insan yutamadığı hapı yutmaz... türk kızı yutmaya çalıışırken soluk borusuna kaçar ve boğulur... boğulan kızlar ölmezler... daha büyük hap yutarlar... yutarlarda yutarlar yutarlarda yutarlar... en sonunda soluk borusundaki hap diğerleriyle karışıp gider...
onu seven her erkeği huzurunu bozacak biri olarak görmek ve yargılamak... çünkü siz en iyisine layıksınız. her şeyin zirvesi olsun elinizin altında öyle mi? peki siz bunun için ne yapıyorsunuz, ne kadar emek veriyorsunuz? siz kimi dibine kadar seviyorsunuz hiçbir çıkar gözetmeden, anan baban kim diye tereddüt etmeden? sizin huzurunuz mu var, gururunuzdan ben burada yanlış yaptım diyebiliyor musunuz? her gün için için kendinizi kemir miyor musunuz? hesapsız, kitapsız beş dakikanız var mı? paramparça ettiğiniz kalpler sizi mutlu edecek mi sanıyorsunuz? kanamalarınızın sadece regl olmadığını bildiğimizi biliyor musunuz? yıldızlı geceyi sırtınıza şal olarak örten ellerin siz hiç kıymetini bildiniz mi? sokak sokak gezip sizin arayan gözlerin üzüntüden yaşarışına tanık oldunuz mu? hala hissizleşmeden, çirkinleşmeden sevebiliyor musunuz? kalbinizi sizin dokularınızla, dokunuşlarınızla donatmış birinin yüzünü gün ikindiyken görmeye cesaretiniz var mı? hep sizin huzurunuz, mutluluğunuz, konforunuz, hayatınız ve tercihleriniz öyle mi? peki bu dünyanın en adi bencilliği değil mi? biri gelip burada bunları yazmayacak mı sandınız? sokakta, mesajda, bankta, deniz kıyısında biter mi umdunuz? hepsi bir yerlere yazıldı, çok ahlar aldınız haberdar mısınız?
