kendi takımında oynamayan oyuncuları milli takıma alıp tecrübe kazandırırsın sonra elbet bi gün başarı gelir.bu taktiğe normal insan ömrü yetmeyebilir yalnız söyliyim.
1- Kadro oluşturma sürecinde, öncelikle demirbaş diye tabir edilen oyuncular, formsuz ya da sakat olmaları dikkate alınmadan direkt kadroya alınır. kadronun geri kalan kısmı ise, üç büyüklerde ilk onbirde oynamayan ve oynadığında ise rezalet bir performans sergileyen oyuncularla tamamlanır.
2- mevcut kadrodaki oyunculardan rastgele onbir kişi seçilip sahaya sürülür. sahaya çıkan oyuncuların, normalde oynadıkları yerde oynatılmamasına özellikle dikkat edilir.
3- skor ve oyunun gidişatı ne olursa olsun, oyuna 65. dakikaya kadar müdehale edilmez. bu dakikadan sonra ise, orta sahaya iki, forvete bir kişi sokularak oyucu değişiklik hakkı kullanılır.
4- maç sonu yaşanan hezimet hakkında, "ne var yani, dünya klasmanında ikinci sıradaki takıma yenildik, ne yani bi de yensemiydik?" tarzı açıklamalar yapılır.
5- süperlig, avrupa'nın ve dünya'nın önemli liglerinden biri kabul edilir, takımlar dünya devleriyle kıyaslanır, arda messi'den iyi falan denir, lakin dünya kupası veya avrupa şampiyonası gibi bir organizasyona ancak 10 yılda bir katılınabilinir. bala göte katılınan bu turnuvalarda ise ne hikmetse en aşşağı yarı final oynanır.
top benden çıksında kimde patlarsa patlasın taktiğidir.ulan organize olalım pas alışverişini ciddi yapalım,orta açalım açamıyorsak açmaya çalışalım belki bunları yaparsak gol de atabiliriz diye düşünür insan.yok düşünmüyorlar.
''Azcık defannsa gelin amuoa goyim ''taktiği kesin olarak tanımlamamamış kısmen işe yarayan türk Klasiği hem takımı defansif oynamaya hemde takım çalışmasına iter.