1-savaş iki devlet arasında yapılır, pkk bir devlet değildir, türk ordusu savaş halinde değildir. mücadele halindedir.
vur-kaç taktiği ve pusu ile terör olaylarını yürüten kahpe bir grupla mücadale etmektedir.
2-pkk ya destek veren devletlerin sağladıkları finansmanlar, lojistik destek dünya da başka hangi terörist gruba bu denli bol keseden verilir. avrupa ya eroin ve esrarı türkiye den taşımak için, kaçakçılığın aynı zamanda expresi haline gelmiş olan örgüte neden destek verilmesin ki?
3-siyasi olarak arkasında durulamayan hiçbir mücadele askeri olarakta başarıya ulaşamaz.
biz ordu ya ödenek veriyoruz, tank, top, asker veriyoruz gidin yapın deyip, roj tv yayınını meşrulaştıran, verdiği desteği artık sağır sultan duyan devlet adamlarıyla akşam yemekleri yiyip kameralara sırıtanların adı hiç telaffuz edilmemektedir nedense.
bunu da görün artık.
(bkz: gözün sike bakması)
Ordusunun başarısından değilde ordunun başındakilerden şüpheli olmak olsa daha iyi olucaktır. Sonuç olarak ordunun başarısını ordunun başındakiler kontrol eder. Gel gelelim şu pkk'lı itlere karşı olan savaşa sonuç olarak yenilmek istenmemesi üzerine halen daha varlığını sürdüren bir köpek topluluğudur. Bununda sebebi baştaki rütbelilerden kaynaklıdır. Sonuç olarak tüm uyuşturucu maddelerin taşınmasında en büyük rolü üstlenen bir topluluktur ki bilindiği üzere paşa ve generallerimiz olaması gerekenden kat kat daha zenginlerdir nereden geliyor bu suyun bolluğu sorusuna da bir cevap yoktur.Tartışmak isteyen arkadaşlar buyurun özele.
bu durum çok karışıktır, fakat; türk ordusu kendini yedi düvele de kanıtlamıştır, hem de defalarca. dolayısıyla bu başlığın açılmasındaki sebebin, aslen; "ordu neden süt dökmüş kedi gibi" algısını irdelemek olduğunu düşünüyorum. yoksa, en zayıf halinde bile hitlerin çatışmayı tercih etmediği kavramdır, türk ordusu.
amerikada yapılan uluslararası askeri yarışmada, C-timi Komandolar - bordo bereliler'in dokuz kez üstüste birincilikle bitirmesi üzerine bezilip kapanılan yarışmada buna sadece bir örnektir kanımca.
Pkk ile mucadeleyi basarisizlik olarak nitelemek 30 yillik bu hadiseyi tek kalemde cope atmak demektir. isin erbabi olmayanlarca yapilan yorumlar, kahve koselerinde memleket kurtaranlarla ayni kefeye konulur. Askerlik, teroristle mucadele, gayri nizami harp doktrini hakkinda bildiklerinizi bi yarim a4 kagidina yazin getirin de oyle konusalim isterseniz.
Yillardir soyluyoruz, artik klise oldu ama yine de tekrarlayalim; siradan bir gayri nizami harpte gerilla/guvenlik gucleri orani 1/17'dir. Yani 1 teroriste 17 guvenlik kuvveti, basari sayilir. Bizde ise durum neredeyse 6 teroriste 1 guvenlik kuvvetidir. Matematik bilmeyenler icin konusayim,
17*6= 102 misli bir basari var ortada, eger basari kriterimiz sayisal veriler ise.
insan hayatini sayisal veriye indirgeyen bu istatistiki veriler beni rahatsiz ediyor ve mumkun mertebe kullanmamaya calisiyorum, belirteyim.
Su yanilgiyi kafalardan kaldirmak lazim. Terorle mucadele ordunun isi degildir. Teror bir fikirdir, bir amactir, davadir. Bunlar askerin hedef tanimi icinde degildir ve bugune kadar da olmamistir zaten. Ordunun isi, teroristle mucadeledir. Ordu, teroristin yaymaya calistigi dusunceyi engellemek ya da para kaynaklarini, dis destegini kesmek icin bir faaliyette bulunamaz, yetki alani icinde degildir cunku bunu yapmak. Bu saydiklarim devletin, hukumetin gorevidir. Hukumet dis ulkelere baski yaparak, nufuz kullanarak, gerekiyorsa ambargo koyarak teror orgutune verilen dis destegi kesmeye calisir. Kacakcilik icin tedbirlerini artirarak kacak mallarin ve uyusturucunun onunu, dolayisiyla da teror orgutunun para muslugunu keser. Teror orgutunun hedef kitlesine psikolojik destek vererek, anti-propaganda yaparak halkini teror orgutunun kandirmasindak korur. Bunlarin hepsi devletin gorevidir.
Yillardir sorup duruyoruz; olduruyoruz olduruyoruz ama bitmiyorlar. Cunku devlet bunlarin para kaynagini da, dis destegini de, halk destegini de kesemedi. Askere vur dersin vurur. Ki vurdu da. Ama daga cikisi asker degil devlet engeller. Teroristle mucadele basarilidir, ama terorle mucadelede ne yazik ki sinifta kaldik. Bunun sorumlusu da askerimiz degil, basa gelip giden hukumetlerdir.
Pasalar falan hikaye, terorle mucadeledeki basarisizligin faturasini, kara kuvvetleri ve jandarmanin buyuk oranda rol aldigi, hava kuvvetlerinin ise cok kucuk bir rolu oldugu su ortamda hasbelkader golf oynamis olan kuvvet komutanina kesmeye calismak, her seyden ote cahilliktir.
30 yıldır kahpece pusu kurup mayın döşeyen terörist örgütüne bir karış dahi toprak koklatmayan ordunun başarısızlığından bahseden ahmaktır. 30 yılda türk ordusunun verdiği kayıpla 2001'den beri ırak'da abd'nin verdiği kayıp neredeyse aynıdır.
tek sıkıntı, maalesef ordu içine sızmış olan "heronlar pkk'ya çok kayıp verdiriyor heronları geri çekelim" diyen kansız, sütü bozuk ulusalcı subayların oluşudur. onlar olmasaydı pkk çoktan tarih olmuştu.
mavi marmara saldırısıyla milletimizin içine iyice kuşku düşmüştür. boşver be abi biz dünyanın en güçlü üçüncü ordusuyuz. bakma israilin bizi haşat ettiğine. istesek biz var ya neler neler yaparız da işte boşver.
ne alakası var? pkk denilen o iğrenç aşşalık örgüt türk ordusuyla ilişgilendirilemez. o sorun dış politikayla ilgilidir. gidip abd nin başını ezicez sonra pkk denilen bir sorun kalmıcak. annelerin yürekleri yanmıcak.
alkışlanacak bir tespittir. ancak unutmamalıki bu iş bizim kanımızda var abartısız biz millet ve ümmet olarak savaşarak değil ölerek kazanırız o yüzden napolyon da demiştir ki;
--spoiler--
türkler öldürülerek yenilemezler
--spoiler--
bu yüzden savaş anında bu tarz paşaları köşede bir tenhada vurarak işi bilenlerin görevi devralması sonucuunu ortaya koyan tespit.
ordumuz yıllardır, (bu yıllar taa kemal paşa döneminde onun attığı temellere dayanır) her şeyin üzerinde biz varız yani kısacası ordu hegemonyasına dayanan bir şekle bürünmesinden mütevellittir.
atıp tutmasını çok seven bir millet olaraktan şöyle bizde bir şeyler atalım ortaya. yıllardır bu milletin evlatları askere gittiler, kutsal vatan görevlerini yaptılar.
nedir bu görevler?
- paşa golf oynamaya gider. ordunun arabasıyla ve şoförü kutsal vatan görevini yapan askerimiz. sıcağın altında bekler öylece gıkı çıkmadan. dimi paşa?
- paşa karısı kuaföre gider. ordunun arabasıyla ve şoförü kutsal vatan görevini yapan askerimiz. kadın bozuntusu gider içeride laklak yapar, manikür vs yaptırır, saçlarını boyatır askerimiz yine dışarıda bekleyerek kutsal vatan görevini icra eder.
- paşa karısı konkene gider...
- paşa askeriyede kendine ziyafet çeker.
örnekler çoğaltılabilir ve sadece paşalarla sınırlı değildir. zaten her şeyden muafsın vergisinden, kirasından, elektriğinden, suyundan. hizmetçi askerlerin var emrinde, para desen kimsede yok. asıl söylenmek istenene gelirse sorulacak soru şu kadar basit. allah korusun bir savaş durumunda bizi bu paşalar mı kurtaracak? zerre kadar inancım yok. bu vatanı kurtaracaklar yine gözlerini kırpmadan, mermilerin üzerine koşacak bu ülkenin gerçek evlatları olacaktır yani mehmetçikler. askeriye denilen yer yıllardır kemal paşa ve onun kuralları arkasına saklanarak karı gibi arkadan arkadan ülkeye müdahil olmaktan başka bir şeye yaramayan subayların tahtıdır. orasını her zaman başka bir ülke gibi yönetmeye yeminli, insan müsvettelerinin yeri. bu insanlar birilerine borçluysa bu vatanı onlar da toprak altında kefensiz yatan dedelerimizdir.
