türk toplumunun geçmişten günümüze kadar gelen en büyük problemi muhalefet ve iktidarın sadece birbirlerine artı kazandırmamak için kendilerine doğru gelen fikirlere bile karşı çıkmasıdır. dünyanın gelişmiş ülkelerin de böyle bir şey yoktur.
hazımsızlık birbirini dinlememek, rüşvet, riykarlık, adam kayırma, dedikodu, fikirlere saygısızlık, demokrasiyi bölücülük adına kullanmak, başörtüsünü dini simge haline getirmek, ekonomik kriz, kültürel asimilasyon, tarih şuurundan yoksunluk, adaletisizlik, fırsat eşitsizliği, herkesin kendi adaletini sağlamak istemesi, sabırsızlık, laubalilik, hafıza kaybı, korku ve baskı psikolojisi, insanları manipule etmek, çatışma, cemaatleşme vs. vs.
"fikirlerinden nefret ediyorum ama bunları savunabilmen için canımı bile feda ederim."
bizim ulkemizin insaninin cahil-cuhela ayagini olusturan insanlarin tipik bir bilgisizden cok onemli bir farki vardir, soyle ki; efendim siz bugun bir amerikaliya (sheriff) serif ile polisin farki nedir deseniz inanin milyonla bilmeyen adam bulabilirsiniz, daha basitten en buyuk eyalet, en buyuk 4 sehir gibi sorular karsisinda bile afallayan insanlarla karsilasabilirsiniz. siyasi ve ekonomik konularda ise bu durum daha da beterdir; "a" partisine taraf olan biri, ikinci ve diger parti olan "b" partisi ile arasindaki farki bir iki cumleyle ancak izah edebilir ve cogunun teferruatli bir birikimi yoktur, simdi sosyal ve kulturel anlamda cahil, ulkesiyle alakali konularda ise ilgisiz kalmis bir insan tasavvuru hos degildir belki ama sozunu edegeldigimiz tipteki bu insanlar bilgisinden mahrum oldugu yada idrakinin yetmedigi konularda kesinlikle munakasaya girmez; cunku herseyden once onun icin karsidakine kendini ispat etmek bir zorunluluk degildir, en kisa yoldan yurutulecek mantik ile herkes kendi tercihini vakti gelince zaten yapacaktir.
iste tam bu noktada yurakida portresi cizilmeye calisilan ilgisiz, alakasiz kismen de cahil olan bu insanla turkiye'de yasayan bir kisim vatandaslarimiz arasindaki fark goze carpiyor: cunku bizim bir kismimiz bilmedigi konu hakkinda da kavga ediyor, bildigini iddia ediyor, yada bir kavrama karsi bir sempatisi varsa bunu sartsiz suphesiz mantigi devre disi birakmak suretiyle her alanda koruyor bir de ustune kendini elestirme hakki olan "otekiler"in elestirdiklerini gorunce de aciyor agzini yumuyor gozunu...
o yuzden "ne mutlu turkum diyene" sozunun bir tercih ama zorunluluk olamayacagini dile getirenlere sovuyor, o yuzden sirf kendi sempatizan tarafinin teknik anlamda siyasi arenadaki karsiti olan kurumlara karsi nefret guduyor ve kinini her ortamda kusuyor, o yuzden toplumun tabu-geleneklerini kabul et(me)mis olanlara dusman nazariyla bakiyor ve damgaliyor. bu maalesef genelde iki ana kola ayrilmis bir hal gorunumunde son zamanlarda, ozellikle genc neslin cidi bir kisminda oyle bir cahilane uslup var ki o terbiye ve medeniyet yoksunlugundan tezahur eden hersey mide kaldiriyor.
ustelik bir karsitlik olustugunuda dile getirmekten gizlemiyorlar, ironi ise devletini milletini seven, fakiriyle zenginiyle "halkin" yaninda ondan biri oldugu iddiasinda olan ve fekat ayni halkin azimsanamayacak bir kesminin siyasi goruslerine, yasayis tarzlarina ve tutumlarina da sovmekten geri durmayanlar da bu barut gibi patlamauya hazir olan insanlar.
dusunuyorum, dusunuyorum icimizde sagduyuyla, kardeslik bilinciyle hareket etme niyetinde olanlarin ve karsisindakini her ne soylerse soylesin musamaha abidesiymiscesine dinleyebilenlerin bu genclikteki sayisi ne zaman artar diye kendime sormadan edemiyorum.
Once saygi duymasini bilmeliyiz sonra -fantazileri izahta olamiyoruz- bari firkirleri dinleyip, aktarirken sakin kalmasini bilelim.
bir de cok yetenekli olmasina ragmen cok tembel olmasi; bu sekliyle iki kere suclu olmasina ragmen bir de kendiyle alakali her b.ktan meselede gurur duyacak birsey olmamasina ragmen gurur duymasi!
sınırsız özgürlükte kadın/erkek ilişkilerinin, sevgili kavramının benimsenerek hemen her kesimde normal birliktelik muamelesi görmesi, zina etmemiş olmanın eksiklik, sevgili edinmemiş olmanın anormallik olarak algılanması ve bu toprağın mayası olan anadolu müslümanının tüm bunlar olurken bir yanda nefsiyle bir yanda hayatla çarpışması.
Nerden,neresinden başlanır bilinmez.halkın eğitim seviyesini yükseltmek için eğitim ücretinin bu kadar yüksek olmaması(oley üviversiteyi kazandık diyelim, nan kazandık ama nasıl olcak bu iş ) olmasın, ikinci olarak bence artık nüfus kontrol sistemi gelmeli..bu kadar nüfus çok fazla sınırdan taşıyoruz.**** üçüncü olarakta türkiyenin çalışma saatleri diğer ülkelere göre çok çok fazla,örnek veriyorum isveçteki insanlar hem çalışıp hemde buz pateni yapmaya gidip kişisel aktivitelerini gerçekleştirebiliyor.türkiyede durum daha karmaşık,akşam işten çıktığınızda bırakın kişisel aktiviteyi kocanıza yemek yapıcak mecaliniz kalmıyor...bir ömür için bir ömür veriyoruz.