepimiz biliyoruz. tepki olarak da önemsemiyorum havası yaratmak için takip etmiyorum diyosun.
bir de demişki ben türkün uzayla imtihanını beceremedim. hem yazıp hem yönettiğim için aradaki uyumu ekrana yansıtamadım. ulan duyan da derki bu adam yazma ve yönetme işini ayrı ayrı yapınca süper yapıyor. aslında sadece yazsan mükemmel şeyler yazıyosun.
son olarak da gülse'ye laf atmış: "gülse'nin dizisi gülse marka olduğu için tuttu." abi böyle bir mantık kurarsak senin hiç bir dizin tutmayacak o zaman. öyle bir marka yarattın ki herkes ön yargıyla yaklaşıyor artık sana.
özetle; bu adam televizyondan ekmek yiyiyorsa hiç biriniz üzülmeyin arkadaşlar bu size moral olsun.
imtihan kelimesi yüzünden baştan kaybetmiş diziydi kendileri. bu kadar iğrenç bir kelimeyi dizi adında kullanmak ancak tayfun beyin*aklına gelirdi. sınav denebilirdi. yıldızı parlasın.
Turkler uzaya çıksa böyle şeyler yapar gibi komiklikler falan yapmaya çalışmışlar akılları sıra. 1 bölümünü meraktan izlemiştim. Sanki biz ciddi işleri de böyle gevşek yapan birisiymişiz gibi. Yok kardeşim iş konusunda gayet ciddiyiz. Recep ivedik değiliz her alanda abartmayın artık.
ilk türk uzay filmlerinden olan turist ömer uzayda filminde el feneri uzaylıların kullandığı bir aletmiş gibi gösteriliyordu, ancak insan gülüyordu. bu dizide ise teknoloji var fakat ruh yok. insanın gülesi değil böğüresi geliyor.
dünyayı kurtaran adam ın yeni versiyonudur, muhtemelen japonlar 50 sene sora bu diziyi gülmek için izleyeceklerdir, ozaman amacına ulaşmış olacaktır çünkü ben şuan gülmüyorum.
lütfen çöpe televizyon atmayın, karıncalar bu televizyonları alıp yuvalarına götürüyorlar orada türkün uzayla imtihanı dizisini seyrediyorlar sonra kendilerini uzaylı zannediyorlar. (bkz: nesilleri tükenecek o olacak)