dışarıya kapalı olmanın çok yönlari var bunları tek bir açıdan bakarsak eger yanlışlık yapmış oluruz. Fikren kapalı olmak bizi yanlış sonuçlara götürebilir örneğin ama ben bu kapalılığın asimile olmamak için olduğunu düşünüyorum. Kendi benliğimizi eritip bitirirsek eger asimile olmuş diğer toplumlardan hiç bir farkımız kalmayacak bu yüzden de bazen kapalı olmamız şart.
hoşgörüsüz ve muhafazakarlığının bir sonucudur.
potansiyel olarak yabancılar düşmandırlar ve mutlaka şöyle ya da böyle bir şekilde bize zarar vermeye çalışacaklarına inanılır.
"türkün türkten başka dostu yoktur" temel düstur oldukça bu kapanma artarak devam edecek ve kendi ellerimizle yarattığımız küçük cehennemimizde yanmaya devam edeceğizdir.
öhöm öhöm. diğer milletler gibi, bu millet de kendisine yağ çekmeyi pek sever. ömründe başka milletten insan görmemiş, başka bir ülkede bulunmamış bireyler bayılırlar "biz çok misafirperveriz abi yea, çok sıcakkanlıyız bi kerea" gibi sahte, içi boş, bayağı ifadelere.
oysa gerçek şu ki, türk insanı genellikle dışarıya kapalıdır: özellikle kadın ise. burada, tabii ki kadınların dışarı karşı kapalı olmalarında onları haklı kılacak çeşitli gerekçeler var. özellikle sokakta. gerçekten, gözü dönmüş çok fazla potansiyel tehlike var kadınlar için, ama diğer yandan kampüsler örneğin, bu tür yerlerden birisi değil. ama, kampüslerde de dışarıya bir kapalılık var.
örneğin şu ülkede, birisi ile sadece arkadaş olmak için tanışmak gibi bir eğilim yok. eğer, cafede veya kampüste hiç tanımadığın birinin yanına gidip tanışmak istediğini belirtirsen bunun adı "x kişisinden hoşlandı, sevgili olmak istiyor" oluyor. dangalaklığa bakar mısınız?
bir örnek vereyim; birgün kütüphanede bir kitap okuyorum -ki kütüphane bana göre yeni insanlarla tanışmak ve arkadaş olmak için en güzel yerdir, blues barlara ek olarak-, yanımda karşı cinsten bir öğrenci oturmuş ders çalışıyor. okuduğum kitapta geçen bir kelimenin türkçe'si, telefonumdaki sözlüğümde yoktu ve kendisine, o kelimeyi internetten aratmasını rica ettim. bu esnada gözüme, kitabı ilişti ve içerisinde c. darwin olan bir konuyu çalıştığını gördüm. zannediyorum bölümü psikoloji idi. neyse. tanışmak, ve sadece ama sadece arkadaş olmak istedim o an. ben kütüphane önünde kahve içerken, onu kahveye davet ettim ve nedenini sordu. tatlı bir dille, hoşlantı vs gibi bir durumun olmadığını ve kendisi ile tanışmak istediğimi belirttim ve okuduğu bölüm psikoloji olduğu için onunla üç beş kelam edebileceğimi belirttim. şu cevabı verdi: "ama ben daha birinci sınıfım sorunun varsa çözemem yaaani" dedi, "yoo, hayır. sana danışmak için bir sorunum yok" dedim, ve bir şey söylemeyip yola devam etti. "davetin benim için uygun değil, gitmem gerek. iyi günler." gibi bir cümle kurmadan gitti.
şimdi, ben genel olarak türk kızları'na karşı bir soğukluk besliyorum. onları genelde -türk erkekleri gibi- "birlikte vakit harcamaya değmez" olarak görüyorum. ortalama %95'i böyle. verdiğim örnekteki birey de bana kalırsa bu yüzdenin içerisine giriyor.
öyle bir eğilim var ki burada, sanki, insan yeni bir insanla sadece sevgili olmak amacı ile tanışırmış gibi. yahu, anlatamıyorum şu eğilimin ne kadar aptalca olduğunu. ha ama, iş övgüye gelince "türk milleti çok sıcak kanlı." daha neler.
aynı şeyi birçok kez, başka bir ülkede yaptım. sevgili olsun veya olmasın, yeni insanlarla tanıştım. kimisi ile gerçekten güzel zamanlar geçirdim. kendilerine herhangi bir şekilde yavşadığım da olmadı, ama içimden gelse yavşardım (ne demekse artık), bunda bir kötülük mü var sanki?
uzun lafın kısası, sözlük ahalisi, bu ülke insanları dışarıya birçok ülkenin insanına göre çok daha kapalı. yeni arkadaşlık kurmak için plajda birisi ile tanışmaya kalksan "yhaa kesin yavşıor bu salak bana" damgasını yersin ve akşam, o kızın kendisinin egosunu tatmine yönelik yapacağı "off bunlardan kurtuluş yok. bugün de plajda biri geldi tanışmak istediğini söyledi bıktım ya yeter tanışmak istemiyorum offf" gibi saçma sapan ifadelere konu olursun.
benzer eğilim tabii ki sözlüklerde de var ama sözlükler bana kalırsa yeni insanlarla tanışmak için en iyi yerlerden biri: özellikle türkiye'de. çünkü bu tür platformlarda, kimin ne düşündüğünü ve yazdığını görebilme gibi mükemmel bir avantaj var. bakıyorsun, demet akalın'ı çok severek dinliyor, hop, iletişim daha başlamadan sonlandırmış olabiliyorsun. muazzam. diğer yandan, bakıyorsun, güzel şeyler karalamış. tanışabiliyorsun: ve sadece arkadaş olmak için. tabii, sevişmek için bile olabilir, veya, mektup arkadaşlığı, vesaire.
ülke olarak, şu ahlak zımbırtısını iyice gözden geçirmenin, doğamızı tanımanın ve biraz olsun düşünmenin vakti çoktan geldi de geçiyor bile.