Birkaç gün önce ev cemaati, baba yadigarı anne ve ablamla beraber önceden organize ettiğimiz, dış mihrakların da parmağı bulunan bir tatil aktivitesini hayata geçirmek için istanbuldan yola çıktık. Uçak bileti ile ilgili saçma-salak saatlerden ve uçaktan sonrası için ulaşımın oluşturacağı sıkıntıdan dolayı lanet otobüs yolculuğunu tercih ettik, detay olduğu için geçiyorum. Antalya, Kemer mevkiinde hoş bir tesise geldik, yerleştik. ilk günü yol yorgunluğu ile geçirdikten sonra evden çıkmadan yaptığımız anlaşma gereği ikinci günden itibaren kendi cinsel organımın keyfine tatilime start vermiş oldum.
Sabah bi girip çıkayım etkinliklerini takiben ana barın oraya dizüstü bilgisayarımı da alarak konuşlanmayı doğru buldum. Hem sıcaktan bayılan içimi soğuk, buz gibi bira ile biraz olsun serinletmek ve diğer taraftan da internette gezinmek fikri epeyce cazip gelmişti. Derken ana barın yakınındaki boş bir masada konuşlandım, ortalık sakin ve kalabalık otel sakinleri genel itibari ile deniz, havuz, dans, su parkı gibi çeşitli aktivitelerle meşgul idi.
Derken tam karşımda küçük kızına yemeğini yedirmeye çalışan bir kadın olduğunu farkettim. Derken küçük kızın uzaktan uzağa sululuk yaptığını farkedip aynı şekilde karşılık verdim, severim çocukları ve genel hatlarıyla onlar da beni sevmişlerdir öteden beri. Sülaledeki konumum ile alakalı bir durum bana göre ama geçiyorum bu gereksiz detayı. Sonra kadın, çocuğu da kucağına alarak hemen yanımdaki masaya konuşlandı ama sululuklarımızın dozu biraz daha artmıştı bizim ipek duru ile. Evet 1 yaşına da 22 ağustos 2013 günü girmiş. Bu da konumuzla çok alakalı değil. Derken ipek duruya annesi meltem yemeğini yedirirken(benim de yardımlarımla) laf arasında meltem, babası olunca yiyor ama işte dedi ama sesinde bariz bir sitem sezdiriyordu kendini. gelmedi mi diye sordum, yo, burada ama denize giriyor o dedi. Evet, işte bizim yapabileceğimizin en iyisi budur arkadaş. ailecenek tatile, pikniğe, eşşeğin sikine, biyerlere gideriz ve hatta az daha mangalda kül bırakmamaya zorlasak ailemizi götürürüz ama hepsi bundan ibaret. Neyse çıkarımları sona saklayalım, uzun zaten gereksiz derecede belki yazacaklarım. Kimsenin baygınlık geçirmesini istemem. ipek duru yemeğini yedikten sonra el sallayarak uzaklaştılar ana-kız yanımdan. Bir sigara çıkarttım paketten ve gidip biramı tazeledim.
Öğleden sonra güneş biraz biraz toroslara sığındığında günün ikinci sululuk faslı için enstrumanlarımı kuşandım ve havuz kenarında aldım soluğu. O da ne? Boşta şezlong kalmamış... aslında boş şezlong çok ama hepsinin üzerine ufak-tefek de olsa bir parça eşya bırakıp en ilkel haliyle rezerve etmiş birileri. Derken çocuk havuzunun kenarına doğru bir şezlong buldum kendime ve işin güzel tarafı plaj tarafındaki bara da yakındı. Eşyalarımı yıktım oraya, havuza gidip geldim ve dönerken biramı da alıp çocuk havuzundaki çocukların eğlencelerini seyretmek niyetindeydim ki yanımda üstsüz ve sırtüstü güneşlenen hanıma bir çocuğun gelip de anlamadığım dilde bir şeyler söylemesi dağıttı dikkatimi. Döndüm ve kadın da yanındaki adama daha kısa bir şeyler söyledi adam kalktı, küçük kızla el ele tutuşarak uzaklaştılar. Kafamı çocuk havuzuna çevirdim. Belki de koskoca tesiste bikini yerine mayo giyen 4-5 kadından 4 tanesi çocuk havuzundaydı.
Başlığa konu olan hadise de o anda çaktı kafamda zaten büyük oranda. Uzun bir süre 3 yaşlarındaki oğlu aydoğan ile vakit geçiren yağmur(tabi isimleri sonradan öğrendim) takıldılar gözüme. Gayet eğleniyor gibiydiler. Dikkatimi aydoğanın havuza atlarken tutulmak konusundaki ihtiyacı çekti. Kollarında, kollukları falan vardı. Bir an aydoğan havuzun az daha derin tarafından atlayacak oldu hayır hayır hayır sesleri peşpeşe yankılandı yağmurun. Sudan çıkıp da su kaydırağına gittikleri bir an kalktım yerimden ve yaptığının yanlış olduğundan bahsettim bu genç anneye. Aslında çocuk gelişim uzmanı değilim, ona da söyledim. Ama çocukların bu gibi durumlarda kendi başlarına bir şeyleri yapabilmeleri, hayatlarının geri kalanında o kadar bariz bir etken oluyor ki sağlıklı yaşayabilmeleri adına. Bunları izah ettim ve sonra da aydoğana da dondurma aldım kendime bira almaya gittiğimde. Diğer yanımdaki havlu atılı şezlonga oturdu aydoğan ve dondurmasını yerken havuza(büyük olan havuza) beraber atlamak için teklifimi sundum aydoğana ve elindeki dondurmayı bile bitirmeyi beklemedi. Kontrolün, bende olduğunu belirttim annesine ve beraber atladık büyük havuza. Sonra aydoğan, işin keyfine varınca uzaklaştım. Uzaklaşırken havuzun kenarında boşalan başka bir yere konuşlanmak için terliklerimi bırakarak gittim havludur, ottur, boktur toplayıp geldim ki aydoğan artık havuzdaki ahaliyi taciz edecek kıvamda atlayışlarını devam ettiriyor. Sonra aydoğanın babası geldi havuzun oraya ve yağmur telaş telaş serkan bak, aydoğan nasıl atlıyor derken serkan o sırada sağ çaprazında güneşlenen sarışına bakmayı tercih ediyordu anladığımız kadarıyla.
Velhasılı türk kadını şayet şirret, illet bir yapıya sahip değilse veya adam gibi bir eşe sahip değilse tatil demek, zehir zıkkım demektir(gene de sorsan acayip eğlenmişlerdir, o da ayrı bir hadise).