öncelikle ''türk'' ün kelime anlamına bir bakalım türk kelimesinin genel olarak kabul edilişi yürüyen, göç eden ya da güçlü kuvvetli bu şekildedir.
şimdi gelelim kavram karmaşalarına :
türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu mustafa kemal atatürk acaba ülkeyi kurduğunda türk kıstasları yaratmış, sen türksün, sen kürtsün, sen çerkezsin haydi kurun bir fight club başlayın savaşmaya diyen insanlarca türk kabul mu edilmemektedir ?
onlar ki doğum yeri ve bölgesince insanları sınıflandırmış ve olmayan ırklar yaratmış, cahil insanların da kendilerini zamanla farklı hissetmesine, ezilmiş hissetmesine sebep olmuş insanlardır.
iyidir hoştur da atamız dediğim insan da bu gün kabulu ile bulgaristan doğumludur o zaman kendileri bulgar mıdır, türk değilmidir.
farklı bir ırktan mıdır? türkiye cumhuriyetini kuran yüce insan, kafa tasçılık yaparsak evet farklı ırktandır.
kendisi de onlardan değildir.
türk ne demektir ;
şimdilerde çıkmış yeni bir kavram da vardır türkiyeli
türkiyeli olmak demek bu ülke vatandaşı olmak demektir ki ; bu da zaten türk olmak demektir.
türklük göbek bağı ile sağlanan bir avantaş değildir bir ırk değildir ki türkiyeli gibi gayri samimi bir anlatım ile göze hoş gösterilmeye çalışılsın.
ne mutlu türküm diyene demek türklüğün afişe edene bravo helal olsun demek değildir ki ..
ne mutlu türküm diyene demek ne mutlu ki kendini bu ülkeden bu milletten hisseden demektir.
türkiye cumhuriyeti farklı ırkların birleşmesiyle azınlıklarla oluşmuş bir karma devlet değil onun millet denilen ve ülkesi üstünde yaşayan herkes eşittir ha belki bazıları bazı isimler altında bölücülük faliyetleri yapmakta olabilirler fakat buna karşı hitler tarzında bir şekilcilikle karşı koymak da imkansızdır.
işte türk denilen anlam ve kavram budur.
son zamanlarda insanlara başarılı şekilde unutturulup farklı özler yaratılsa da hepimizin özü birdir ve hepimiz aslında aynı ağacın dallarıyızdır, aynı ağacın dalları olmak demek kökümüzün aynı toprakta olmadığı demek de değildir kimse kimsenin dalını kırmadıkça huzur ortamı da bozulmayacaktır yeter ki olmayan kavramların içleri, ideolojilerle doldurulup insanlara kan ve nefret yutturulmasın.
dünyada herkese nasip olmayan, benimde dahil bir ulustur. savaş meydanlarında alt edilemeyen, köle olarak yaşayamayan ama masa başında her zaman kaybeden bir ulustur.
bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin, yüksek tecellisine sahne oldu. bu sahne en az 7000 senelik türk beşiktir. beşik tabiatın rüzgârıyla sallandı, beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu, türk oldu; türk budur: yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.
evet çok mertiz din biliriz saygı biliriz insan biliriz özenilen olmuşuz yeniden başlamayı göstermişiz ama kimse de kusura bakmasın elimize mikrofonu nerde elimize alırsak alalım burdan teyzeme halama anneme ilkokul öğretmenime ayşe ablama ali abime teşekkür ediyorum vs vs diye sıralayabilenizde.
türk, bir ırk çeşididir. bir ırk hakkında genelleme yapılamayacağı içindir ki kesin biçimde söylenebilecek özelliklerde değildir. bazısı asildir, bazısı değildir. bu konuda bir karara nasıl varılabilir? ha bir de ırkı ile ve "ırk özelliği" diye uydurulan tanımlarla övünmek maalesef boş bir iştir.
lafa gelince mangalda kül bırakmayan, icraata döküldüğünde tarih boyunca yakıp yıkmaktan başka fazla birşey yapmamış olandır. hiç şehir kurmamıştır. hep şehir yıkmıştır. dünyaya ismini kabul ettirmiş bir tane yazarı, bir tane sanatçısı, bir tane bilim adamı olmayandır. kendisinin en büyük şansı olan mustafa kemal i kendi eliyle totem yapıp yok edendir.
atasının gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine lafla değil, icraatla ulaşabileceğini artık anlaması gerekendir. üretmeyendir. tüketendir. tasarlamayandır. taklit edendir. bu kafayla gittiği sürece batmakta geç bile kalmış olan, allahın bi nevi sevgili kuludur.