bıyık
sakal
koca göt
gösterip vermeme
götünün kendinden bir metre yukarıda olması
fotoğraf çekinirken ağzını tavuk g. tü gibi şekillere sokmak
emo tiplere aşık olma
ve daha niceleri...
aslında hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren yenik başlarız biz;
çünkü babamız o gün, arkadaşlarına karşı dünyaya gelişimizi "bir kızım oldu!" sevinç haykırışlarıyla asla kutlamaz.
yerimiz bellidir baba evinde artık; ev işlerinde annemizin yükünü azaltmak...
zaten baba evinde kalıcı da değilizdir biz; okuyup da aileye yük olmasak da olurdur bu yüzden.
bizim ailemize olan tek hayrımız; ederimiz olan koyundur, inektir...
ailemizin bizimle gurur duyduğu tek an ise; düğün gecesi ertesinde balkona asılan beyaz çarşafın üzerindeki bir-iki damla kan lekesidir...
çocuk yaşta evlendiriliriz; doğurduğumuz çocuklar olur oyuncak bebeklerimiz...
baba evinde de, koca evinde de şiddete maruz kalırız; susarız...
baba evinde tacize maruz kalırız; susarız...
sokakta tacize maruz kaldığımızda da susarız...
bakanın da, laf atanın karşısında da, toplu taşımda maruz kaldığımız fiziksel taciz karşısında da başımızı önümüze eğeriz.
bu öğretilmiştir çünkü bize; eğer bunlarla karşılaşıyor isek, biz hak ettiğimiz içindir!
"çünkü kancık köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek peşine düşmez"dir!
zaten baba evinden gelinlikle ya da başka bir şekilde çıktıysak da, ancak kefenle geri dönme şansı tanınmıştır bize. hep yaptığımız gibi yine her şeye susar, başımızı önümüze eğer, devam ederiz...
en sonunda yol kenarında, çöp kutusunda, dere yatağında, orada burada cesedimizi bulurlar.
trafikte sürücüler ve polisler tarafından taciz ediliriz.
okulda da, iş yerinde de başarımız asla tek başına yeterli değildir.
eğer yükselmek istiyorsak, bunun bedelini bedenimizle ödememiz beklenendir. zaten karşı çıktıysak da ya o dersten kalırız, ya da o iş yerinden atılırız...
cinsel metadır bedenimiz, bu yüzden bedenimizden utanmaya zorlanırız...
bedenimizi tanımamız için şans verilmediğinden, ne kendimizi ne de partnerimizi cinsel doyuma ulaştıramadan rahimden-mezara gideriz.
eğer bir gün bedenimizi tanımak istersek, fahişe damgası yeriz.
ve tüm bunlar olurken en büyük özelliğimiz susmak iken, kadın olduğumuzu hissettiğimiz ve bundan mutluluk duyduğumuz tek an ise -eğer sahip olabilirsek-, belki de aldığımız ilk topuklu ayakkabımızın kaldırımlarda çıkardığı sestir...
ağlamak en büyük özellikleridir. sana ağlarken, arkandan kumpas kurarlar. kız oldukları için her türlü pisliği yapma yetkisinin olduğunu zannederler.
birde bunların yok erken yaşta evlendiriliyürüz, yok erkeklerden ayrımcılık görüyoruz baskı vs bak hep bunlar bizee diye böğürenleri var.
arkadaş ben bursada izmirde antalyada istanbulda edirnede yaşayıpta 2012 yılında bile baskı görenine rastlamadım, ha vardır ama yüzde beşi geçmez.
bunlar başkalarına yapılan baskıyı kendine yapılmış gibi addetmeye bayılırlar.
her türlü şımarılığı, kaypaklığı yapıp bizi eziyorlar diye yırtınırlar. ulan türk kızı, pkkdan betersin lan, her bokun kaymağını sen yersin ama gene de ağlanırsın.
bundan bir tane de bizim ofiste var, yemek kuyruguna girmez, neymiş çok erkek varmış. lan kimse sikmiyor seni sırada, ben daha yemek kuyruğunda bağırtılana kadar sikilen bir kız görmedim. pozitif ayrımcılık ayağına yemeği masasına getittirir. ha getiren orçolar olduğu sürece sorun yok.
saçma sapan trip atmaları ve bazen öyle oluyor ki 10 yaşında çocuktan farkları kalmıyor. inanıyorum ki bu özellik dünyada sadece bizim kılarda bulunuyordur.
eşine sadık olması. yabancı filmlerde görürüz evli kadınlar yakışıklı bi erkek gördüğünde özellikle poposuna laf atarlar. bu türk kızlarında olmaz. kıymeti var mıdır? bilinmez.
artısıyla eksisiyle değerlendirildiğinde başka memleketli benzerlerinden çok aşağı veya yukarı değil, herkesin üstün olduğu durumlar, bağlamlar olur... bütün bunlar göz önüne alındığında, türk kızının eksik kalır bir yanı varsa hakikaten boktan toplum normlarının faturasını ödemesinden dolayıdır...
en kötü özellikleri hayatlarını kolayca gözden çıkarabilmeleridir. ne kadar özverili bir davranış gibi dursada aslında tamamen acizliktir.kendilerine ait bir hayatları yoktur . genellikle sevgililerin hayatlarını parsellerler buna da '' onun için herşeyi yaptım'' gibi adlandırırlar.Kendilerini sürekli birşeye adarlar ; kocalarına ,ailelerine ,çocuklarına, işlerine,sevgililerine...farkedemedikleri nokta zavallılıkları biri de çıkıp kendimi hayatıma adadım demez. ne erdem peh peh peh....
yakışmadığı halde sarışın olmaya çabalamaları. doğal hallerini korusalar ok güzeller aslında ama bir sarışın furyasıdır gidiyor finlandiyada bile bu kadar sarışın yoktur.
Kırmızı ruj ve göz kalemini abartınca güzel oldum sanmaları. Gündelik hayatta böyle dolaşmaları. O tiple anca at hırsızlarına yem oluyorsunuz bu yüzden de.
- ay şu çocuk bana bakıyo pislik abaza hayvan!
+ saçmalama kızım bana bakıyo çocuk kör müsün ???
- kıskandın hemen di mi tabii çocuk yakışıklı, uzun boylu, kaslı, hem de efendi bir şeye benziyor.
+ hı ?!?