özgür olmadığı gayet iyi bilinen bir medyadır.hakkında mustafa balbay'ın "medyanın gücü yoktur,güçlerin medyası vardır" şeklinde bir tespiti de vardır.
serap aydemir'in tekvando şampiyonasındaki kupa töreninde başına çarpan kupadan dolayı yaralanmasını, dili boğazına kaçtı, beyin sarsıntısı geçirdi gibi alakasız abartmalarla lanse ederek yine ne kadar güvenilir olduğunu kanıtlamıştır.
1. ünlü olmaya çalışan stajyer gazeteciler: bunlar yeni mezun olup bir gazetede, kanalda haber peşinde koşarlar. genellikle muhabirlikle başlarlar işe. bunların en populerleri canlı yayında uğur dündar'a falan bağlanır. 1250-2000 arası maaş alırlar. hatta çoğu uzun yıllar stajyer statüsünde sırf ortama alışmak için parasız bile çalışır. gazete-tv binalarının her yerinde görülebilir bunlar. kapılardan taşarlar. gazete içinde hiç değerleri yoktur. gazete binalarının piyonlarıdırlar. en büyük arzuları bir tane haber yakalayıp bulundukları durumdan çıkmaktır. bunun için sürekli haber yakalamak için koştururlar. eğer yoksa da bunlardan bazıları haberlerini kendisi uydurup ünlü olmuş gazeteciler sınıfına girip sınıf atlamak için çabalarlar.
2. ünlü olmuş gazeteciler: bu gazetecileri herkes tanır. toplasan 20-30 kişi ancadır bunlar. gazete binaları içinde holywood starı gibi dolaşırlar. normal gazetecilerle arasında usta-çırak ilişkisinde beklenen mesafeden çok daha fazla mesafe vardır. erişilmezdir bunlar. ürettikleri nitelik olarak normal gazetecilerden farkı yoktur. ancak önceden yaptıkları bazı şeylerle ünlü olmuş gazeteciler sınıfına girerler. maaşları 20 binlerden başlar. kitap, şu bu derken milyon dolarları götürürler. mesela emin çölaşan kovulduk ey halkım unutma bizi kitabından 1 buçuk milyon tl götürmüştür. 1 yıllık maaşı aslında. bunlar transfer ücretleri ile konuşurlar. arasıra stajyer haberlerin uydurdukları haberleri gündemlerine alırlar. ülke gündemini o haberlerle meşgul ederler. ve ülke gündemi ünlü olmaya çalışan bir stajyerin uydurduğu sonradan sahipsizleşen piç haberle meşgul olur. bu adamlar laf dalaşından en büyük payı kaparlar gene. en uyduruk haberi bile kendi ünlerini artırmak için materyal olarak kullanabilirler.
türkiye'nin aleyhine olan her şeyin peşinden koşan medyadır. öyledir ki, ırak'taki mahmur kampına girer ve bunu yılın haberciliği sayar. bununla da yetinmez. oradaki yavşaklara mikrofon uzatır, "pekeke bizim bir parçamız. türkiye buradaki kürtleri ve pekeke'yi birbirinden ayıramaz. bu şartla geri döneriz" demesine olanak sağlar.
yazılı ve görsel medya olarak ikiye, hatta işitselle birlikte üçe ayrılan ve genel anlamıyla sıçan medyadır. hani o kadar troll, format bilmeyen adam var sözlükte, yine de halkın içinden bir fikir, bir düşünce veya bir haber duyabiliyorsun. ciddi anlamda bilgi edinebilmek mümkün sözlükten, hem de anında. evet öyle bir medya ki sözlük kadar olamıyor.
hacım netbook diye yeni bir alet aldım ben. tadını çıkarabilmek adına her türlü piçliği yapıyorum. yatağa uzanıp açıyorum bu zırtapozu, ne bileyim çay alıyorum kahve alıyorum, "hahayt!" deyip gülüyorum, keyfini sürmeye çalışıyorum. yatak kocaman. sabah ekmek alırken, "okuruz mna koyim, iyidir gazete" dedim ve bir akşam kaptım. yanına da uykusuz ve iki ekmek aldım. yarın okulların açılacağını biliyordum, herhangi bir kızın "aaa canım napıyosun?!" deyip yanıma gelmesi için, bir dergi çok faydalı olacaktı. uu yes.
her neyse...
cinayetin sırrı 17 diye bir haber gördüm. şimdi okuyorum. bak hele, cem garipoğlu'yla ilgili yazılanlar yetmiyormuş gibi, çıkarımlara bak bir de... bak sen...
olay günü, yaş 17: ulan adam sayı tutturmak için yaşını mı bekleyecek? 17'sinde manyamış, 17'sinde saldırmış eşşooleşşek. ben sihirli rakam tutturacağım diye fantezi mi yapacak adam? hayır yani, tut ki yaptı, i3 diye bi' şey çıktı ortaya, ne bok olacak?
3.3.2009: 3+3+2+9 = 17: ben bu vesileyle devlet bahçeli'den de özür dilemek istiyorum. hani adamla dalga geçtik o kadar matematiğin altını üstüne getirdi diye de, bu da ayrı hoş be abi. 3 mart 2009'dan kasmış, sihirli rakam tutturmak için 17 bulmuş. yıl 2009 abicim, niye 9 alıyorsun sen onu? 2015 rakamına ulaşman gerekseydi, üç mart 2009 kombinasyonunu kullanmayacak mıydın? ne bu abidik kubidik 17 tutturma sevdası, çok bi' bok mu sanki?
197 gün: 1+9+7: çay koymasını söyleyebileceğim kimsem yok sözlük. bahele. 17 sayısı tutsun diye bekledi bu adam. yoksa 196'da yakalanırdı canım. türk medyasını düşündü cem, gizemli adam olmak için bir gün daha bekledi ya da bir gün önce teslim oldu.
17 eylül: zanlının teslim olmaya karar verdiği günmüş. e bence bu 09.17'den 26 olmalıydı, hatta 17 eylül eşittir 1+7+5, bu da 13'e denk gelir. hatta bu daha gizemli oldu, birisi 26 birisi 13, yarı yarıya... evet kesinlikle yanlış yaptınız, bu tarihten 17'yi çıkaramazdınız!
...
tesadüf deyip geçersin, "bakın şöyle garipmiş" der, 2 satırda bunları paylaşırsın, anlarım da... ilk sayfanın 1/5'ini kaplayan haberde bu olayı anlatırsan, kusura bakma da ben götümle gülerim arkadaş. hayır bakıyorum bakıyorum, daha mantıklı haber yok. bir elin parmaklarını geçmez. e gazete? en az 20 sayfa. e ne var abi bunda bu kadar? yazık günah. yazacak, paylaşacak şeyleriniz olsaydı, böyle haberlerin neresinden keseceğinizi düşünürdünüz.
rezil medyadır. yoldaki 5 yaşındaki çocuktan duyulanı bile günün en önemli haberi yapabilecek niteliktedir. yalanın haddi hesabı yoktur. uyduruk bir videoyu ana haberlere taşıma cesaretini göstermiştir.
halkın böcekleşmesi için elinden geleni yapan medyadır. her türlü yalan dolanı , yavşaklaşmayı , ahlaksızlaşmayı da beraberinde getiren medyadır. gazete ve televizyonların takip edilecek hali kalmadı gerçekten. her yerde bir pespayelik , aldırmazlık var.
dahada kötü olan ise toplumun birleşerek buna karşı koyamaması. çünkü biz toplum olarak o kadar sendikalaşma ve birleşmekten uzak kaldıkki toplanıp hiçbirşeye -arkadaş , bu böyle olmaz! diyemiyoruz. gazetelerde hergün binbir yalan haber yayınlanıyor. ve işin komik tarafı o haber aynı gazetenin içindeki başka bir haberle çelişiyor. bu kadar işkembeden habercilik. bu kadar bu ülkede yaşayan insanları salak yerine koyma...
demekki sadece alternatif medyayı takip edeceğiz bundan kelli.
hiçbirimizin de umrunda değil sizin medya plazalarınız & bmwleriniz birgün aniden yok olur gidersiniz.
kalitesizliklerini ve karaktersizliklerini bugün bir kez daha ortaya sermiş topluluk.
karla kaplı yüce bir dağa bir helikopter düşmüş (bkz: keş dağı), içinde 2 gündür beklemekten donmuş insanlar var,aileleri zaten son 2 günün stresiyle,büyük ihtimalle tv karşısında,az kalan bir umutla iyi bir haber bekliyorlar ve bu insanlar canlı yayınlarda haber aldıklarında bunu iletirken 'donmaktan yüzleri şişmiş,tanınmaz haldeymiş' , 'helikopter paramparça olmuş,cesetler dağılmış olabilir' , 'yüzleri morarmış olduğundan teşhis edilemeyebilirlermiş' gibisinden laflar ediyorlar .
olaydan önceki gün 112 hızır acil ekibindeki bir bayanla telefonlaşan bir muhabirin (bkz: ismail güneş) bütün konuşmalarını,adam daha aranırken,hala daha ölme ihtimali varken tekrar tekrar yayınlıyorlar,o adamın sesini,son anlarını,yardım çığlıklarını,çaresizliğini kulaklarımıza kazıyorlar.
şimdi kendinizi bir kenara koyun,bu insanların tv başındaki ailelerini , çocuklarını düşünün.
ordaki insanların sizin siyasi fikrinize uymasına , en sevdiğiniz haber ajansı mensubu olmasına , en kaliteli pilot olmasına bakmayın ama..sadece insani yönüyle bakın . ki oradaki insanlan en zıt görüşten insanlar olsalardı bile,türk medyası yine aynı şeyleri yapacaktı ..
işte bu kadar lanet,bu kadar insanlığından utanması gereken,bu kadar rezil bir medyadır türk medyası .
üstüne üstlük her biri yanlıdır,taraflıdır. kimi hükümet yanlısı olduğundan,ona uygun yalan haber yapar. kimi hükümet karşıtı olduğundan,ona uygun yalan haber yapar.
her türlü kötü karakteri bir arada bulundurabilir yani bu medya.
tanım: hiç haberine inanmaya cesaret edemediğimiz medyadır.
reklam yapmak gibi olacak ama kanalları sayayım: kanal dstar tvshow tvatvsamanyolu tvkanal 7. televizyonda bu kanallar artardadırlar. şimdi başlıyoruz saat 7 de kanal d den izlemeye. normal dünyadan önemli haberler var, obama bizi aramış saolsun. saat 19:10 oldu mu reklamlar başlıyor hemen. kanal d de ilk reklamımız kılıçdaroğlu kiminle nerede ne zaman çamur buldu? "böyle haber mi olur lan" diyoruz geçiyoruz atv ye bakıyoruz kadir topbaş bir düğünde kemal kılıçdaroğlu na giydiriyor. hemen show a geçiyoruz kemal kılıçdaroğlu canlı yayında yolsuzluklardan bahsediyor. kanal 7 de recep tayyip erdoğanın mitinginden 10 dakikalık bir kesit veriliyor, star tv de ugur dündar kemal kılıçdaroğlu nun show tv deki canlı yayınının bitmesini bekliyor, o da bir şeyler soracak. samanyoluna geçiyoruz orada da melih gökçek çankaya da çukura batmış birilerine saydırıyor. tekrar başa dönüyoruz kanalları geçiyoruz geçiyoruz, aynı haberleri tekrar tekrar izliyoruz ve anlıyoruz ki 6 kanalımızda da haberlerin hepsi aynı. aralarında 2 fark var:
1. zamanları
2. görüşleri
karıştırmışlar tabi sıralarını insanlar birini izlerken diğerleri başkasını izlesin diye, ama 3 kanal chp bayraklarıyla karşımıza çıkıyor, 3 kanal akp bayraklarıyla karşımıza çıkıyor. " siz bizimle * mı geçiyosunuz lan" diyor insan ister istemez. artık haberler öyle abartılı olmaya başladı ki bu 6 güzide kanalımız da haberleri "akp ve chp ye x yerde güçlü rakip!" olarak vermeye başladı. öyle bir söylüyorlar ki sanki chp ve akp baştan yüzde 20 yle başlıyorlar, diğerleri onlara yetişmeye calısıyor. bu insanların beynine kazınmaya calısılıyor birileri tarafından ve her seçimde oldugu gibi bu seçimde de türk medyasının gücüyle ülkeye, millete hizmet etmek istemeyen, çıkarcı pislik kim varsa seçilecektir yine.
sözün özü: bizim bu güzide medyamızı oluşturan güzide kanallarımız bağımsız, özgür gazetecilik yapıyosa, ben bağımsız ve özgür gazeteciliğin mına koyayım.
görseli olsun yazılısı olsun yaratıcılık kelimesi ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan topluluk. bu nasıl iş arkadaş anlamadım ya, gazetelere bakıyorsun bir kaç haber dışında neredeyse sırasına kadar aynı şekilde bize sunulmuş ajans haberleri, geri kalanı da malum yandaşlık veya yavşaklık durumuna göre siyaset. yani bir gazeteyi okudun mu neredeyse bütün gazeteleri okumuş sayılabilirsin.
televizyonlar desen hepten berbat. zaten çoğu yurt dışı formatlı programlarla dolu. hele bunlardan biri tuttu mu, hop en az beş kanal aynısından yapıp yayına koymakta. son örneği yemekteyiz tarzı programlarda görülmekte. bir de boşu boşuna rating ölçümleri yapmaktalar. lan zaten birbirinin aynı şeyleri seyrediyoruz, neyi ölçüyorsun?
Her gün için özel bir dizi yapıldığını tahmin ettiğim tv kanallarının, ikinci sayfalarında genellikle "frikik" tabir edilen karı kız resimlerinin olduğu gazetelerin, geyiq yaptığını sanan embesil djlerin fink attığı radyoların ve diğer dergilerin oluşturduğu - büyük çoğunluğunu büyük patron aydın doğan beyefendinin elinde bulundurduğu, önce hükümete yalakalık yapıp, hükümetin yalakalıktan anlamdığında sıkıştırmaya başlayan - bak şurayı ver yoksa seni gay olduğunu tv lerden radyolardan anons ederim diye tehdit edip istediğini almaya çalışan- ama artık sıkıştıramadığını anlayan ve iftira rüzgarı yapan, miğde bulandırıcı yayın topluluğu... istisnasları elbet var...
bir yanda islamcı yayınların bir yanda ahlaksızlığın tavana vurduğu medyadır.
televizyona örneğin: seray sever'in canlı yayında kıçını sıkan ali poyrazoğlu'nun manyaklar gibi alkışlanması, televizyon programlarına tecavüzcülerin konuk edilmesi, reha muhtar'ın 4-5 ay öncesine kadar sunduğu insanların sırlarının parayla satın alındığı yarışma, don indirip çük gösterten mehmet ali erbil'in tekrar program yapması... unutmadan kapat şu telefonu ecdadını sikerün de var tabii ki.
islamcı yayınlara örnek vermeme gerek yok zaten.
bir de doğan'ın internet gazeteleri var ki aklınız durur. "şok şok şok flaş flaş flaş, meme göründü!", "şok hanımının kıçına jop sokan manyak!". ulan üniversiteye radikal gazetesini almıyorlar, sırf demokrasi ve üniversite lafı geçiyor diye eldeki legal dergiyi yırtıyorlar bunlar haber yapılmazken biz bir yandan am, çük bir yandan elhamdülillah haberleriyle uyutuluyoruz.