bir de bunun "ben senin için yaptım ama şimdi yiyemiyorsan bi kaba koyayım götür sonra ye" diyeni mevcuttur ki sözün bittiği yerdir.
tamam kıymet vermişsin zahmet etmişsin yapmışsın, ağırlamak yedirmek içirmek istiyorsun iyi güzel de insanı sevildiğini düşünürken dayak yemişten beter etmenin anlamı var mı onu anlamıyorum, hele bu manevi dayağın üstüne alınma tripleri yok mu bitiyorum bitiyorum öyle böyle değil..
evet türk insanları bu düşünce tarzı ile sofraya oturmak istemeyen herhangi birini zorla çağırmak ister. bu insan ilişkilerinde de büyük bir rol oynar. gidilen bir ortamda sofra kurulmuş ise bir lokma bile olsa yemeklerin tadına bakmak, evinde bulunduğunuz kişilere onur verir.
ayrıca; türk insanın misafirperver olduğunun kanıtıdır bu.
aziz nesin hikayelerine konu olan ısrardır. sözde iş için gelen yabancı misafirler en sonunda hastanede alırlar solugu.
-ye bak bunu da ye ondan da ye. mutfakta tatlı da var daha.
-yılda bir kere yiyorsunuz siz galiba.
-nasıl?
-depolayıp yiyeceklerınızi?
-hadi hadi ye sen konuşma fazla.
temel tanım: bir tür hardcore, sertkor beslenme tecavüzüdür.
insanı çileden ve çizgiden çıkaran ısrardır. özellikle türk anneleri bu konuda uzmanlaşmıştır. kesinlikle yarışamaz, kaybedersiniz. çünkü ye diyenin eli çok güçlüdür. sizi iyi bir şey yapmaya yönlendiriyordur, o sizi olumlu fiil işlemeye teşvik ederken, siz olumsuzda ısrar etmektesinizdir ki, şansınız yok denecek kadar azdır. seve seve yersiniz.
***yemiyorum ulan,
***karnım aç değil,
***kalorisi çok,
***kullanılan yağ dandik,
***tatlı sevmiyorum,
***pişirdiğin yemekler damak tadımın içine sıçıyor,
***az önce yedim daha neden yiyeyim bir tane daha?
***yiyemem doydum ulan,
***midem almıyor yeter.
şeklinde tepkiler insanın içinden geçer lakin bir türlü dile getirilemezler.