politika morfini ve hitabet ninnileri eşliğinde, makarna yardımı çılgınlığında, buzdolabı ağırlığındaki uykulardayızdır...
tarım ve hayvancılık dışında bir üretimimiz var mı? para ediyor mu?
ne kadar borcumuz var?ken filistin'e, afganistan'a, pakistan'a yardım ediyoruz? ne kadar vatandaşımız açken doların yükselmesi için yüce bosslarımız hükümete baskı yapıyor? hangi başbakanımız amerikan başkanından habersiz tuvalete giriyor? hangi hükümetimiz imf ile çalışmıyor?
kendi üretimimiz olan bir uçak var mı? bir otomobil var mı? bu ülkedeki atıyorum otuz milyon taşıttan bir milyon tanesi bizim markamız olsaydı en azından. fena mı olurdu? bir sürü insan karnını doyururdu... ama malesef zaman kötü. kapitalist düzen, para düzeni. zeitgeist...
dikiş iğnesi üretiyor muyuz mesela? madenlerimiz var, üretiyoruz ama onu da allah vermiş de öyle üretiyoruz ancak. üretmek değil o da; çıkarmak sayılır. bir çoğu da satılıp peşkeş çekilecek zaten. demiri çıkarıyouz mesela, ama çeliği üretemiyoruz. boru çıkarıyoruz, ama uzaya çıkamıyoruz mesela. bir taraftan batılıyız diye hıristiyan avrupa'ya girmeye zorluyoruz, diğer taraftan bizi sırtımızdan vuran şerefsiz araplara arkamızı yine dönüyoruz. "one minute", "yes please"...
kırmızı kitap...
siyaset...
referandum...
% 58
iyi uykular türkiye...
her toplumun hakettiği şekilde yönetilmesi, dolayısı ile hakettiği biçimde yaşaması gerçeği ile doğru olan gerçektir. ama şu an halkı uyutanların unuttukları bir önemli doğru vardır ki o da şudur, her uyku biter, rüya sona erer.