türkiye'de tarih olgulardan ve yorumlardan ibarettir. kanıt gereksinimi yoktur, efsaneler yeterlidir. aynı 1984 misali nasıl istenirse o şekilde yazılır tarih. ama tarih aslında bir bilimdir. tarihi bilim yapan 2 unsur vardır. bunlar olayların yaşandığı yer ve zamana göre incelenmesi ve objektif bir şekilde ele alınmasıdır. ama ne yazık ki bu türk insanında pek de mevcut değildir. misal vermek gerekirse ata'mızın yaşadığı süreci ele alalım. yapılan tüm devrimler o gün şartları için gereksinim ve zorunluluktu. uzunca bir süre atatürk devrimlerinin tüm dünyada örnek olarak gösterildiği ve birçok konuda da ilk olduğunu içerdi tarih. ama günümüzde atatürk'e türlü türlü suçlamalarda bulunuluyor. tarih tek bir gerçeği barındırır. zamana göre değişmez, tarihin zamanı zaten yaşandığı tarihtir. stabil bir karakter taşımadığı için bizim tarih anlayışımız insanlarımızın da tarih bilincine sahip olmamalı ne yazık ki kaçınılmazdır.
tarih bilinci öyle ders kitaplarıyla kazanılmaz.tarih bilincinin kazanılması için çanakkale gibi, bu ülkenin gerçek tarihini gösteren yerlere geziler düzenlenmeli.türk tarihi konulu sinema filmleri ve diziler daha çok çekilmelidir.örneğin daha dillerde dolanan çanakkale savaşını anlatan bir film bile çekilmemiştir.ne zaman bunlar yapılırsa, ülkenin gençliği beren in memelerini, kıvanç ın balklavalarını değil.türk tarihini konuşur.
türk insanında tarih bilinci vardır ama kendi görüşüne göre yorumlar gerçeğe göre değil. yakın tarih hakkında bile sağlam bir bilgiye ulaşamamamızın sebebi budur.
atatürk kahraman iken yerden yere vuran, şeyh sait isyancı iken kahraman ilan eden kişiler yüzünden tarihine küstü millet. tarihi belgeleri gözüne soksan, "ama" diye başlayan cümlelerden dolayı, her olayı "böyle anlatılır ama gerçekte böyledir" sığlığında değerlendiren insanlar yüzünden tarihine küstü bu millet.
çocukluktan başlar. bir insanda ya tarih bilinci vardır ya yoktur. beni farklı nedenlerle ağlatan bir öğrencimden ve bir de sınıfımdan bahsedeceğim şimdi size.
5. sınıf sosyal bilgiler dersine giriyorum. Mustafa Kemal Atatürk'ü sordum. Herkes bir şeyler söyledi. Bir öğrencim kalktı (5. sınıflar 10 yaşında) doğum tarihini, doğduğu yeri, kardeşlerini, mahalle mektebine gitmesinin nedenini , şemsi efendiye gitmesinin nedenini, diğer okullarını, hangi rütbeyi ne zaman aldığını, ilk askeri görevini, ilk siyasi başarısını, trablusgarb savaşında nerde nasıl savaştığını, uşinin maddelerini ve sonuçlarını, önemini, 1. dünya savaşını, savaştığı cepheleri aldığı sonuçları ve en son da inkılaplarını tek tek ara vermeden düşünmeden kendi yaşıyor gibi duyguyla anlattı. Gözlerim doldu, boğazım düğümlendi. Alkışlayın arkadaşınızı dedim.
netse, ordan çıktım 14 15 yaşında olan 8. sınıflara girdim. Seneye lise okuyacak bunlar. yine ilk konu atatük ama zaten bildikleri için pek kitapta yer almamış. ben bilgilerini tazeleyim dedim.
Atatürkün gittiği okulları sayalım?
...
kaç yılında doğdu?
...
Kaç yılında öldü?
...
atatürk ne yaptı? en önemlisini söyleyin?
...
arkadaşlar şaka yapıyorsanız komik değil. cumhuriyeti kim kurdu?
.....
şu tahtanın üstündeki resim var ya, mavi gözlü adam. işte o Atatürk. siz bu sıcakta burda sandalyede kısa kolluyla şortla oturuyorsanız bu hakkında hiçbir şey bilmediğiniz adam sayesindedir. Sen şu an kucağında 3 4 yaşında bi çocukla dolaşmak yerine burda eğitim almaya gelmişsen yine Atatürk sayesindedir. size 1. sınıftan beri bu adam öğretiliyor, bahsediliyor. hiç mi merak etmedinizi yahu bu adam kim. Ne yapmış da paralarda bile var. Ben bu adama benim annemin dedemin çocuğumun torunumun hayatını borçluyum, bari bi bakayım nasıl kurtarmış vatanı, neler yapmış benim için demiyor musunuz?
Dersin başında hepinize sordum ne olacaksınız diye, hepiniz öğretmen, doktor dedi. önce insan olun, borcunuzu ödeyin, tanıyın bu adamı!1
Sanırım bir şeyler anlatabilmişimdir ama bu kadar cahil öğrencilerin olduğunu bugün fark ettim ve sınıftan ağlamamak için çıktım.
neymiş, tarih bilinci olmazsa olmuyormuş. olursa da tam oluyormuş.
Kitaptan uzak, medyada ki safsatalarla gününü dolduran çoğu insanda yoktur evet. Açıp okuma hevesi de olmadığından tamamen körleşmiş, bilincin b'si bulunmayan insanlar haline gelirler. Böyle koşullarda bu hale gelmeleri şaşırtıcı bir şey mi? Hayır.
türk insanının çoğunlukla atasını tanımaya çalışmaması ya da atasını yanlış kaynaklardan tanımaya çalışması sonucu oluşan durum. okullardaki ezberci tarih anlayışının da maalesef bu duruma katkısı olmuştur. bu yüzden büyük işler yapamadık, kendimize inanmadık ve dolayısıyla kuvvet de bulamadık.
"Türk Çocuğu Atalarını Tanıdıkça Daha Büyük işler Yapmak için Kendinde Kuvvet Bulacaktır." M.K.ATATÜRK
onu şöyle diyelim; kim olduğunu bilememek. eğer kim olduğumuzu bilirsek mücadele etmemiz gereken şeyi biliriz. ne istediğimizi biliriz. millet olma şuurumuz olmalı. olmalı ki dostumuzu düşmanımızı bilelim. biz ise hala kurtarıcımıza sövmekteyiz. ama yoo, son on seneye kadar bu sövgü yoktu atatürk yeni yeni karalanmaya başlandı. ve hızla da karalandı.gelecek çocuklara 'atatürk'sembolu bırakılmamak isteniyor. eğitim 'milli' olmaktan uzaklaştırılıyor. hani bizler'kökü mazide olan atiyiz'dik.y. halacoğlu'nun dediği gibi'tarih gelecektir.' ama bizim için nasıl bir gelecek..
askerde bol rastlanılan durumdur. yemek duası yapılırken birliğin ceza alması riskine rağmen Tanrımıza hamd olsun derken tanrı kelimesini kullanmayan, ısrarla allah kelimesini kullanan askerler mevcuttu. kendilerine neden kullanmadıklarını sorunca tanrı hıristiyanların allah'ıdır, benim değil derler. tanrı'nın öz türkçe olduğunu ve türkçe'de allah anlamına geldiğini söylediğinizde de türkçe değil o, o zaman niye yabancı filmlerde hep "tanrım" diye derler diye söylüyorlardı. *
