Ben Hanlar Han'i Cengiz Han, hepinizin hanıyım", eşini göstererek; -- "Bu da benim HAN IM" demiş. işte erkeklerin "eşim" anlamında söyledikleri "hanım" kelimesi oradan geliyormuş..
devletin yöneticisi anlamına gelen kağan, hakan gibi unvanların kısaltması olan "han" uzantısı türk kültüründe kız isimlerine de eklenmiş ve bu kültür günümüze kadar süregelmiştir.
yani ne kadar oğuzhan, metehan'ımız varsa bir o kadar da aslıhan, nurhan, neslihan'ımız vardır.
bu benzeri bir örnek dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Türklerin kız çocuklarına bu tarz adlar koyması ve türk erkeklerinin eşlerine hanım diye hitap etmesi tesadüf değildir. Doğrudan türk kadınının kültürümüzdeki yeriyle ilgilidir.
türk kültüründe kadın otağının da obasının da baş tacıdır. gerektiğinde ana gerektiğinde han'dır. kağan akında, seferde iken toyu hatun toplar.
arap kültürünü alıp kadınlarımızı insandan saymayan hadsizler türk kadınının önüne diz vurmaya dahi layık değildirler.
ata binip savaşmakla ne alakası olduğunu bilmediğim hede. mesele arap kültürüyse eğer, aişe de ordulara komutanlık yapmıştır. ülkenin yönetiminde en önemli kararları alacak konumda da olabilir kadınlar, fakat her kadın aynı imkanlara sahip olmuyor. tansu çiller başbakan olduğu zamanlar kadınların konumunda bir değişiklik olmadı, aksine "bakın bu kadın yapıyor siz de yaparsınız" şeklinde saçma bir mantık oluştu.
Bir dilci olarak şöyle bir bilgi de ben vereyim.
Bizim kültürümüzü en iyi dilimizin yapısı anlatır çünkü.
Çoğu dilde kadın ve erkek ayrımı vardır. ingilizcede " he/she ", almancada " er/sie " gibi gibi... hatta bazı dillerde (örn.rusça) kadınlarla erkeklerin fiil çekimleri farklıdır.
Türkçede ise sadece " o " kullanılır, kadının da, erkeğin de fiil çekimi aynıdır. Hiçbir fark yoktur.
Bundan daha net ne anlatılır, bilmiyorum.
Bir de şimdiki halimize bak, cinsiyetçi sözler dilimizde geziyor; bu atalara hakarettir!
evidir. kocasının dizinin dibidir. kısacası toplumdan ve sosyal hayattan uzakta bir yerdir.
bu tamamen toplumda cinsiyetlere biçilen rollerle alakalıdır aslında. bu rolleri kabul etmek istemeyen erkeklerin de kadınların da başına pek iyi şeyler gelmez.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
Yuksek toplumsal ogretilere sahip atalarimiz Kadinlarin cin'de cevirdigi entrikalardan ders alarak, onlari da organizasyon semasinda bi yerlere yerlestirmistir. Yerlestirmistir ki toplumu ve devleti dinamitlemesin, organizasyon icerisinde sosyal zekasi gelissin ve sorumluluk bilinci kazansin istemistir.
Medeni dahi olsa hayat bir avdir, savastir. Avda ya da savasta bir kisi sicarsa tum ekip sicar. O yuzden organizasyonda bulunan en zayif halkanin da lider kadar sorumluluk bilincine sahip olmasi gerekir ve zamanla kazanir, kazanamazsa siktiri yer. Bu faaliyetin icine sokulmayan kadinlarda sorumluluk bilinci bireysel alanin otesine gecmez. Bos vakitlerinde eltisini, gorumcesini falan kiskanirlar. Zayif halkanin onemi ve kiymetini anlamadiklarindan tum şemayı sekteye ugratip toplum hayatini dinamitlerler. Tum ekibin hayatini tehlikeye atarak katildigi avdan doneni, etin iyi yerini amcaogluna birakmissin hih diyerek karsiladiklarinda artik atalarimiz da bakmis ki bu boyle olacak gibi degil, hanim yeter ya vallaha yeter tamam lan. Tamam amk hazirlanin bundan sonra siz de geliyorsunuz diyerek kadinlari da olayin icine dahil etmistir.
yöreden yöreye değişir. ege,marmara,akdenizde yüksektir ama iç ve doğu kesimlerde afganistandan farklı değildir. o yüzden doğu gericiliğinin silinip daha fazla baz alınmaması lazımdır.
Dünyada kadınını ezmemiş hatta baş tacı etmiş kültürdeki kadının yeridir. Türk kadınlar türk oldukları için çok şanslılar. Ayrıca afrikadaki bazı uluslar gibi aşırı derecede pohpohlanmadığı gibi, tam makul derecede saygı görürler.
baş köşedir. tartışmasız, net. kadın dediğinin içi temiz olacak. içi temiz olacak ki, dışı da temiz olacak. dışı temiz olacak ki, evi de temiz olacak. eşe, çocuğa ve aile-akraba ilişkilerine doğrudan yansıyan bir şeydir bu.
şöyledir. diğer her kültürde devlet başkanı(han, padişah, kral vs.)'ndan sonra o devlette söz hakkı olan kişiler(bey, lord, general vs) gelirken, türk toplumlarında hükümdardan sonra hükümdarın eşi gelir. yani günümüzdeki haline bakıcak olursak senin benim ya da herhangi bir vatandaşın karısı, önünde düğme iliklediğiniz validen, kaymakamdan daha üst mertebede.
Türkler her şekilde kadını hayatın içine dahil etmek zorundalardı.
Yaşadıkları hayatın güçlüğü neticesinde kadın da erkek kadar hayatta faal idi. Ancak bu sayede yaşam sürebiliyordu.
Bugün hâlâ karadeniz gibi yerlerde kadın erkek kadar hayatın içindedir ve saygındır. Yer yer erkeği baskılayabilir de.
Zira birçok işten kadın mesuldür.
Kadının mistik veya inanç yönden üstünlüğü hemen hemen bütün milletlerde vardır bu yüzden türklerde kadının ön planda olma sebebi tamamen yaşam koşullarından dolayıdır.
islamdan önce kadına değer vermediği söylenen arapların en meşhur tanrıları (bkz: lat, uzza , menat) dişil tanrılardı.
Türk hükümdarı Cengizhan karısına " Ben Türklerin hanıyım sen de benim hanımsın" demiştir. Eşlere denilen "hanım" kelimesi buradan gelmektedir.
Bu sözden Türk kültüründe kadının yeri kolaylıkla anlaşılabilir.