tiyatro ve oyuncuları ne zaman televizyona parasal bi' güdü sebebiyle dahil oldu; iş gerçekten vahim bir duruma geldi.
dikkat ediyorum, konservatuar sınavlarına girmek isteyen gençlerin bile amacı tiyatro değil, eğitimlerini tamamlayıp bir an önce televizyon ve sinemaya dahil olmak.
neden peki diye sesler duyuyorum?
cevap gerçekten açık; para.
içler acısı haline güzel örneklerden biri tv yöneticilerinin kopya sever arkadaşlar olması. sanırırm bütün eğitimini kopya ile tamamlamış olacaklar ki bir kanalda yayınlanan bir program biraz tuttuğu zaman, bazen tutmasa bile diğer kanallarda kopyalarını izlemeye başlıyoruz. özgün program sayısı çok az. her kanalda kopya beyinlerin ürünü kopya programlar.
adamlar malı götürüyor hangi içler acısı hal,densize had bildirmeyenin halidir acı olan.Demokrasi anlayışı çarpıtılmış bir ülkede sınırlandırılmış seçenekleri demokrasi diye pompalamak sosyal yaşamın her yerinde işleyen çarkın medya dünyasında da aynı şekilde işlemesidir.
türk televizyonculuğuna yapılan, ancak televizyonun bir insanın hayatında nereye oturtulması gerektiğini düşündüren eleştiridir. siz televizyonu ne olarak görüyorsanız eleştiriniz de o yönde olacaktır. hayatınızın vazgeçilmezi, evdeyken yapılabilecek tek şey televizyon seyretmekse elbette hayal kırıklığına uğrayacaksınızdır. hele seçici biriyseniz tam bir işkenceye dönüşecektir tv seyretmek. seyredeceğiniz özel bir program için tvnin karşına geçmek, bitince de kapatıp başka uğraşılar bulmak en güzeli olacaktır sanırım.
diğer yandan çok kalitesiz programların olduğu, bunları sevenlerin de olduğu gerçektir. ancak tvcilerin şu söylemi de saçmalıktır "halk bunu istiyor". afedersin ama eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürürsen o eşek de o kabuğu ister tabi (teşbihte hata olmaz). zamanla izleyici kitlesinin değişmesiyle programların kalitesi de artacaktır.
Sorsanız bunlar en sorumlu, en bilinçli gazeteciliği yapıyoruz derler. Ama maalesef ne yaptıkları gazetecilik bir şeye benziyor ne de konuştukları Türkçe.
Ellerinde somut bir kaynak olmadan haberi bir taraflarından uyduruyorlar. Hadi diyelim kaynakları resmi ve doğru o haber öyle mi verilir? Hu huu? Kanal D, sizde gazetecilik/yayın etiği diye bir şey var mı? Daha önce hayatınızda hiç öyle bir şey duydunuz mu? Bir anneye evladının öldüğü öyle damdan düşer gibi mi söylenir?
Kaldı ki muhabir kadın söyleneni duymaktan aciz? Çok sesi duyuldu vs. çocuk cesedi bulundu. Bunu teyid etmeden hangi cesaretle konuşabiliyor o da ayrı bir tartışma konusu.
Yani sözün özü benim için Kanal D bitmiştir, daha da Kanal D izlemem.