uludağsözlük te bunun izdüşümünü görebilirsiniz. örneğin; öyle bir geçer zaman ki yazın, getir deyin kaç adet giri yapılmış, sonra demirciler çarşısı yazın, getir deyin. türk milletinin neden kitap okumadığını anlarsınız. birde bu çocuklar eğitimli.
gelişmemiş bir ülke olmasından kaynaklıdır. ha tabi ki kişiliğe göre değişir, imkanı olmayıp da elinden kitap düşürmeyeni de vardır. ama refah seviyesi ortada olan bi ülkeden ne beklenir.
çocuklukta kitap okumaya yönlendirme konusunda aile fertlerinin eksik olması bir diğer nedendir. bu konuda anne baba veya kardeş kendisi kitap okumadığı için örnek gösterip çocuğu bu doğrultuya yönlendirecek kişi olmuyor. bu da modern dünya koşullarında hem çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkiliyor, hem de ileriki yaşlarında kitap okuma konusunda herhangi bir istek göstermiyor.
bu noktada aile fertlerinin her akşam belirli saatlerde çocuklarıyla oturup 30 dakika kitap okuma saati gibi bir uygulama yapmaları türk insanın kitap okuma konusunda çok daha iyi noktalara gelmesini sağlayacaktır.
En az okuyan milletler arasında yer aldığımız söylenir hep. yapılan bu istatistikler satılan kitap sayısına göredir. bizde korsan kitap yaygın olduğu için, kitaplar elden ele gezdiği için (bkz: bitirince bana ver) istatistik oranları büyük ölçüde şaşmaktadır. bunu göz ardı ederek açmış başlığı muhterem yazar.
okumaktan çok izlemeyi sevmelerinden ötürüdür. görsel olarak gelen uyarıcılar herhangi birşeyi çaba harcamadan öğrenmesini kolaylaştırmaktadır. aynı zamanda bu görsel öğelerden alınan uyarıcılar hayalgücünü ve muhakeme yeteneğini körelttiği için zararlıdırda.
Pahali abicim pahali fal baktirmaya gelince 50 100 200 neyse verilir ama is kitaba gelince 10 lira bile pahali bi paket sigaradan daha degersizdir okumak.
kitabin pahali oldugu dusunulur, ki bu dogrudur pek cok ulkeye gore. ama is bir sigaraya gelsin benim canim ulkemin canim insanlari kiyarlar paralarina. kutuphane var diyeceksiniz, bir iki istisnasi disinda kutuphanede karsilastigim gorevliler hep aksi insanlardi. bunlar kitap okumamaya sebep mi? tabi ki hayir. dizilere, televizyona duskun olusumuz, okullarda dayatilan su kitabi okuyun olaylari vs. cok sebep var.
yeni doğan her insanın barındırdığı merak duygusunun, araştırmacı ve eleştirel olma eğiliminin ezberci eğitimim denen pres makinesiyle bozulmasındandır. çocuk soru sorar hoca cevap vermez ezberletir çocuğun merakını alevlendireceğine söndürür. aileler de öyle
içinden rengarenk görüntüler çıkan bir kutuya bakıp ufkunu iki katına çıkardığı için kitaba gerek duymuyordur. kim uğraşacak şimdi kitapla mitapla 1 sene sonra filmi çıkar izlerim gibi bir düşünceden de kaynaklanmaktadır.
arkadaş derdim derdiniz olmuş editi: kitap okumanın faydalarından bahsedip tavsiyeler veren arkadaşların sayısı şaşırttı beni ama şöyle de bişey eklemek isterim: ingiliz edebiyatı mezunuyum. ben kitapları okumam analiz ederim. analiz olayına bulaşanlar bilir, okuyucu kitabı okurken, analizci şurda neden bu kelimeyi kullanmış, yazar hangi anlatım tekniklerini uygulamış, hangi akımlardan etkilenmiş, simgeler, motifler neler, neden burada bunları kullanmış gibi detayları düşünür. o yüzden de okuma olayı sıkıcılaşır. ben de okumuyorum bu yüzden amk. okuduklarıma sayın. *
biz sıkılıyoruz. tez canlı insanlarız, dayanamıyoruz kitap okumaya. bir şeye uzun süre odaklanamıyoruz. başlasak da bitiremiyoruz kitabı. türk gibi başlamak deyimi boş yere söylenmemiş.
her hafta bir kitap okurdum. okumamaya gelince; "tutunamayanlar" kitabını aldım. bir özelliğim vardır, aldığım kitap bitmeden yenisine başlamam ıste bu kitap bitmiyor hafız!