milliyetçilik ideolojik olarak salt bir fikir olmayıp genelde kendine başka fikirler içinde yer bulur. türk milliyetçiliği de aşağı yukarı bu şekildedir. her milletin tarih sahnesine çıkışı, sosyolojik gerçekleri, ulusal çıkarları vs. farklı olduğu için genel geçer uluslararası ortak bir milliyetçilik tanımı yoktur. bu yüzden sıklıkla ırkçılıkla karıştırılmakla birlikte türk milliyetçileri hiç bir zaman ırkçı olmamıştır. hatta türk milliyetçiliğinin fikir babaları bu coğrafyada yeniden milliyetçilik fikrini sistematik bir şekilde açıklarken daha çok muhafazakar davranmışlardır. bu sebeple türk milliyetçiliği avrupa menşeili milliyetçilikten oldukça farklıdır. sosyolojik açıdan ortaya çıkışı, başka milletleri sömürme, farklı milletleri alaşağı etmekten ziyade kendini koruma ve yaşatma şeklindedir. evet avrupa menşeili milliyetçilik (emperyal ırkçılık) daha çok taaruzda iken türk milliyetçileri, dilde, edebiyatta ve tarih alanında kendini göstermektedir. osmanlı ile varlığı unutlan bir kavmin yeniden şahlanışı bu şekilde olmuştur. millet tanımı yapamayacak seviyede olan ancak duygusal olarak milletine bağlı gençler ise maalesef günümüzde farklı fraksiyonlar etkisi altına alınmış, milliyetçilik adı altında milleti millet yapan değerlere saldırmaya başlamışlardır. onlar da tez zamanda doğruyu görür ve bulurlar.
dilde fikirde işte birlik. işte mhp kökenli, ocak terbiyesi almış gençlerin düsturunu bu dört kelimelik cümle ifade eder.
- bu kitabı -
-Halk kütüphanesinden- aldım, bir haftadır tetkik ediyorum ve tesbitlerimi bu başlıkdan (bilahare) serdedeceğiz inşaallah. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2372379/+
"Ahmet Cevdet paşa, medeni hukukun islam temelinde olması ve dahası bu yasanın Müslüman halk tarafından içselleştirilmesi gerektiğine inanmıştır. Mecelle adlı özel bir kanun geliştirerek, Türk kimliğine önem vermiştir. Türk Milliyetçiliğinin islam'a dayandığını belirtmiştir. Müslüman toplumun egemenliğini desteklemiştir." (s. 96)
Niyazı Berkes, Namık Kemâl'i "bizde Menderes modeli batıcılığa" ilk karşı gelen ve buna karşı "bir milliyetçilik şuuru" yaratmaya çalışan kişi olarak tanımlar ve ingiltere ile imzalanan 1838 ticaret antlaşması'nı ciddi şekilde eleştirdiğini anımsatır. (Kur'an'a dayalı) Anayasa ve eğitimle, uygarlık seviyesine ulaşılabileceğine inanılmıştır. "Biz(Türk)" kavramı Müslüman halkı anlatmaktadır, bu kavram içerisinde batı'da olduğu gibi "çoğunluğun isteği ve sınıf anlayışı" yoktur. (s. 98)
Türk Milliyetçiliğinin gelişimine mühim katkıları olan, -şair- Mehmet Emin Yurdakul (bir şiirinde) "Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur" demiştir. (s. 123)