günümüzde uptıs puştıstan oluşan müzikleri ve boş sözleriyle göze çarpmakta.o kadar tekdüze ki arabesk müzik yorumcuları bile çıkıp bir uptıs puştıs yardımıyla ses tonlarına bakmadan pop müzik şarkıları yapabiliyorlar.çoğu yorumcu da başkalarının şarkılarını coverlamakta.
yine desteklemediğim evrensel pop kültürünün bile kemiklerini sızlatan olgudur kendileri.
dünyada pop müziğin içinde r&b, hip-hop, rock,country...vs.. bulunmaktadır. bu olgular küreselleşme kisvesi altında türkiye ye de gelmiştir nihayet. bunu kenan doğulu nun justin timberlake şapkası ve zincirinden anlayabiliriz.
tamam, ben evrensel pop u da sevmiyorum ama adamlar kendilerini danslarıyla, arada kulağa hoş gelen melodileriyle biraz da olsun zapping arasında izletiyor. bizimkiler ne yapıyor? yine gündemi 20 yıl sonradan takip etmeler, kendi kendilerine bir kavram oluşturamamalar devam ediyor. dandik bir melodi ondan sonra da ilkokul çocuğunun bile yazabileceği aşk sözleri geliyor ardından.
ben hakketen bıktım bu anlamsız yozlaşmış müziklerden. (bkz: gökhan tepe)
artık koca bir arşive sahip müzik türüdür. zaman zaman klasikleri, yeni yorumlarla karşımıza çıkmaktadır. iyi de olmaktadır.
(bkz: türk pop müziği klasikleri)
hepimizin kulağına, sevsek de sevmesek de yerleşen parçaların türüdür. sezen aksu ve onno tunç'un öncelik yaptığı müzik türüdür. onların birlikte çalışmaları zamanında türkçe pop müzik denen kavramın tam olarak oturmasına yardımcı olmuştur. Arkasından gelen tarkan'lar, mustafa sandal'lar tabiki unutulmamalıdır. ozan çolakoğlu'nun aranjörlüğünü yaptığı tarkan'ın ilk albümleri de bu müzik türünün iyice sağlamlaştırılmasında önemli rol oynamıştır. aşkın nur yengi, hakan peker gibi isimler de 90'lar da kendilerini göstererek piyasalarda sağlam yer edinmişlerdir. doğulu kardeşlerin de yaptıkları az değildir. çıkardıkları albümlerle onlarda bu türe yardımcı olmuşlardır. son zamanlarda ise pop müzik kavramı teoman ve şebnem ferah'la biraz daha farklı bir hal almıştır. kimse bana teoman ve şebnem ferah'ın rock müzik yaptığını savunmasın. ''rock'' felsefesi çok daha farklıdır. eğer ülkenin en ünlü müzik kanallarında bu ''rock'' yapan kişiler hep zirvede kalıyorsa, onlar rock müzik yapmıyordur. ülkemizde, her sanat dalında, ticari kaygının olduğu kesindir. yaptıkları işi tam olarak istedikleri gibi yapmaktan kaçınırlar. ''acaba insanlar ne düşünür?, yoksa şurdaki 16'lığı 4 lük mü yapsak insanlar daha iyi anlar?, gitarların overdriver'larını kısalım bence, metal diyip almazlarsa albümü?''..
türk pop müziği denen bir kavram artık vardır. 90'ların başındaki tarkan'ın ilk albümü bu tarzın artık varolduğuna tanıklık eder. aynı zamanda mustafa sandal'ın gölgede aynı albümü de unutulmamalıdır.
edit: tabiki ilhan irem'ler erol büyükburç'lar unutulmamalıdır ama onların tarzı dönemin avrupadaki pop müziklerinin takliti olduğu düşünülürse, karakteristik bir yapıya sahip değillerdir. ajda pekkan da bu kategoridedir.
popüler kültürün ortaya çıkardığı tüket at mantığıyla müzik piyasasında yer alan, dışardan alınan kültürler ve pop kültürünün getirmiş olduğu hafif yozlaşmalarla ortaya çıkmıştır. zaten ülkemizde şöyle bir bakıldığında durmadan üreyen tv ve radyo kanalları, klip programları devamlı üretilip akabinde hızlıca tüketilen müzik piyasasında en dayanıklı şarkıcıların bile kısa sürede eskimesine neden olmuştur.
bu bağlamda popüler kültürü elinde tutan medya patronları, bir hamburger gibi sömürülen bu müziğe yönelmiş ve bunu en iyi şekilde pazarlamayı hedeflemişlerdir.
(bkz: erol köse)
ancak tabii ki de arabesk de yalnız bırakılmamış, pop biraz arabeskleşmiş arabesk de biraz poplaşmış ve bu oluşan çorbadan türk pop müziği çıkmıştır.
iki ayrı kültürün etkisinde kalan avrupa'daki türk genci aslında buna en iyi örnektir.
(bkz: ismail yk) bir yanda türk değerleriyle yetiştirilen bu gençler bir yandan da avrupa kültürüyle soyutlanmış ve kendilerince ister istemez yeni pop türevleri çıkarmışlardır ki bu konuyu geniş olarak yazacağım.