küreselciler bir projeyi hayata geçirecekleri zaman en az iki taraflı hazırlanmış bir plan uygularlar. onlar için kazananın kim olduğu önemli değildir. çünkü kazanan kim olursa olsun ileride ki projeleri için onlara uygun hazırlanmış ortaklık planları zaten hazırdır. taraf oluşturup birbirine çarpıştırmalarının nedeni ise oluşan kaos ortamında dikkatleri, öfkeyi ve algıyı başka tarafa toplayıp toplumda oluşan bu duyguyu kullanarak istediklerini sessiz sedasız, tepki çekmeden yapabilmelerini sağlamaktır. kaybedenler ise artık onlar için önemsizdir. unutmayın "cia kaybedenleri sevmez". onlar için artık işleri bitmiştir, buruşturulup bir kenara fırlatılırlar.
o yüzden hep şunu savunmuşumdur; felaket seviyesinde bir olay meydana geldiği zaman, bir gözünüz daima olayın meydana geldiği yönün zıt yönüne baksın. soruların cevaplarını ve gerçeği orada göreceksiniz. ne demişlerdi? yasama bizde, yürütme bizde, "yargı" bizde! yargı dediler yaa, yargı! e bir devlette geriye daha başka ne kalır? o da ordu!
şimdi soruyorum; toplumun bütün dikkatinin ve nefretinin fetö üzerinde yoğunlaştığı şu günlerde, gündemde olan askeri okulların kapatılması, kuvvet komutanlıklarının milli savunma bakanlığına bağlanması, jandarma ve sahil güvenlik komutanlıklarının içişleri bakanlığına bağlanması, askeri tersanelerin milli savuma bakanlığına bağlanması, gata'nın sağlık bakanlığına bağlanması, yüksek askeri şuraya adalet bakanının, içişleri bakanının ve dışişleri bakanının ilave edilmesi, milli savunma üniversitesi gibi kepazelikler darbe teşebbüsünün yaşanmadığı normal bir zamanda akp tarafından bu kadar sessiz sedasız yapılabilir miydi? darbe teşebbüsünün yaşanmadığı normal bir zamanda hem muhalefetin hem de toplumun tepkisini çekmeden kuvvet komutanlıkları milli savunma bakanlığına bağlanarak genelkurmay başkanlığı bu kadar saf dışı edilip sadece sembolik bir kurum haline getirilebilir miydi?
milli ordu kavramından "siyasal ordu" kavramına doğru evriliyoruz! erdoğan ak saray'da kılıçdaroğlu ve bahçeli ile basına üflenen yaldızlı klişe cümleler haricinde ne konuştu? devlet içinde ki çeteyle mücadele etmek için osmanlı'dan beri yüzlerce yıllık birikimi ve kültürü olan kurumlar dağıtılır mı?
görülüyor ki artık ordumuz yüzlerce yıllık köklü askeri liseler yerine milli şuurdan uzak saçma sapan okullardan yetişecek subaylara emanet olacak! kuvvet komutanlıklarının milli savunma bakanlığına, jandarma ve sahil güvenlik komutanlıklarının içişleri bakanlığına bağlanması ile bu komutanlıklarda ki atama ve terfiler de bakanlıklar tarafından yapılacak. yani ordu içinde ki subaylar arasında artık mesleki yarış değil siyasi partilere yakınlık mücadelesi başlayacak. çünkü akp'nin yıllardır devletin içinde ne şekilde kadrolaştığı ortada. hani şu aralar sıkça duyduğumuz liyakat meselesi var ya; o da artık ülkemiz için bir ütopya olmuş durumda.
askeri okulların kapatılmasından milli savunma üniversitesi zırvalığına ve ordunun parça parça edilerek akp bakanlıklarına bağlanmasına kadar yapılan her şey ordunun siyasallaştırılması ve kalitesizleştirilmesidir. bu, uzun dönemde ordunun kendi içinde kutuplaşmasına ve bölünmesine neden olacaktır.