sakin, sakin....
sadece besle sadece...
der onlar öyle... duymamazlıktan gel... ağızları der ama gönülden demezler...
heeeerrr şey rayına girer geçinir gidersiniz...
öyle hemen ha demeyle bozulmaz düzen... azcık dilini tutuver, görmeyiver...
nasılsa kuyruğunu kıstırır gelir evine... napcan gülüm hep yaşadık bunları...
--spoiler--
yaranamadım yavrum yaranamadım
ne yaptıysa bana dayanamadım
kaldırdım göbeği bak hoppa
döktürürsem öğle bana bakma
--spoiler--
içten bir edit: lanet olsun sana serbest çağrışım.
burada kullandığım 'mal' kelimesi var ya, işte türk kızları hiçbir zaman anlayamayacaklar neyi kast ettiğimi. türk erkekleri ise çoktan anladı benim neyi anlatmaya çalıştığımı.
kendi yetersizliğimizi kadınlarımızda görüyoruz.
kadınlar bizim aynamız. erkeklerimiz, eşi-sevgilisi kaşar olsun istemez sosyal hayatta hatta yatakta panter kesilir.
oysa başka kollarda adeta kedi olur. kadının wamplığına kul olur. aynı hareketleri eşi yapsa yada sevgilisi yapsa en iyi ihtimalle evlilik olmaz. ''bu tam kaşarmış yaaaa'' der.
kadınlarımızda aynı.
erkeğin dırdır ile başını yediğinde yada başım ağrıyor deyip ret ettiğinde o'nu yola getireceğini sanır. nerdeydin saçmalamaları, yada kıskançlık kaprisine girip daha çok egolarına yenildiklerinde erkeğine önem vermiş gibi yapmacık görünürler. biz ise ''vaaaay be kıskanılıyoruz-değer veriliyoruz'' sanarız.
yatakta kadın-erkek bencil olur. kadın fantazisini-zevkini söylemez. keşfedilmeyi bekler. birazda ''boğaz köprüsü'' sanılmasının korkusu. yada yıllar sonra bunu nerden öğrendin-eyvah karı azdı, beni boynuzlatır yargısına(kocasının-sevgilisinin) kapılmasından korkar.
avrupanın kürdü olan romen-rus ve genelde doğu bloku kadınına yazılan-eşini aldatan sığır ''vaaay be, ben şimdiye kadar eşşek s***yormuşum. ne kadın yaaa'' dediğinde, ''ulan davar altındaki kadın senin atın gibidir. adam ol eğit ve nasıl istersen öyle bin'' diyemezsin.
evlendiğinde yemeğin tuzunu-evin düzenini-karısının giyimini tarif edip yönlendiren angut eşi ile sex konuşmaz. anlamaya çalışmaz. zaten kendide anlamaz.
