bu olay birebir yaşanmış olup tek kelime abartı içermemektedir.
yer: istanbul'un en sosyete yerlerinden birinde bir süpermarket
kasanın önüne gelen hanımefendi görevliden sigara istemektedir.
görevli sigaraların satıldığı yerden istediği sigarayı çıkartıp uzatır ancak hanımefendi sigaranın üzerindeki morgta yatan adam resmini beğenmeyerek "ben bu ölmüş adama baka baka sigara içemem, bana başka resimli ver" diyerek görevliyi azarlar.
bunun üzerine görevli iktidarsızlık temalı sigarayı verip ablamızı sigarasıyla baş başa bir hayata yollar...
1960'da çıkmış, kağıt 50 liralar vardı, bu sene tedavüle giren 50 liralar gibi ufaklardı. nasıl oldu da 1 ocak 2009'da bir çok kişi, bu elli liraları kullanarak birilerini kazıklamadı, kazıklamayı aklından geçiremedi, her düşündüğümde "vay anasını" diyorum. belki de çok kişi kazıklandı, ama utançlarından açıklayamadıkları için hiç gündeme oturmadı, bilemiyorum.
not: birilerini kazıklayamamayı zekasızlık olarak nitelendirmem de bir garipmiş. bu da sanırım pratik zeka anlayışımızı biraz gözler önüne sermiş oldu.
türkün biri büyük, açık bir arazinin tam ortasında oturmuş hacetini gidermektedir. biri gelip arkadan bunun ense köküne şaplağı patlatır. türk, o vaziyette hiç arkasına bakmadan koşmaya başlar. bir müddet koştuktan sonra durur ve düşünür -ben niye koşuyorum, neyden kaçıyorum?
ofisten çıktım evin yolunu tutarken, ilerde bir adam elinki metreyi havaya doğru sabitlemiş metrenin bir orasında bir burasından bakıyor , ne yapmaya çalıyor bu adam derken ,tepesine bi baktım 2 metre yukardaki reklam panosunun boyunun ölçüsünü almaya çalışıyor, durup kendi zekamı sorgulamama neden olan sayılı olaylardandır.
hani eskiden atalarımız söylerdi bir türk, zekası, bilinci ve varlığı ile dünyaya bedeldir diye. şimdi ise coğrafya kitaplarının son sayfasında yer alan dünya haritasına mı bedel? diye sormadan edemediğim üzünç durum. gerçektende üst düzeyde olan aklımızı kötüye kullanma isteği zekilik olarak benimsenmiş. ne yazıkki yok edilmek istenen ve büyük çoğunlukla da yok edilmiş zekadır.