bilgisayarda, internette, filmlerde kafa öldürmeyi çok sevmeleri. hayır otur oku lan günde yarım saat oku. çok klişe bi laf ama oku. valla bak ufkun açılır amk. benim kadar oku demiyorum. ama günde yarım saatcik 1 saatcik lan.
Kurulan cümleler uzun. Konular sıkcı. Okurun kelime bilgisi az. Aslında Türkçe'deki kelime sayısı da az. Ama yabancı dilden geçmiş kelimelerle uydurulmuş kelimeler zibil gibi çok. Fakat bunlar okura yabancı.
Yazarla okurun ana dili her ne kadar Türkçe olsa da yazarla okur aynı dili konuşmuyor. Çelişki yok bu dediğimde. Yazar çoğunlukla üniversite okumuş, yabancı dilde eğitim almış ve önemli bir konuyu konuşurken ve yazarken eğitim aldığı dilde düşünmeyi alışkanlık edinmiş kişi olarak çıkıyor karşımıza. Çoğu Elif Şafak kadar harbi davranıp ingilizce falan da roman yazmıyor. Türkçe yazıyorlar. Ama çeviri gibi oluyor o yazılan şey her ne ise. Sanki başka bir dilde yazılmış gibi... Çeviri bir yazıyla orjinal yazı arasında çok fark var okuyup anlayabilme kolaylığı açısından. Orjinal dille yazılmış metinde okuma yapmak çok daha kolaydır. Türkçe okuyarak yetişmiş bir yazarın yazdığı yazılar daha kolay anlaşılır. Örneğin Aziz Nesin.
Herşeyi çok bildiklerini düşünürler çünkü. En bilmedikleri konuda bile saatlerce, ilgili ya da ilgisiz yorum yapabilme yeteneğine sahip oldukları için kitap okuma gibi birşeye ihtiyaç duymazlar.
Herşeyi çok bildiklerini düşünürler çünkü. En bilmedikleri konuda bile saatlerce, ilgili ya da ilgisiz yorum yapabilme yeteneğine sahip oldukları için kitap okuma gibi birşeye ihtiyaç duymazlar.
boş sebeplerdir. yani bahanelerdir.
çünkü önemsemezler. "ben hiç kitap okumuyorum" cümlesini utanmadan söyleyebilirler. çünkü karşısındaki de ayıplamaz.
parası olanın kitap yazdığı ülkedeyiz. bazı denyolarda aydın ayağına saçma işler yapıyorlar. sonra vah vah işte okumayan ülkeyiz de biz ilerleyemeyiz de falan. valla kitap okumayan halimle geri geri gitmekten keyif alıyorum, en azından samimiyim.
pek çok sebebi vardır. ancak en önemli sebep, türkiye'de eğitim döneminde bireylere kitap okuma alışkanlığının aşılanamaması ve öğretim yıllarının ilerleyen yıllarında bireyin, kitaptan ve okumaktan tiksindirilmesidir.
bizim millet kolaya alıştırılmıştır. kitap okumak yerine televizyon izlemeyi tercih eder.
milli eğitimin eğitim öğretim müfredatının ideolojik dayatmalardan ibaret olması ve bir çocuğun ilgisini hiç çekmeyecek konuların yıllar boyu anlamsız yere kafalara kitaplar yoluyla depo edilmeye çalışılmasıdır. oysa kitap okumak bir haz eylemidir. ne okuduğu nasıl okuduğu kişinin kendi zevk ve arzusu ile ilgilidir. kimin neyi nasıl seveceğini onun yerine düşünen bir devlet ve onun ideolojik saplantılı eğitim sistemi bugün içinde bulunduğumuz durumu yaratmıştır. ayrıca harf inkılabı denen garabete hiç girmiyorum. bir gecede okur yazar oranı yüzde bire düşmüş bir toplumun bu travmayı atlatması zaman alacaktır. hasılı nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça.