yandaş isen, elinde sopa sizdenim amirim diyorsan, elinde pala ile insanlara saldırıyorsan ellerinde döner bıçakları ile sokaklarda rte diye bağırıyorsan polis ve adalet sizin yanınızdadır. çünkü burası ileri demokrasi ile yönetilen hukuk devletidir.
akp ile alakasının olduğuna söyleyenlerin az kafadan olduğu barizdir sistemin temeli milletin karakteris özelliklerinden geldiğini görmek milletce değişime gitmek sorunun çözümüne başlangıç getirir .
yalaka ve taraflı bir meslek grubuna güvenilmemesi gerektiği mevzusudur.
geçtiğimiz şubat ayında yolda yürürken çevirdiler beni kimlik istediler. gayet saf bir şekilde kimliğimi çıkarırken "hayırdır bir durum mu var?" dedim. gençten bir velet büyük ihtimal benden küçüktür "uzatma lan ver kimliği" diye bağırdı.
normalde nüfus cüzdanımı verecektim. bu olay üzerine bakanlık personel kimliğimi göstredim.
biraz önce bana "lan" diyen polis meğersem japonmuş. eğilip kalkıp hürmet etmekten yalama oldu çocuk.
türk adaletine güvenmemenin sonucu olan hükümdür.
zira türk polisi, türk adaletinin ürünüdür. Elması çürük manavdan kimse elma almaz. Onun yanında armut da almaz.
bir suçu olmadığı halde ailesinin yanından zorla götürülüp, polislerin keyfi için dayak yemiş, suçlu olsa bile bu tür muameleyi hak etmeyen bir kadının, insanın görüntülerini izleyip, zaten azalan güven duygusunun hepten yok olmasıdır.
son yıllarda sadece kadına şiddet için atılan çığlıklar, yapılan kampanyalar bu arkadaşları bağlamıyor sanırım. evinden kaçıp karakola sığınanın vay haline. kocan, baban gebertsin daha iyi dedirtecek hale getirdiler.
türk polisi, türk adalet sisteminin ve toplumun hakim kanaatlerinin tecellisidir.
polis teşkilatı ya da yargı görevlileri, vazifeye kurulmuş robotlar değil, içimizden insanlar, bu toplumun gerçek ve faal fertleridir.
evde ailesinden, okulda öğretmeninden, sokakta arkadaşından, iş hayatında amirinden kadına şiddetin normal bir davranış hatta haklı bir davranış olduğunu alan polis de, savcı da aynı kannatde uygulamalar içinde olacaktır.
toplum olarak insanlık değerlerinin neresindeyiz?
toplum olarak insanlık değerlerine ne kadar iman ediyoruz? bu gerçek sorulara ve cevaplarına yoğunlaşırsak, polisimizde, savcımızda bizim yoğunlaştığımız değerlere yoğunlaşacaktır.
polisi şiddete iten toplumsal şiddet fenomenimiz değil de nedir?
savcıyı, hakimi vurdumduymazlığa iten, toplumsal bana neciliğimiz değil de nedir?
gerçek sorular soralım ki gerçek cevaplar duyabilelim.