geçen gün arkadaşların ısrarı neticesinde, dizi olarak bir bölümünü bile tam olarak izlemediğim behzat ç filmine gitme gafletine düştüm.
diziye olan antipatimin bilinçaltındaki nedeni; polis teşkilatına olan kırgınlığım(!), ankaralılar' ı * ve ankara' yı sevmeyişim o olabilir.
fakat film de allah için, tarrak gibiydi afedersiniz.
ama aklımı karıştıran asıl nokta, filmin akışı sırasında; behzat ç ve tayfası olan baltaların ettiği her küfürde, adeta kendinden geçerek kahkalar atan, coşan, birbirini parmaklayarak sarsan kalabalığın hikmetiydi (!)
acaba bu kalabalığı, sinemada küfür duyduğunda coşturan, aksırtan, birbirini parnaklamaya iten şey neydi? neydi bu malların derdi merak içindeydim.
senaristler de bu hassasiyeti çözmüş olsa gerek ki; yerli yersiz serpiştirmişler bol miktarda.
hatta bir ara o kadar ayar oldum ki bu duruma; ön sırada her küfür işittiğinde kahkahalar atan, adeta bilincini kaybeden yeni yetmelere eğilip, '' beyler bu kadar hevesliyseniz, sinema çıkışında bekleyin; ben ananıza, avradınıza, zürriyetinize iyi bir söveyim, siz gülün. bir daha da para vermeyin sinemaya, ben numaramı bırakayım; canınız sıkılınca çaldırın, ben size döner ecdadınızı iyice bi dübellerim.'' demek bile içimden geçti. gerçi, gereksiz gerginlik olur diye hemen vazgeçtim bu fikrimden.
neyse bu anlamsızlıktan tek çıkarsamam şu oldu; bu baltalar, hayranı oldukları karakterlerin ağzından küfür duyunca, aha lan bu da aynı benim gibi sövebiliyo, koskoca behzat ç anuna koyum diyerek sapıkça bir aidiyet hissi duyuyorlar. ve bundan fena halde keyif alıyorlar.
bu nacisane çıkarsamam sonradan beni de kesmedi, bu yüzden sosyolog ve psikologları göreve çağırıyorum analiz etsinler bu vakayı ve beni aydınlatsınlar lütfen.
" bak lan görüyon mu gavatı nasıl da sövüyor amınagoym hahaha... ", " olum adamlar teleyzonda, filimde sövüyor la pezemek. " gibi replikleri duyulur. Sanki ilk kez küfür duyarmış gibi. belki de bu idol olarak aldıkları kişiyi çok yücelttiklerinden onun mükemmel olduğunu düşünüp garip karşılayabilir.