yaş kemale ermemiş olsa da, çakkıdılar kanımızı kaynatıp, zamane dizeleriyle üç beş aylık aşk yanılgılarımıza ağlasak da, türk sanat müziği dinlemek arındırır bizi milenyum çirkeflerinden. gururlu ama anlayışlı, mağrur bir baba gibi nasihat eder şehirden, dostluktan. ama aşktan en fazla. on gün önce mektupla tayin edilen buluşma yerlerinde olan tayyörlü "huysuz ve tatlı" hanımların ve bostonlarıyla yürüyen robdöşambrlarını çıkarıp takım elbiselerini giyen bayların sonsuz sadakatlerini anlatır türk sanat müziği. ve denir ki dinlenince şarkılar; aşk elde edememektir belki de.
dünyanın en pürüzsün ve katıksız müziği. çoğu aşk temalı konuları işler. o kadar sadedir ki size en saflığı ve temizliği ile hissettirir anlatılmak istenileni.
kendine has makamları olan müziktir. amerikadan jazzcılar gelip ara sesleri incelemiş ve o sesleri alabilmek için gitarda yeni teknikler geliştirmiştir.
bir gun 24 saat olmasa, bir haftanin 7 gun olmasinin sebebi ne, bir ay neden 30 (31) gun...gibi zaman bocalamasina sebebiyte verebilicek kadar fevkalade lezzet... efkara, keyfe, kedere, eglenceye, her hangi bir ruh haline ya da vakte sigdirilamicak kadar enfes olan ve tadindan yenmeyen musiki...
dönülmez akşamlara gitmek, akşam olup hüzünlenmektir.. şimdiki magazin şişirmesi büyük starların müziklerini dinleyince anlam bulamamaktır .. adaptır, adabı muaşerettir.. masaların kalp atışıdır..
bir medeniyetin notalar vesilesiyle kulaktan kalbe akışıdır.
"bir medeniyet müziği kadardır" tezinden hareketle içli içli ağlayıp içinde bulunduğumuz nimet için şükrettiresidir.
"müzik yapmak dua etmektir" kavlinden hareketle duadır da...
nedense sıkılınmayan müziktir. anlayamamaktayım. bizden bi'şey olduğu içindir heralde. öyle tahmin etmekteyimdir. içerken, eğlenirken, hüzünleyken... kısaca her vakit dinlenebilmektedir. dinlenmelidir.