24 aralık'ta 2009'da; rumların gerçekleştirdiği kanlı noel katliamının 46. yıl dönümünde yapılan bir toplantıda bir üyesi ile tanıştığım ve çok etkilendiğim örgüt. toplantıda rauf denktaş da vardı. türkiye'nin garantörlüğünün kalkması ve kktc'nin bağımsızlığından vazgeçmesi durumunda rumların yine aynı baskı ve şiddete başvurabileceğini, çünkü oların barış istemediğini, anlaşma-uzlaşma ve barışın farklı şeyler olduğunu örnekleriyle anlattı.
o toplantıda, 70'li yaşlarında ama heykel gibi duran bir türk mukavemet teşkilatı (tmt) mücahidi, konuşmaya başlamadan elinde sarılı duran bir şeyi açtı: bu t.c., k.k.t.c. ve t.m.t. bayraklarıydı, masa bayrakları. oraya koydu konuşmadan. sonra salonda gezdirdi gözlerini. az önce savaşmıştı, az sonraki savaşa hazırdı sanki. mesajı o kadar netti ki;
türkiye var, varolsun.. kktc var, varolsun. ama hiç bir şey yoksa (t.c. garantörlüğü ve bağımsız kıbrıs türk cumhuriyeti) bir gün gelir de artık yoksa; onlar orada olacaklar!
sayıca eoka'dan daha az savaşcısı olmasına rağmen onlara kök söktürmüş, büyük türkçü ve türk milliyetçisi denktaş tarafından küçük türk milislerin birleştirilmesi ile kurulmuş, kıbrıs türk'ünün intikam birliği. armalarında bozkurt vardır.
bu teşkilatı görünce kendimi bir an rum gibi hissettim. neden derseniz; inşaat mühendisliğinde okuyanlar bilir mukavemet epey zor bir derstir. özellikle bazı okullarda -benim okulumda da- kaldığın zaman okul direk uzar. her neyse ben bu dersten kalan, ikinci alışında zarzor geçen, şimdi de aldığım mukavemet2 dersinden kalacak bir öğrenci olarak birden serbest çağrışım yapıverdi.
Kıbrıs'ın türk kesiminin kontrgerillasıdır. Bütün kontrgerilla teşkılatlarının olduğu gibi bunun da ilk öncelikli hedefi komünistler idi elbette.
gerisini sol.org.tr'nin derlediği haberden okuyalım:
"TMT'nin kuruluş dönemi, ada üzerinde ABD ve ingiltere'nin "taksim" politikası hususundaki çekincelerini kaldırmasıyla çakışıyor. Açık bir kontrgerilla tertibi olan 6-7 Eylül olayları da bu politikanın bir uzantısıydı. Denktaş'ın içinde bulunduğu TMT de, Kıbrıs'ta Türk ve Rum halklarının birliğini savunan isimlere ve örgütlere karşı mücadeleye başladı. 29 Mayıs 1959'da öldürülen inkılapçı gazetesinin editörü Fazıl Önder ve 5 Haziran 1958'de öldürülen Kıbrıslı Türk Atletizm ve Kültür Merkezi yöneticilerinden Ahmet Yahya faili belli cinayetlere kurban gitmişlerdi. Ancak hafızalara en fazla kazınan TMT cinayeti, AKEL üyesi iki sendikacı Kostas Mişaulis ile Derviş Ali Kavazoğlu'nun öldürülmesiydi.
Adanın bağımsız ve birleşik bir ülke olmaktan uzaklaşıp emperyalizm ile Türkiye ve Yunanistan'ın istediği gibi at koşturduğu bir yer haline gelmesinin tarihi buradan başlatılabilir. Kıbrıs'ın bugün geldiği noktada "çözüm"ün ne olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu. Ancak Akdeniz'deki bu "uçak gemisinin" emperyalistler için kolay lokma haline gelmesinde eski bir sömürge savcısı olan Rauf Denktaş'ın payının bulunduğu da bir gerçek. "
"Kıbrıs Türk'ünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına, her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi yüce Türk ulusuna adadım. Gördüğüm, duyduğum ve hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğime, ifşaatın ihanet sayılacağına ve cezasının ölüm olduğuna, verilecek cezayı seve seve kabul edeceğime namusum ve şerefim üzerine ant içerim."
Kıbrıs'ta sol örgütlerin tamamının enosisçi olduğu düşünülürse, tmt'in kıbrıs'ın bağımsızlığına solculardan daha fazla zarar vermediği zaten görülebilir. nitekim kıbrıs'ın bağımsızlığı kıbrıs tarihi boyunca görülmemiş bir şey olduğu için, bugün bağımsız olması da düşünülemez. TMT kıbrıs türklerinin davası için kan dökmüş, şehit vermiş şanlı bir teşkilattır. solcuların zoruna gitmesi,büyük ihtimalle enosis'i engellemesinden ötürüdür.
kıbrıs'taki eoka örgütüne yunanistan asker ve silah yardımı yapıyordu. eoka'da ada'da türklere karşı faaliyetlerde bulunuyordu. kıbrıs türkleri de bu faaliyetlere karşı koymak için 1955'te türk mukavemet teşkilatı'nı kurdu.
Türk Mukavemet Teşkilatı (kısaca TMT), Kıbrıs Türk toplumunun taksim hedefini gerçekleştirmek için faaliyet gösteren silahlı örgüttür. ilk olarak Kıbrıslı Rumların EOKA örgütüne karşı faaliyet göstermek üzere 1957'de kurulan TMT, 1958'de fiilî olarak faaliyet göstermeye başladı. Daha sonraları Millî Muhafız Ordusu, Akritas örgütü ve EOKA-B ile mücadele etti. 1 Ağustos 1976 tarihinde Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'na dönüştürüldü. Üyelerine "mücahit" denmekteydi.[2] Kıbrıs Harekâtı'nın başladığı 20 Temmuz 1974 tarihinde TMT üyesi 17.151 mücahit bulunuyordu.
Türk Mukavemet Teşkilatı, 23 Kasım 1957 akşamı, Lefkoşa varoşlarındaki Eylence'de, Türkiye Kıbrıs Büyükelçiliği görevlisi Mustafa Kemal Tanrısevdi'nin evinde, Rauf Denktaş, Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından kuruldu.
Bayraktarlar
TMT "bayraktar" adı verilen Türk subayları tarafından yönetilmiştir. Bu subayların listesi aşağıdaki gibidir:[2]
Rıza Vuruşkan (Haziran 1958 - 26 Eylül 1960)
Şefik Karakurt (26 Eylül 1960 - 28 Şubat 1962)[12]
Ahmet Göçmez (Bayraktar Vekili; 28 Şubat 1962 - 2 Ekim 1962)[13]
Kenan Çoygun (3 Ekim 1962 - 15 Şubat 1967)[14]
Cevat Giray (Şubat 1967 - Temmuz 1968)
Rüştü Kazandağ (Temmuz 1968 - Ağustos 1970)
Süleyman Eyüpoğlu (Ağustos 1970 - Temmuz 1972)
Arif Eryılmaz (Temmuz 1972 - Eylül 1974)
Çetin Başar (Eylül 1974 - Ağustos 1976)
Aydın ilter (Ağustos 1976)
1991 doğumlu, aslen Azerbaycan göçmeni Doğu Anadolulu bir Türk kızı olarak, içinde bulunabilmeyi o kadar çok isterdim ki... Her Türk milliyetçisi yeri gelince Türk mukavemet teşkilatı mensubu mücahit/mücahide olur ve olacaktır da.
1956 yılında kıbrıs’taki Türkiye cumhuriyeti büyükelçisinin evinde kurulan Türk direniş örgütü.
Türkiye 1957 yılında ilk aşamada 5000 direnişçinin yetiştirilmesi için kıbrıs’a Özel harp dairesine bağlı 5 subay gönderdi.
Kıbrıs savaşı patlak verip barış harekatının başladığı 1974 yılında Türk mukavemet teşkilatının 20.000’e yakın üyesi vardı. Bunların çoğusu eoka’ya karşı halkını koruyan Kıbrıs’ın Türk polisleriydi ve savaş boyunca Türk ordusuna milis desteği verdiler.
1976 yılında Türk mukavemet teşkilatı güvenlik kuvvetleri başkanlığına dönüştü.
Rum terör örgütü EOKA'nın hayattaki iki üyesi, 68 Türk'ü
önce kurşunlayıp sonra şişleyerek öldürdüklerini Itiraf etti.
"Türklerin vurduğu her bir Rum'a karşı 10 Türk canı aldık.”
-Rum TV Omega
Rum terör örgütü EOKA üyeleri;
Yaklaşık 500 kişilik bir güçtük. Her bir Rum canı için
10 Türk öldürmemiz yönünde emir geldi.
Öyle de oldu zaten, bana hâlâ öldürdüğümüz 68 Türk’ü ve
mezar yerlerini soruyorlar. Nerede ne bulacaksın ki, o kadar zaman geçmiş.
Türkler araçlarından indiriyor, önce paralarını alıyorduk.
Sonra silahla vuruyor, şişliyor ve çukurlara atıyorduk.
Başpiskopos (dönemin Rum devlet başkanı Başpiskopos Makaryos)
yaptıklarımızı duyunca çok sevinmişti.