türkiye'nin toplumsal bazı gerçeklerinin neden olduğu bir hadisedir efendim.
bizim kızlarımız çocukluktan itibaren erkeklere ve topluma karşı korkularla kuşatılıyor ve öyle büyütülüyor. sen kızsın diye başlayan ve uzayan cümlelerle yetişen kız sevgi denen duyguyu asla tanımıyor. sevginin hem öznesi hem de nesnesi olmayı bilmiyor.
bekaret, cinsellik, seks, ergenlik gibi konular büyük bir korku vesilesi olarak yer ediyor kızların hayatında. ilk reglini yaşayan türk kızı anasından okkalı bir tokat yer mesela. dakika bir gol bir. ben ilk boşalmamın ardından tokat yesem şoka girerdim.
korku insanı çeker. türk kızı büyüdükçe korktuğuna ilgi duyuyor. yani sekse. küçük yaşından itibaren aşılmaz bir tabu bildiği, dahası pis, günah ve aşağılık bellediği erkekle birleşme düşüncesi bir yerden sonra hayatının amacı olup çıkıyor. korkularından arınmak ve pırangalara vurulmuş bedenini özgürleştirmek için seks arzusuyla yanıp tutuşuyor kızımız.
kendisine sevgiyle yaklaşan bir erkek ise o'nun için bilinmez bir şeyler istediği için ummadığı tepkiler görüp hayalkırıklığı içinde geri adım atabiliyor. yıkıma uğrayabiliyor. sevgi denen duyuguyu hiç tatmamış olduğu için hoyratlığının kırıcılığının farkına bile varmıyor türk kızı.
ve bir türk kızı kendisi erkeğe gittiğinde asla sevdiği için değil, o erkeği beğendiği için gidiyor.
beğenmek ayrı şey sevmek apayrı.
kızlar cinsel dürtülerinin hareketlendirmesiyle gidiyorlar erkeklere.