şimdi beyler uzun zamandır aklıma takılan bir konu bu. hepinizin bildiği üzere toplumun 7 den 70 e her kesimini ilgilendiren bir kanayan yara bu. çalışan, kazı yapan araçları izlemek.
bu bana dert oldu. ilizyonu görmek istedim. neden diye sorup durdum kendi kendime.
yaptığım derin gözlem ve araştırmalar sonucu bu sırra açığa kavuşturdum. ve siz nadide insanlarla ilk kez paylaşıyorum.
gelelim mevzuya;
taaaa osmanlı zamanında hazinecilik ve definecilik bir meslek kolu gibi almış yürümüş. herkes dağ, tepe, bayır, çeşme başı, köprü ayağı, göl yatağı demeden kazmış durmuş. haliyle bir şeyler bulan olmuş. bu epey bilinen bir durum haline geldikten sonra köylü zaten işi gücü yok ''lan acaba bu sefer ne çıkacak'' diyerek seyre koyulmuş. tabii o zaman kazma kürekle kazıyorlar. ama yavaş yavaş yıllar boyunca anadolunun her köşesinde genetiğe işlenmiş bu.
yıllar sonra makineleşme ile birlikte seyir zevki yüksek bir ''acaba ne çıkacak lan'' tiyatrosuna dönmüş bu. bir şey çıkacağı yok ama atadan gelen genetik emirler doğrultusunda çekiliyorsun ona. sauronun yüzüğü çağırması gibi çağırıyor seni o iş makinelerinin açtığı çukur. karşı koyamıyorsun.
tabi bu bu da her içgüdüsel arzu gibi kişinin kendini eğitmesi ile bastırılabiliyor. o yüzden çoğumuz farkına bile varmayız çoğu zaman. bizim için yirmilik diş gibidir. artık işlevi kalmamış bir dürtü. fakat bazı insanların ilkel duygularına hala hitap ediyor bence.
bir kaç fikrim daha var bu konuda. zamanla onları da paylaşırım.
Milli sporumuz, tabi sadece seyretmek değil arada yorumda yapacaksın. Operatörün işi bilmediğini, inşaatın yanlış yapıldığı konusunda meraklı kitleyi bilgilendirmek gerekiyor.
milli sporun izlenmesi mevzusu söz konusu. yapacaksın. ayrıca bu hususu eğlenceli kılan şey o inşaata yapılacak binanın maliyetini hesaplayıp daire sayısına bölüp çıkan sonucu ortalama satılacak daire fiyatından çıkarıp mevcut karı bulmak yanındaki adamla birlikte.