türk insanı duşa lüks, eziyet olarak bakar. her gün duş almanın rahatlığını anlamaz. toplum içinde yaşama bilinci de gelişmediğinden duşu zorunluluk olarak görmez. bu yüzdendir ki toplu taşıma araçları iril iril vücut sıvısı kokar.
yaz aylarında daha bir farkedilir.
belediye otobüslerinin büyükbaş hayvanların ahırı gibi kokması bundandır.
insan diyor bazen belediyeler park bahçe yapacağına yeşil sabun dağıtsa daha bir hayır işlemiş olur.
o kadar kıl yumağı, yağ, ter birleşince kapalı ortamda fenalık geçirmezsiniz.
erkek adam kokar diyeni de kıçına tekmeyi basıp, camdan attık mı süper bir temizlik operasyonu olur. *
suya sabuna dokunun, ısırmıyor vallahi bak!
duşa giriyorum diyen adama, kesin cenabet yakıştırması muhakkak yapılmıştır. türk insanına göre duşa girip geliyorum dediğin an, cenabet dışarı çıkmak istemiyora getirir.
saçma ve herkesi genelleme içine sokan bir önermedir. türkiye istatistik kurumumusun mübarek.
nedir bu türk insanı, türk kızı vb. şeylerde hemen tu kaka ilan edilmesi anlanabilmiş anlaşılabilmiş değildir.
-eşsiz konserlerimizi verdiğimiz yer.
-aynaya bakıp ıslak vücudumuz için 'amma da seksi vücudum varmış aslında.' diyerek kendi egomuzu en çok tatmin ettiğimiz yerlerden biri.
duş almak, kişinin üzerinden teri atması ve ya harareti alması için yapılan eylemdir. girilir ve taş çatlasın 3 dakika sonra çıkılır. bizim toplumumuzun, duş alma eylemini en az iki kez şampuanlanma bir kez liflenme 'e hadi girmişken birde gusül alayım' olarak gördüğü için, duş alma alışkanlığı pek yoktur. binaenaleyh bütün toplu taşıma araçlarımız özellikle yaz aylarında ter kokar.
küçüklükten itibaren aile tarafından hep oğlum şampuanı 2 defa kullan, sabunu vücuduna sürmeyi unutma, kese yap olmadı beni çağır şeklindeki ailevi baskılar yüzünden çoğu insanın bilinçaltında yapmak istemediği kısa dönem banyo. bedelli olayı da hamam oluyor.
